Esas No: 2020/6083
Karar No: 2022/5878
Karar Tarihi: 18.05.2022
Danıştay 6. Daire 2020/6083 Esas 2022/5878 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/6083 E. , 2022/5878 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/6083
Karar No : 2022/5878
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI YANINDA MÜDAHİLLER: 1- … 2- …
3- … 4- …
5- … 6- …
7- …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN ÖZETİ : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMALARIN ÖZETİ :
… Belediye Başkanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı yanında müdahiller tarafından, temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ:Dava dilekçesinin bir bütün olarak incelenmesinden; davacı tarafından iş bu dava açılmadan önce uyuşmazlık konusu taşınmazdaki şüyuun satış suretiyle giderilmesi yoluyla taşınmazın tümüne sahip olunmak amacıyla adliye mahkemesinde bir dava açıldığı, buna bağlı olarak görülmekte olan davanın da taşınmazın parselasyon işlemine tabi tutulmaması, tutulması halinde ise hisselerin ayrıştırılmaması gerektiği iddiasıyla açıldığı, dava dilekçesinde parselasyon işleminin içeriği ile ilgili olarak birtakım iddialar ileri sürülmüşse de asıl talebin yukarıda açıklandığı gibi taşınmazın parselasyona tabi tutulmaması, tutulsa bile hisselerin ayrıştırılmamasına dair olduğu, dilekçede dava konusu uygulama imar planı değişikliğine yönelik somut bir iddiada bulunulmadığı, söz konusu plan değişikliğinin iptalinin istemesinin de parselasyon işleminin iptalini sağlamaya matuf olduğu, parselasyon işleminin 22/10/2005 tasdik tarihli uygulama imar planı, 09/09/2013 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliği ve 06/03/2014 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğine istinaden onaylandığı, her ne kadar dava dilekçesinde 06/03/2014 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğine yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istenmişse de yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere asıl talebin parselasyon işleminin dayanağı olan uygulama imar planlarının iptaline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada 22/10/2005 tasdik tarihli uygulama imar planı ve 09/09/2013 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğine ait paftaların bulunduğu, ancak 06/03/2014 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğine ait paftanın bulunmadığı görülmüş olup parselasyon işlemine ait kroki ile diğer iki uygulama imar planına ait paftaların mukayesesinden 06/03/2014 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliği ile uyuşmazlık konusu taşınmazın kullanım kararlarında herhangi bir değişiklik yapılmadığı, bu itibarla her ne kadar parselasyon işleminin onaylanmasına dair belediye encümeni kararında üç adet uygulama imar planı zikredilmişse de aslında parselasyon işleminin 22/10/2005 tasdik tarihli uygulama imar planı ve 09/09/2013 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğine istinaden yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde dava konusunun "davacının hissedarı olduğu İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda yapılan parselasyon işlemine yönelik itirazın reddine dair Tuzla Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı, bu kararın bildirilmesine dair Tuzla Belediye Başkanlığının … tarihli, … sayılı yazısı, anılan parselasyon işleminin dayanağı 22/10/2005 tasdik tarihli uygulama imar planı ve 09/09/2013 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemi" şeklinde kurulması gerekmektedir.
İmar hukukunda "planların kademeli birlikteliği" olarak da adlandırılan planlama hiyerarşisi gereği alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uygun olması zorunlu olup Dairemizin yerleşik hale gelmiş içtihadına göre planlama yapılırken 10 metre ve üzerinde genişliği bulunan yolların genişlikleri ve nitelikleri itibariyle ulaşım sistemlerinin gösterileceği ve ulaşım problemlerinin çözümünün belirleneceği 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında yer alması gerekmektedir.
Dosyada bulunan 22/10/2005 tasdik tarihli uygulama imar planı, 09/09/2013 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliği ve 1/5000 ölçekli nazım imar planına ait paftaların incelenmesinden, her ne kadar bilirkişi raporunda 1/5000 ölçekli nazım imar planında uyuşmazlık konusu taşınmazın kısmen “yol alanı”nda kaldığı belirtilmişse de bu tespitin gerçeği yansıtmadığı, anılan planda taşınmazın tamamının “konut alanı”nda kaldığı anlaşıldığından taşınmazda 10 metre en kesitli bir imar yolunun planlandığı 22/10/2005 tasdik tarihli uygulama imar planı ve 09/09/2013 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğinin nazım imar planına ve bu nedenle imar mevzuatına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu uygulama imar planlarının uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin kısımlarının hukuka aykırılığı saptandığından bu planlara dayanılarak yapılan parselasyon işleminde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, uyuşmazlık konusu taşınmazda mülga 2981 sayılı Kanunun Ek 1. maddesinin uygulanması için yapılaşma ve fiili paylaşım bulunması tek başına yeterli olmayıp anılan maddenin uygulanması için gerekli koşulların bulunup bulunmadığının da mahkemece ortaya konulması gerekmektedir.
Bu durumda, davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun reddi yolunda verilen temyize konu bölge idare mahkemesi idari dava dairesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu bölge idare mahkemesi idari dava dairesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmketedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacının hissedarı olduğu İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda yapılan parselasyon işlemine yönelik itirazın reddine dair Tuzla Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı, bu kararın bildirilmesine dair Tuzla Belediye Başkanlığının … tarihli, … sayılı yazısı, aynı alanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarihli, … sayılı işlemiyle onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine yönelik itirazın reddine dair Tuzla Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararı ve bu kararın bildirilmesine dair Tuzla Belediye Başkanlığının … tarihli, … sayılı yazısının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan rapor ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazın 22/10/2005 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 22/10/2005 tasdik tarihli uygulama imar planı ve 09/09/2013 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğinde kısmen “konut alanı” kısmen “yol alanı”nda kaldığı, uygulama imar planlarının üst ölçekli plan kararlarına uygun oldukları, dava konusu uygulama imar planı değişikliği ile uyumazlık konusu taşınmaza ilişkin olarak bir önceki uygulama imar planında herhangi bir değişiklik yapılmadığı, plan bütünlüğünü bozucu karar ve yapılaşma şartlarının getirilmediği, bu nedenle dava konusu uygulama imar planı değişikliğinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olduğu; parselasyon işlemi ile yapılan düzenleme ortaklık payı kesintisinin yasal sınırlar içerisinde olduğu, düzenleme sahasındaki fiili durumun dikkate alındığı, uyuşmazlık konusu taşınmazdaki hissesine karşılık davacıya üzerinde gecekonduların bulunmadığı bir alanda oluşturulan … ada, … sayılı parselin müstakilen verildiği, söz konusu imar parselinin büyük kısmının uyuşmazlık konusu taşınmazın altlığında yer aldığı, uyuşmazlık konusu taşınmazda bina, bahçe duvarı, fiilen oluşmuş yollar, alt ve üst yapı tesisleri ve fiilen paylaşım mevcut olduğundan mülga 2981 sayılı Kanunun Ek 1. maddesinin uygulanma koşullarının bulunduğu, dolayısıyla taşınmazın üzerindeki yapı sahipliği durumu göz önünde bulundurularak hisse ayrıştırması suretiyle yapılan parselasyon işleminin dağıtım ilkeleri ve parselasyon tekniklerine uygun olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş, Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesince; istinafa konu kararın dayandığı hukuki ve kanuni gerekçeler uygun bulunduğundan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinin bir bütün olarak incelenmesinden; adliye mahkemesinde açılan dava ile uyuşmazlık konusu taşınmazdaki şüyuun satış suretiyle giderilmesi yoluyla taşınmazın tümüne sahip olunmak istendiğinden görülmekte olan davanın taşınmazın parselasyon işlemine tabi tutulmaması, tutulması halinde ise hisselerin ayrıştırılmaması gerektiği iddiasıyla açıldığı, 06/03/2014 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğine yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin iptalinin istenmesinin de parselasyon işleminin iptalini sağlamaya yönelik olduğu, bu itibarla davacının asıl talebinin parselasyon işlemi ve dayanağı uygulama imar planlarının iptaline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde davanın konusunun "davacının hissedarı olduğu İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda yapılan parselasyon işlemine yönelik itirazın reddine dair Tuzla Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı, bu kararın bildirilmesine dair Tuzla Belediye Başkanlığının … tarihli, … sayılı yazısı, anılan parselasyon işleminin dayanağı uygulama imar planlarının iptali istemi" şeklinde kurulması gerekmektedir.
3194 sayılı İmar Kanununun dava konusu uygulama imar planlarının onaylandığı tarihte yürürlükte olan şekliyle 5. maddesinde, "Nazım İmar Planı; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plandır.
Uygulama İmar Planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır." tanımlarına yer verilmiştir.
İmar hukukunda "planların kademeli birlikteliği" olarak da adlandırılan planlama hiyerarşisi gereği alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uygun olması zorunlu olup Dairemizin yerleşik hale gelmiş içtihadına göre planlama yapılırken 10 metre ve üzerinde genişliği bulunan yolların genişlikleri ve nitelikleri itibariyle ulaşım sistemlerinin gösterileceği ve ulaşım problemlerinin çözümünün belirleneceği 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında yer alması gerekmektedir.
Dosyada bulunan 22/10/2005 tasdik tarihli uygulama imar planının, 09/09/2013 tasdik tarihli uygulama imar planı değişikliğinin ve 1/5000 ölçekli nazım imar planının incelenmesinden, nazım imar planında uyuşmazlık konusu taşınmazın "konut alanı”nda kaldığı anlaşıldığından taşınmazda 10 metre en kesitli bir imar yolunun planlandığı dava konusu uygulama imar planlarının nazım imar planına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır
Dava konusu uygulama imar planlarının uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin kısımlarının hukuka aykırılığı saptandığından bu planlara dayanılarak yapılan parselasyon işleminde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, uyuşmazlık konusu taşınmazda mülga 2981 sayılı Kanunun Ek 1. maddesinin uygulanması için yapılaşma ve fiili paylaşım bulunması tek başına yeterli olmayıp anılan maddenin uygulanması için gerekli koşulların bulunup bulunmadığının da mahkemece ortaya konulması gerekmektedir.
Bu durumda, davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun reddi yolunda verilen temyize konu bölge idare mahkemesi idari dava dairesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 18/05/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.