Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/5-138
Karar No: 2013/1429
Karar Tarihi: 02.10.2013

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/5-138 Esas 2013/1429 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/5-138 E.  ,  2013/1429 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 31/05/2012
    NUMARASI : 2011/367-2012/224

    Taraflar arasındaki “kamulaştırılan taşınmazın iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 14.10.2010 gün, 2010/91 E., 2010/272 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2011 gün, 2011/5755 E., 2011/14156 K. sayılı ilamı ile,
    (...Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 23.maddesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
    Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 23.maddesi uyarınca, kamulaştırılan taşınmazın iadesine karar verilmesi için, kamulaştırmayı yapan idarenin kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden itibaren beş yıl içerisinde kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapmamış olması ve taşınmazı olduğu gibi bırakması ve geri alım davasının da 5 yıllık süre dolduktan sonra takip eden 1 yıl içinde açılması gerekir.
    Kamulaştırılan taşınmazın bir bölümüne, kamulaştırma amacına uygun işlem tesis edildiği anlaşıldığından, Kamulaştırma Kanununun 23.maddesinde sözü edilen hiçbir işlem yapılmama unsuru mevcut olmadığı gibi, aynı konuda daha önce açılmış dava da reddedilerek kesinleşmiştir.
    Belirtilen nedenlerle davanın reddi yerine, kabulüne karar verilmesi,
    Doğru görülmemiştir…)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davalı Hazine vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, tamamı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılan taşınmazın yolda kalan ve terkin edilen kısmı dışında bulunan ve Hazine adına tesciline karar verilen bölümünün kamulaştırma bedelinin iadesi karşılığında tapusunun iptali ile davacı adına payı oranında tesciline karar verilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile hüküm bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararını, davalı Hazine vekili temyize getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, ilk olarak 11.06.2013 günlü resmi gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 21. maddesi ile değişen 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesinin eldeki davaya etkisinin ne olacağı hususu tartışılmış oybirliğiyle anılan değişikliğin eldeki davaya etkisinin olmadığına karar verilmiştir.
    İkinci önsorun olarak; dava konusu taşınmazın kamulaştırma işlemini gerçekleştiren ve bedelini ödeyen dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü"nün taşınmazı dava açılmadan önce Hazine"ye devretmesine rağmen davaya dâhil edilerek devam edilmesinin gerekip gerekmediği hususu değerlendirilmiştir.
    Öncelikle uyuşmazlığa ilişkin hukuki kavram ve kurumlar ile ilgili mevzuatın irdelenmesinde yarar vardır:
    Bilindiği üzere taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti Medeni Hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin Medeni Usul hukukunda büründüğü şekildir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip bulundukları Medeni Kanuna göre belirlenir (HUMK m. 38, TMK m. 8 ve m. 48). Buna göre, medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (TMK m. 8) ve tüzel (TMK m. 48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir.
    Bu noktada, görevleri bakımından kamu otoritesini temsil eden kamu tüzel kişilerinin, özel hukuk tüzel kişileri gibi, davada taraf ehliyetine sahip oldukları konusunda kuşku ve duraksama bulunmamaktadır.
    Kamu tüzel kişileri, ancak hukukun öngördüğü biçimde kurulduktan sonra kişilik kazanıp, medeni haklardan istifade ehliyetine sahip olduklarından, tüzel kişiliğin kazanılması ile davada taraf olma yeteneğine de sahip olurlar. Kamu tüzel kişilerinin kişiliği ve bununla medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti, hukukun öngördüğü biçimde kalkınca, davada taraf olma yetenekleri de sona erer.
    Burada önemle vurgulanmalıdır ki; kamu yönetimine yön verecek ilke ve kuralların yer aldığı Anayasanın, “İdare” başlığı altında düzenlenen 123. maddesinin 3. fıkrasında, “Kamu tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur” hükmü öngörülmüştür.
    Bu açık hüküm karşısında, kamu tüzel kişilerinin kanunla ya da kanunun verdiği açık bir yetkiye dayanılarak idari bir kararla kurulması gerektiği; yetki ve usulde paralellik ilkesi gereği, bir kanun ile ya da kanunun verdiği yetkiye dayanılarak idari bir karar ile kurulan kamu tüzel kişiliğinin sona ermesinin de aynı usule tabi olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
    O halde, kanunla kurulan bir kamu tüzel kişiliği, aynı usulle kaldırılıncaya kadar, bunların davada taraf olma yeteneklerinin devam ettiği kuşkusuzdur.
    İlke olarak, kamu tüzel kişilerinin tüzel kişilikleri ile ilgili hükümlere, somut olayda olduğu gibi kendi kuruluş kanunlarında yer verilmektedir.
    Bu cümleden olarak, 16.02.1950 tarihinde yürürlüğe giren 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 1. maddesinin 1. fıkrasında, “Bayındırlık Bakanlığına bağlı, tüzel kişiliği haiz olmak ve katma bütçe ile idare edilmek üzere Karayolları Genel Müdürlüğü kurulmuştur” hükmü yer almıştır.
