11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/5666 Karar No: 2018/1005 Karar Tarihi: 07.02.2018
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/5666 Esas 2018/1005 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanıklar, bir çekin keşide edilmesi sırasında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum edilmiştir. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararına göre, sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine imza atılması suç kastından bahsedilemeyeceği için sanıkların cezalandırılması için yeterli kanıt olmayabilir. Bu nedenle, olayın detayları konusunda daha fazla bilgi toplanması ve suça konu çekin ödenmediği nedenlerin incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca, TCK'nın 53. maddesi hakkında Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı nedeniyle uygulamanın yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkeme, bu nedenlerle sanıkların temyiz itirazlarının yerinde olduğuna karar vererek, kararı bozmuştur. Kanun maddeleri: 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi, 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi.
11. Ceza Dairesi 2017/5666 E. , 2018/1005 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği, rızanın açık veya zımni olabileceği cihetle; suça konu çekteki keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle sanıkların resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, sanık ..."ın şirket yetkilisi..."ın izni ve rızası doğrultusunda suça konu çek"i keşide ederek oğlu olan diğer sanık ..."a verdiğini, bu şekilde keşide ettiği 400-500 adet civarında çekin ödendiğini savunması, sanık ..."ın da babası ... tarafından keşide edilen çekleri borcu karşılığında katılan ..."a verdiğini sadece suça konu olan çekin ödenemediğini, sahtecilik kasıtlarının bulunmadığını savunması, soruşturma aşamasında dinlenen..."ın, birlikte yaşadıkları ..."ın adına şirket kurduğunu ancak şirketle ilgisinin bulunmadığını, çekleri kendisinin keşide etmediğini beyan etmesi karşısında; gerçeğin ve suç kastının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, kovuşturma aşamasında beyanı tespit edilmeyen ..."ın tanık sıfatıyla duruşmaya celbedilerek olaya ilişkin detaylı bilgi ve beyanının tespit edilmesi, sanık ..."ın çek keşide etmeye yetkili kılınıp kılınmadığı tespit edilerek, suça konu çekin icra vasıtasıyla takibe konu olup olmadığı ve burada imzaya itiraz edilip edilmediği ve daha önceden bu suretle düzenlenmiş ve ödenmiş çeklerin bulunup bulunmadığı araştırılarak, sanıkların başlangıçtan itibaren resmi belgede sahtecilik kastıyla hareket edip etmedikleri belirlenip, suça konu çekin ödemeden kaynaklanan güçlükler nedeniyle tahsil edilemediğinin anlaşılması halinde, düzenlenmesi esnasında zarar verme bilinç ve iradesi bulunmayacağı gözetilerek, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, yasaya aykırı, 2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi