Vergi usul kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/3119 Esas 2018/1040 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/3119
Karar No: 2018/1040
Karar Tarihi: 08.02.2018

Vergi usul kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/3119 Esas 2018/1040 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanık, 2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan yargılanmıştır. Ancak, suçun maddi konusu olan faturalardan yalnızca bir tanesi dosyada bulunmuş ve zincirleme suç hükümleri için yeterli sayıda fatura aslı ya da sureti mevcut olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi bakımından bir dizi kanıtın araştırılması gereklidir. Bu kanıtlar arasında mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti gibi belgeler yer almaktadır. Ayrıca, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yapılması ve sanığın savunması da dikkate alınmalıdır.
Kanun Maddeleri:
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 227. madde 3. fıkra
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 230. madde
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 53. madde
- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 8/1. madde
- 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 321. madde
11. Ceza Dairesi         2017/3119 E.  ,  2018/1040 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    1-Sanık hakkında vergi suçu ve vergi tekniği raporları ile mütalaaya uygun olarak "2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek" suçundan açılan kamu davasında; sahte fatura düzenlemek suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki "Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, 2006 takvim yılında düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir tanesinin dosyada bulunduğu ancak sanık hakkında TCK"nın 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına yeter sayıda fatura asılları ya da suretlerinin dosya içerisinde bulunmadığının anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; 2006 takvim yılına ait fatura asıl ya da örneklerinden de kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulması, incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, sanığın savunmasında oto yedek parça ticaretini de faaliyetine eklediğini ancak herhangi bir oto yedek parçası satmadığını, suça konu faturalara ilişkin bilgisinin olmadığını ismini hatırlayamadığı muhasebecisinin defterlerini tuttuğunu ve faturaları da onun kestiğini belirtmesi karşısında, 2006 takvim yılında düzenlendiği iddia olunan sahte faturaların dava zamanaşımı açısından önemli olduğu da nazara alınarak, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükelleflerin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da araştırılıp, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması, suça konu faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanığa ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde kararlar verilmesi,
    2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.