    Böylece, özel kanunla ve katma bütçe ile idare edilmek üzere kurulan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün tüzel kişiliğinin dolayısıyla taraf ehliyetinin sona erip ermediğinin aydınlığa kavuşturulabilmesi için, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun irdelenmesinde yarar görülmüştür.
    26.05.1927 tarih ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu"nun yerini alan 5018 sayılı Kanun, mali yönetim ve kontrol sistemimizin yapısını ve işleyişini yeni bir anlayışla ele almak suretiyle sistemin temel esaslarını düzenlemekte; kamu bütçelerinin hazırlanma, uygulanma ve kontrol işlemlerinin nasıl yapılacağını, mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini ve raporlanmasını şekillendirmektedir.
    5018 sayılı Kanun"un kapsamı, genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri olarak belirlenmiştir. 1050 sayılı Kanun sadece devlet tüzel kişiliğine dahil idareler ile özel mevzuatlarındaki hükümler saklı kalmak üzere katma bütçeli ve özel bütçeli idarelerin mali yönetim ve denetimlerini kapsarken, 5018 sayılı Kanun merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali yönetim ve kontrolünü kapsamaktadır.
    5018 sayılı Kamu Mali ve Kontrol Kanunu"nun 12. maddesinin 2. fıkrasında, “Merkezi yönetim bütçesi, bu Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin bütçelerinden oluşur” hükmüne yer verilmiş; 3. fıkrasında, “Genel bütçe, Devlet tüzel kişiliğine dâhil olan ve bu Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin bütçesidir” tanımı yapıldıktan sonra; bu Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde “Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri” arasında, Karayolları Genel Müdürlüğü de gösterilmiştir.
    Dolayısıyla, eski sistemde katma bütçeli kuruluşlar kapsamında yer alan bazı kuruluşlar, somut olayda olduğu gibi Karayolları Genel Müdürlüğü, genel bütçe kapsamına alınmış; 5018 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesinin 5436 sayılı Kanunla değişik metninde “Bu Kanunda öngörülen mali yönetim ve kontrol sistemine uyum sağlanması amacıyla, Kanun kapsamındaki idarelerle ilgili mevzuatta ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde gerekli değişiklikler, en geç 31.12.2007 tarihine kadar yapılır” hükmü öngörülmüştür.
    Bu arada 13.07.2010 tarihinde R.G.’ de yayınlanarak yürürlüğe giren 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"un 47. maddesi ile 11.02.1950 tarihli ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun"da yürürlükten kaldırılmıştır.
    Anılan Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrası “Kanunlarla verilen görevleri yürütmek üzere, Ulaştırma Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip, merkezi Ankara"da olan özel bütçeli Karayolları Genel Müdürlüğü kurulmuştur.” Aynı Kanun"un 43. maddesinin 1. fıkrası “10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan "43) Karayolları Genel Müdürlüğü" ibaresi bu cetvelden çıkarılmış, anılan Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin "B) Özel Bütçeli Diğer İdareler" bölümüne "11) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu" sırasından sonra gelmek üzere "12) Karayolları Genel Müdürlüğü" ibaresi eklenmiş, (I) ve (II) sayılı cetvellerdeki idarelerin sıra numaraları teselsül ettirilmiştir.” hükümlerini içermektedir.
    Görüldüğü gibi; 5018 sayılı Kanunda Karayolları Genel Müdürlüğü’nün tüzel kişiliğini kaldıran açık bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, 13.07.2010 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"daki düzenlenmede de kamu tüzel kişiliğine sahip özel bütçeli idare olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Başka her hangi bir yasal düzenlemeyle de Karayolları Genel Müdürlüğü’nün tüzel kişiliği kaldırılmamıştır. Kanunla kurulan bu kamu tüzel kişiliğinin, Anayasanın 123/3. maddesi uyarınca yine bir kanunla kaldırılıncaya kadar devam edeceği belirgindir.
    Açıklanan bu hukuksal durum karşısında somut olay değerlendirildiğinde, kamulaştırma işlemi Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılarak bedeli de aynı idare tarafından ödenmiş, bilahare taşınmaz 5018 sayılı Kanun"un 45/1. maddesi uyarınca Hazine adına tescil edildikten sonra eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 6001 sayılı Kanun"un Geçici 1. maddesinin 5. fıkrası “Genel Müdürlüğün mülkiyetinde iken 5018 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesi gereğince Hazine"ye devredilen taşınmazlardan satışı yapılmamış, başka kurum ve kuruluşlara tahsis edilmemiş ve devredilmemiş olanların mülkiyeti, bu Kanun"un yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde Genel Müdürlüğe devredilir.” hükmünü içermektedir. Bu durumda, kamu tüzel kişiliği ve medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti bulunan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün davada taraf olma ehliyeti bulunduğu ve eldeki davada davalı tarafta yer alması gerektiği kuşkusuz olduğundan, mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü"nün davaya dâhil edilerek 6001 sayılı Kanun"un Geçici 1. maddesinin 5. fıkrası da değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiğinden ön sorun kabul edilip, hükmün bu nedenle bozulması benimsendiğinden, işin esasına yönelik inceleme yapılmamıştır.
    Bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
    S O N U Ç: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden, direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi