Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/17678
Karar No: 2022/5963
Karar Tarihi: 18.05.2022

Danıştay 6. Daire 2019/17678 Esas 2022/5963 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/17678 E.  ,  2022/5963 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2019/17678
    Karar No : 2022/5963

    TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACILAR) 1- ..., 2- ..., 3- ...,
    ... mirasçıları: 4- ... , 5-... , 6- ...
    VEKİLLERİ : Av. ...
    II- (DAVALI) ... Bakanlığı
    VEKİLİ : ...

    İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: Antalya İli, Manavgat İlçesi, ... /... Mahallesi,... ada, ... parsel sayılı taşınmazın imar planında "kongre merkezi alanı" olarak belirlenmesine rağmen uzun yıllardır kamulaştırılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 520.000,00-TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 01/06/2017 tarih ve E:2016/7978, K:2017/4432 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararının ise Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2018 tarih ve E:2018/6820, K:2018/8039 sayılı kararıyla tekrar bozulması üzerine, bozma kararına uyularak İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davaya konu taşınmazın metrekaresine takdir edilen bedelin 619,66-TL olduğu, davacıların payına düşen bedelin ayrı ayrı hesaplandığı, anılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, davacı ... payına 54.684,99-TL, ... payına 54.684,99-TL, ... payına 54.684,99-TL, ... payına 54.684,99-TL olmak üzere toplam 218.739,96-TL'nin dava açma tarihi olan 22/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte taşınmaz için yatırımcı kuruluş olarak belirlenen davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar vekili tarafından, bilirkişi raporunda somut emsal seçimi ve değerlendirmenin hatalı yapıldığı, taşınmazın değerinin düşük belirlendiği, vekalet ücretinin nispi olarak hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
    Davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı vekilince, plan değişikliği yoluyla taşınmazın büyük bir kısmının Turizm Amaçlı Spor Alanı, bir kısmının da 12 m.lik yol alanı olarak belirlendiği, bu alanlardaki yapılaşmanın idarelerinin onayıyla ilgili yerel idarelerce yapılabileceği, bu alanlarda özel, ticari yapılaşmanın mümkün hale geldiği, kısıtlılığın söz konusu olmadığı, husumetin idarelerine yöneltilmesinin hatalı olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı Kültür Turizm Bakanlığınca, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
    Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ... 'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Antalya İli, Manavgat İlçesi, ... /... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın imar planında "kongre merkezi alanı" olarak belirlenmesine rağmen uzun yıllardır kamulaştırılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 520.000,00-TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
    İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Dosyanın ve Dairemizin E:2018/26, E:2018/1142, E:2019/16132 dava sayılı dosyalarının (aynı taşınmazın diğer malikleri tarafından açılan davalar) birlikte incelenmesinden; Antalya İli, Manavgat İlçesi, .../... Mahallesi, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 07/11/2006 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanan Side İlave Revizyon 1/5000 ölçekli Nazım ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında "Kongre Merkezi" kullanımında kalmakta ve plan notlarında bu kullanıma ilişkin "bu alanda yer alacak tesislerin tasarımı bir bütün olarak hazırlanarak uygulamaya geçilecektir. Kongre Merkezi Alanında Turistik Konaklama Tesisi de yapılabilir. E:030 Hmax:13,00 m (4 kat), Tesisat katı kat adedinden sayılmaz. Tesisat katı 2 m.'yi geçemez. Kongre Merkezi gerçekleştirilmeden konaklama tesisine iskan ruhsatı verilemez." hükümleri bulunmakta iken, (eski) Side Belediye Başkanlığının teklifi üzerine 22.10.2010 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ile taşınmazın kullanım kararı "Kongre ve Fuar Alanı" olarak düzenlendiği, daha sonra 25.05.2017 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanan ve 30.04.2018 tarihinde askı itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda kesinleşin Side Mahallesi 1/1000 ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planında taşınmazın büyük bir kısmı "Turizm Amaçlı Spor Alanı"nda, küçük bir kısmı ise 12 m.'lik Yol alanın" kullanımında kalmakta olduğunun belirtildiğinin görülmüştür. Bunun üzerine, Dairemizce 20.01.2022 tarihli ara kararı ile; taşınmazın daha sonra imar planlarında değişiklik yapılıp yapılmadığının sorulmasına, yürürlükteki en son 1/1000 ve 1/5000 ölçekli imar planlarında hangi fonksiyonda kaldığına, taşınmazın bulunduğu alanı kapsayan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar plan notlarında taşınmazın kullanımını belirleyen "Turizm Amaçlı Spor Alanı (T.A.S.A.)" fonksiyonun hangi amaçla ve hangi koşullarda kullanılacağına ilişkin düzenleme bulunup bulunmadığı, uyuşmazlığa konu taşınmaz hakkında Mahkemece karar verilen tarihten sonra kamulaştırma ya da davacının mülkiyet hakkındaki tasarrufun kısıtlanmasını ortadan kaldıran bir düzenleme yapılıp yapılmadığının ilgili idarelerden sorulmasına karar verilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığınca ara kararına verilen 21.03.2022 tarihli cevabi yazı ve eklerinin incelenmesinden, anılan taşınmazın en son Kültür ve Turizm Bakanlığınca 25.05.2017 tarihininde onaylanan Side Mahallesi Revizyon 1/5000 ölçekli Nazım ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı ile "Turizm Amaçlı Spor Alanı" kullanım kararı getirildiği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı notlarında, bu kullanıma ilişkin olarak: 3.3. Turizm Amaçlı Spor Alanı "Bu alanlarda, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde "spor ve oyun alanları" tanımında yer alan kullanımlarla birlikte toplam emsalin %20'sini geçmemek kaydıyla ticari amaçlı kullanımlar yer alabilir. Bu alanlarda yapılaşma koşullar: *Emsal (E) 0,20 *Y Ençok:14,00 m (3 kat) Bu alanlarda, planda belirtilen yapı adaları bütününde uygulama yapılacaktır." düzenlemelerine yer verildiği görülmüştür.
    Bu durumda anılan taşınmazın büyük bir kısmının davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından imar planı değişikliği ile "Turizm Amaçlı Spor Alanı T.A.S.A." olarak belirlenmesi sonucunda, bu kısım yönünden davacıların mülkiyet hakkındaki tasarrufun kısıtlanması durumunun davalı idarece ortadan kaldırıldığı sonucuna ulaşılmakla birlikte, taşınmazın arta kalan "12 m.'lik Yol Alanına" ilişkin kısmı yönünden kısıtlılık halinin devam ettiği anlaşıldığından, anılan kısım yönünden tazminat isteminin esasının incelenmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, uyuşmazlık konusu taşınmazın uygulama imar planında "12 m.'lik yol alanı"na ilişkin kısmı yönünden, öncelikle dava konusu taşınmazın en son yürürlükte olan nazım ve uygulama imar planındaki güncel hali ile davacıların söz konusu taşınmazla mülkiyet ilişkisinin devam edip etmediği belirlenerek kamulaştırılmasından sorumlu idare/idareler de tespit edildikten sonra taşınmazın uygulama imar planındaki güncel fonksiyonuna göre; aralarında maddi ve hukuki yönden bağlantı bulunan ilgili dava dosyalarının birlikte değerlendirilmek suretiyle, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca, taşınmazın ilk dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan, mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
    Diğer yandan, İdare Mahkemesi kararı faiz başlangıç tarihi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de temyiz edilmiş ise de, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda bu hususlar hakkında yeniden değerlendirme yapılacağı tabiidir.
    Bu durumda, temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
    2.Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY (X) :
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
    İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
    Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zararın tazmin aracı olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
    Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin imar kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
    3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
    Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, taşınmazın 12 m²'lik yol alanına ilişkin kısmı yönünden tazminat isteminin esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin Dairemiz kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi