9. Hukuk Dairesi 2016/7967 E. , 2018/6668 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, cezai şart tazminatı ile bakiye süre ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, prim alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş davalı tarafından duruşma talep edilmiş ise de; HUMK.nun 435.maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi. gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı müvekkili, müvekkilinin 01/07/2011 tarihinde ...Denizcilik Şirketi’nde insan kaynakları ve personel müdürü olarak işe başladığını, bu Şirketin 30/03/2012 tarihinde davalı Şirkete devrolduğunu, 31/12/2012 tarihinde iş akdinin gerekçesiz olarak feshedildiğini iddia ederek; bakiye süre ücreti, cezai şart, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve prim alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile aralarında hizmet sözleşmesi bulunmadığını, böyle bir sözleşmenin varlığından haberdar olmadıklarını, davacının sunduğu ibrarnamenin bizzat kendisinin düzenlendiğini, resmiyet kazandırmak için Şirket kaşesi basıldığını, buradan hareketle prim alacağı olduğunu iddia edildiğini, ayrıca belirsiz süreli iş sözleşmesi yapılması için sebep bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının hizmet sözleşmesini işveren adına imzalayan kişinin yetkisi bulunup bulunmadığı konusu üçüncü kişi durumundaki davacı ile yapılan sözleşmenin geçersiz olduğunu kabul etmeyi gerektirmediğinden davalının savunmasının yerinde olmadığı, kaldı ki davacının ibraz ettiği ve aralarında tanık olarak dinlenen A.Y.B. adlı kişinin de bulunduğu çalışanlarla yapılan sözleşmenin de tek imza ile yapıldığı ve fiili uygulamanın bu yönde olduğunun görüldüğü, davalıların hizmet sözleşmesinin sıhhatine yönelik itirazları yerinde görülmemekle birlikte cezai şart talep edilebilmesinin mümkün olmadığı düşünüldüğünden esasen bu tartışmalar çok fazla önem arz etmediği, 4857 sayılı Yasa"nın 11. maddesinde sözleşmenin belirsiz süreli yapılabilmesi için objektif koşulun varlığının arandığı, insan kaynakları müdürü olarak işe alınan ve çalışan davacının yaptığı iş sözleşmenin belirli süreli yapılmasını gerektiren bir iş olmadığı, davacı kendi kişisel özellikleri gereğince sözleşmenin belirli süreli yapılmasının mümkün olduğunu da iddia ve ispat etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; taraf tanık anlatımlarından davacının davalı işyerinde normal mesaisinin haftanın 6 günü 08:00-18:00 saatleri arasında olduğu, bütçe dönemleri olan Eylül-Aralık aylarında işlerin yoğunluğu nedeniyle bu çalışmanın ayın 3 haftası 7 gün olmak üzere 08:00-20:00 saatleri yapıldığı, ancak bu ayların dışında yılın diğer aylarında aynı yoğunlukta çalışmadığı, haftanın sadece 3 günü 08:00-20:00 saatleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan raporda davacının tüm yıl boyunca Eylül-Aralık aylarında çalıştığı gibi hesaplama yapılmıştır. Bu hesaplama dosya içeriğine uygun düşmediğinden yoğun çalışılmayan aylar için yeniden hesaplama yapılmalıdır.
3-Mahkemenin gerekçesinde karineye dayalı takdiri indirim oranını %30 olarak belirtilmesine rağmen hükümde bu oranın alacaklara %40 olarak uygulanması da çelişkili olup, 6100 sayılı HMK.’nun 298/2. maddesine aykırıdır. Bu yönüyle de gerekçe/hüküm çelişkisi içeren kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.