Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1589
Karar No: 2010/4698
Karar Tarihi: 11.10.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/1589 Esas 2010/4698 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/1589 E.  ,  2010/4698 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    ... ve ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.12.2009 gün ve 43/83 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar, kadastro çalışmaları sırasında 145 ada 31 parsel olarak davalı adına tespit ve tescil edilen taşınmazın tarafların ortak miras bırakanı ...’a ait olduğunu, murisin 2004 yılında öldüğünü, tüm mirasçılarına kaldığını açıklayarak davalı adına olan tapu kaydının iptali ile veraset belgesindeki payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
    Davalı taraf, kadastro tespitinin doğru olduğunu, ortak miras bırakan ...’ın bu yeri 15.4.2002 tarihinde torunu (kendi oğlu) ...’a sünnet hediyesi olarak hibe ettiğini, ...in kadastro çalışmaları sırasında 13 yaşında olması nedeniyle tespitin kendisi adına yapıldığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın tarafların ortak murisine ait olduğu, davacıların miras payı bulunduğu, dolayısıyla tespitin murisin mirasçıları adına yapılması gerekirken davalı adına yapılmasının mahkemece uygun bulunmadığı, ayrıca, davalının savunmasında değinmiş olduğu hibe senedinin kadastro sırasında ibraz edilmediği ve senetteki hak sahibinin davalı olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile veraset belgesindeki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, infazda Selendi Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/141-184 Esas ve Karar sayılı veraset ilamının dikkate alınmasına karar verilmiştir.
    Hüküm, süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından;
    Dava konusu taşınmaza ilişkin onaylı kadastro tutanağı fotokopisi getirilmiştir. Yapılan incelemede: 145 ada 31 parsel sayılı taşınmazın 9916.29 m2 olarak, tarla niteliğiyle, senetsizden, zilyetlik dikkate alınarak, 21.7.2007 tarihinde, 1.3.1963 doğumlu Ali oğlu ... adına tespitin yapıldığı ve itirazsız olarak 28.9.2007 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir. Davalının sunmuş olduğu 15.4.2002 tarihli “sünnet için torunuma verdiğim hibe senedidir” başlıklı senet fotokopisi kapsamına göre; Mehmet oğlu 1930 doğumlu ...’ın hibe eden, ... oğlu ...’a velayeten babası ...’ın hibeyi kabul eden sıfatıyla senedi imzaladıkları, bu senedin iki tanık ve iki aza ile köy muhtarı tarafından onaylandığı, kapsamına göre, “…... oğlu ...’ın oğlu bulunan ve ...’ın torunu olan ...’a sünnet hediyesi olarak verebilecek parası olmadığından dolayı bu arazinin tamamını torununa sünnet hediyesi olarak hiçbir karşılık ve şey beklemeden kayıtsız ve koşulsuz olarak hibe ettiğini, hibe edilen bu yerin torununun 19 yaşını bitirmesine kadar devrinin yasaklandığı…vs.” yazılıdır. Davalının mahkemeye sunmuş olduğu 20.7.2009 tarihli delil listesi kapsamına göre; bu taşınmazın kadastro tespiti sırasında lehine hibe yapılan torununun 13 yaşında olması nedeniyle kadastro tespitinde murisin torunu yerine babası olarak davalı adına tespit ve tescilinin yapıldığını açıklamıştır. Dinlenen yerel bilirkişiler hibe senedinin dava konusu taşınmaza uyduğunu bildirmişlerdir. Keşifte ve duruşmada dinlenen davacı taraf tanıkları hibe eden ...’ın akıl hastası olduğunu ya da son dört – beş yıldır yatalak hasta olduğuna ilişkin açıklamada bulunmuşlar, davalı tanıkları ise akıl hastası olmadığını söylemişlerdir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık, kadastro tespiti sırasında zilyetlik hukuksal nedeni dikkate alınarak davalı ... adına oluşturulan tapu kaydının tarafların ortak murisinden kalması iddiası nedeniyle davacıların miras payı oranında iptal edilip edilemeyeceğinde ve hibe senedinin kapsamı uyarınca malikinin lehine hibe yapılan ... olup olmadığında ve hibe yapıldığı aşamada hibe yapanın akıl hastalığının bulunup bulunmadığında toplanmaktadır.
