1. Hukuk Dairesi 2016/4760 E. , 2019/2590 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tecsil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ... işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacı, ... ada ... parsel sayılı taşınmazını ekonomik olarak zor durumda olduğu bir dönemde önce dava dışı ...’e bedelsiz olarak devrettiğini ve onun üzerinden kredi kullandığını, daha sonra birleştirilen dosya davalılarının mirasbırakanı İrfan üzerinden kredi temin ettiğini ve ona güvence olması için kendi talimatı ile ...’in taşınmazı İrfan’a temlik ettiğini, kredi ödemelerin tarafından yapıldığını, ..."nın ölümü üzerine mirasçılarının taşınmazı akrabaları ..."ye devrettiğini, ...’nin gerçek maliki bildiğini ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile taşınmazın adına tescilini istemiştir.
Asıl davada davalı, taşınmazı ... mirasçılarından satın aldığını, bedelin bir kısmını nakit bir kısmını ise kredi alarak ödediğini, taşınmazı satın aldıktan sonra davacıya taşınmazı tahliye etmesi ve ecrimisil bedelini ödemesi için ihtar gönderip dava açtığını, davacı ve diğerleri arasındaki ilişkiden haberdar olmadığını, tapu kaydına güvenerek taşınmazı edindiğini, taraf muvazaasında tanık dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalılar, tapu iptal tescil davasının malik aleyhine açılması gerektiğini, malik olamadıklarını belirterek davanın reddi gerektiğini bildirmişlerdir.
Mahkemece, inançlı işlem iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiği ve davalıların teklif edilen yemini yerine getirdiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazı davacı ...’ın 11.10.2004 tarihinde dava dışı ...’a, ...’in de 17.05.2010 tarihinde ...’a temlik ettiği, ...’ın 05.03.2011 tarihinde ölümü ile mirasçıları olan birleştirilen davanın davalıları ..., , , ... ve ...’a intikal ettiği, onların da 30.10.2012 tarihinde asıl davanın davalısı ...’ye temlik ettikleri, ... tarafından 18.05.2010 tarihinde alınan kredi taksitlerinden bir kısmının ölümünden önce ödendiği, kalan kısmının ise ölümü üzerine sigorta tarafından bankaya ödendiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, bu tür iddialar 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanır.
Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunun (HMK) 188/1 maddesinde “Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, ilk el konumundaki ... maddi vakayı kabul etmiş bir başka deyişle kendisine temlikin bedelsiz olarak kredi kullanılması amacıyla yapıldığını ifade etmiştir. İlk el bakımından bu beyan HMK’nin 188. maddesi uyarınca ikrardır. Dolayısıyla, yazılı delile ve yemin deliline gerek olmaksızın davacı ile ilk el ... arasındaki inançlı işlem kanıtlanmıştır. İkinci el konumundaki ...’ın durumuna gelince; ilk el konumundaki ... yine beyanında davacının isteği ile dava konusu taşınmazı bedelsiz olarak ...’a devrettiğini, karşılığında ...’ın kredi alıp bu krediyi davacıya verdiğini bildirmiştir. Dolayısıyla, ikinci el konumundaki ... da durumu bilen kişidir. Üçüncü el konumundaki ....’ye gelince; ..., ...’ın çocuklarının dayısı olup durumu bilmesi gereken konumundadır. Bu nedenle Türk Medeni Kanununun (TMK) 1023. maddesinin koruyuculuğundan da yararlanamaz.
Hal böyle olunca, inançlı işlem iddiasının sabit olduğu gözetilerek ...’ın aldığı kredi için ödenen bir kısım taksitlerin kim tarafından yatırıldığının açıklığa kavuşturulması, ...’ın yatırdığı saptanır ise Türk Borçlar Kanununun (TBK) 97. maddesi uyarınca bu bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi için süre verilmesi, yatırıldığı takdirde davanın kabul edilmesi, bu miktarların davacı tarafından ya da sigorta tarafından karşılandığı saptanır ise depo kararı verilmeksizin davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.