19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/9970 Karar No: 2017/6489 Karar Tarihi: 02.10.2017
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/9970 Esas 2017/6489 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalının kefaleti bulunan bir sözleşme uyarınca verilen kredinin tahsilatı için başlatılan icra takibinde itirazın iptali istenmiş ve dava reddedilmiştir. Ancak, mahkemece yapılması gereken banka kayıtları üzerinde inceleme yaparak sözleşmenin kapsamında kullandırılan kredinin tespit edilmesi ve sonuca göre karar verilmesidir. Bu nedenle, karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 484. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun eş muvafakati ve şekli şartlara ilişkin maddeleri belirtilmiştir.
19. Hukuk Dairesi 2016/9970 E. , 2017/6489 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki İtirazın İptalidavasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R - Davacı vekili, müvekkil ile dava dışı borçlu... Ltd. Şti. arasında imzalanan 14.3.2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini ve eki olan 12.6.2012 tarihli limit artırım belgesini davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, borçlu firmanın borcunu ödememesi üzerine müvekkil nezdindeki hesapları kat edilerek borçlu firma ve kefillerine 18.2.2013 tarihinde hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, ödenmeyen borç nedeniyle dava dışı şirket ve davalı kefil hakkında ...27. İcra Müdürlüğü"nün 2012/7625 E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, itirazın iptali ile, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili,müvekkilinin, davacı ile dava dışı şirket arasındaki genel kredi sözleşmesi ve boş olarak verilen limit artırım belgesini mart 2011 tarihinde imzaladığını,asıl borçlunun ödemede temerrüde düştüğü davaya konu kredilerin 6098 sayılı TBK’nun yürürlüğe girmesinden sonra ikici kez imzalanan genel kredi sözleşmesine göre kullandırıldığını, kanunun yürürlüğe girmesinden önce davacı bankanın davadışı asıl borçlu şirketten herhangi bir alacak riskinin bulunmadığını, tüm riskin bu tarihten sonra kullandırılan kredilerden doğduğunu, 6098 sayılı TBK kapsamında gerek eş muvafakati gerekse şekli şartı açısından geçersiz olarak alınan kefalete dayalı olarak müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava dışı asıl borçlu... Ltd. Şt’ne ve diğer borçlulara (kefillere) keşide edilen 18.2.2013 tarihli kat ihtarından sonra 15.03.2013 tarihinde asıl borçluya kullandırılan ve banka kayıtlarına geçen 231.636,00 TL tutarındaki Rotatif Kredinin dava dışı asıl borçlu... Ltd. Şti.’nin kredi borçlarının tahsil ve tasfiyesinde kullanıldığının mahallen “sistem üzerinden” yapılan incelemede davalı banka kayıtlarından tespit edildiği,kefalet akdinin geçerli bir asıl borca bağlı olarak hüküm ifade ettiği, kefaletin temin ettiği asıl borcun dışında herhangi bir şekilde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu niteliği gereği kefaletin,asıl borç hangi sebepten olursa olsun sona erdiği takdirde, kendiliğinden sona ereceği,bu nedenle davalının 15.03.2013 tarihi itibariyle kefaleti sona erdiğinden davacı bankaya borcu kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davalının kefaleti bulunan 14.3.2011 tarihli sözleşme uyarınca kullandırılan kredinin tahsili için başlatılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.Takibe dayanak olan 14.03.2011 tarihli sözleşmede davalının kefaletinin bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir.Bu sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 484. maddesi uyarınca kefalet geçerlidir. Mahkemece, kullandırılan kredinin bu sözleşme kapsamında kullandırılıp kullandırılmadığı banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak tespit ettirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.