    Öncelikle karara esas alınan ve dosya arasında bulunan hasımsız veraset belgesine göre, tarafların ortak miras bırakanı ...’ın 26.10.2004 tarihinde öldüğü, mirasçısı olarak davacılar ... ve ... ile davalı ... ve dava dışı Makbule Topbaş’ın kaldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, hibe senedinin dava konusu taşınmaza aidiyeti konusunda yanlar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Hibenin yapıldığı sırada hibede bulunan ...’ın akıl hastası olduğu iddia edilmiş ise de, dosya arasında bulunan sağlık ocağı tabipliğinin 26.7.2002 tarihli raporuna göre o tarih itibariyle akli dengesinin yerinde olduğu bildirilmiştir. Dinlenen davalı tanıkları ortak murisin akıl hastası olmadığını açıklamışlardır. Bir kısım davacı tanığı ise miras bırakanlarının yatalak hasta olduğu ya da 4-5 yıldan beri akıl hastası olduğu şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Ancak, lehine hibe edilen ... oğlu ... davalının delil listesini ibraz ettiği dilekçe kapsamına göre, hibe tarihinde 7 – 8 yaşlarındadır. Kadastro tespiti sırasında 13 yaşındadır. Dava tarihi itibariyle 15 yaşındadır. Dolayısıyla henüz reşit olmamıştır. Kaldı ki, hibe senedi kapsamına göre hibeyi kabul eden babası (davalı) ..., bu yeri, ...’ın 19 yaşını bitirinceye kadar satışı ve diğer mirasçıların ise, bu yerle ilgili dava açmalarını engelleyici kapsam içermektedir. Esasen, davalı bu yerin kendi oğluna hibe edildiğini bilmekte ve kabul etmektedir. Öyle ise, ...’ın reşit olmasından itibaren babasına husumet yönelterek her zaman bu yerin tapusunun dava yoluyla veya doğrudan Tapu Sicil Müdürlüğünde yapacakları temliki işlemle kendi adına sicil oluşturmasında engel bir durum söz konusu değildir. Eğer, kayıt sahibi ... bu taşınmazı tapuda herhangi bir şekilde elinden çıkarırsa; bu durumda lehine hibe yapılan kişi reşit olduktan sonra veya reşit olmadan önce temsilcisi aracılığıyla tazminat isteme vs. hakkı dahi mevcuttur. Yine, hibe senedi kapsamına göre, hibe tarihinden itibaren zilyetlik; lehine hibe yapılan küçüğün velisine geçmiştir. Bu senet içeriğine göre murisin bu taşınmaz haricinde 100-150 dönüm arazisi bulunmaktadır. Bir başka anlatımla, taraflara ve dava dışı mirasçıya irsen kalacak taşınmazlar mevcuttur.
    Açıklanan tüm bu olgular karşısında özellikle hibe senedi kapsamının 4. paragrafının içeriği dikkate alındığında, davacıların, bu taşınmazda murislerinden gelen miras haklarına dayanarak hak talep etmeleri engellenmiştir. Öyle ise, yerel mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken karar yerinde yazılı olan gerekçelerle davanın kabul edilmesi doğru olmamıştır.
    Davalının temyiz itirazları açıklanan sebeplerle yerindedir. Kabulü ile mahalli mahkeme hükmünün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 107,10 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 11.10.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY YAZISI

    Davacılar, davalıyla ortak murisleri babalarından kalan 145 ada 31 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle veraset ilamındaki hisseleri oranında adlarına tapuya tescilini istemişler, davalı ise muris Ali’nin oğlu Muhammed’e yapılan hibeye dayanmıştır. Taşınmaz hibe senedine istinaden Muhammed adına tesbit görmemiş, davalı ... adına müstakil zilyetliğinden bahisle tescil edilmiştir. Taşınmazın muris Ali’den kaldığı, lehine hibe yapılan Muhammed adına tesbit görüp tapuya tescil edilmediği, lehine hibe yapılan Muhammed’in taşınmazda zilyet olmadığı, davalı ...’nın kendi adına zilyetliğini sürdürdüğü ve yine kendi adına taşınmazın zilyetlik hukuki sebebine istinaden tapuya tescil edildiği anlaşıldığına göre, davacıların muristen gelen hakları bakımından kendileri gibi, mirasçı durumundaki kardeşleri davalı ... aleyhine dava açıp hak talep etmelerinde Kanuna aykırı bir durum söz konusu değildir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Hüküm onanması gerekirken bozulması yönündeki Daire çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum. 11.10.2010













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi