11. Hukuk Dairesi 2019/1220 E. , 2019/8160 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/11/2017 tarih ve 2016/419 E- 2017/436 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 01/11/2018 tarih ve 2018/400 E- 2018/1149 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının "PROTOXİN" ibaresinin 5. sınıfta tescili için davalı kuruma başvurduğunu, 2015/55698 numarası verilen başvuruya davalı şirket tarafından 2002/29422 sayılı "PROTONİX" ibareli markaya dayalı olarak yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiğini, bu karara davalı şirketçe yapılan itirazın ise TPMK YİDK tarafından kabul edilerek başvurunun reddine karar verildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraf markalarının farklı emtiaları kapsadıklarını, davalı şirketin sağlık sektöründe faaliyet gösterdiğini, bu nedenle nihai tüketicilerinin doktor ve eczacılar olduğunu, davacı başvurusunun kapsamında bulunan ürünlerin ise zirai ilaç bayilerinde profesyonel tahıl depolarında kullanılmak amacıyla satıldığını, davacının marka başvurusu oluşturulurken profesyonel kelimesinin "pro" kısmı ile İngilizce zehir anlamına gelen "toxin" kelimesinin birleştirildiğini, buna göre taraf markalarının karıştırılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, TPMK YİDK"in 2016-M-8895 sayılı kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, davacının ürününün zehir olması nedeni ile markaların karıştırılması ihtimalinin çok büyük bir tehlike arz ettiğini ve kamu güvenliğini tehlikeye soktuğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, markalar arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, başvuru konusu işaret ile davalı firmanın markası arasında işletmesel bağ olduğu algısı oluşabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 16/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.