11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/4046 Karar No: 2018/1002 Karar Tarihi: 07.02.2018
Resmi belgede sahtecilik - dolandırıcılık - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/4046 Esas 2018/1002 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine yönelik temyiz itirazları reddedildi. Ancak sanığın dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine yönelik temyiz itirazları kabul edildi ve mahkumiyet hükmü bozuldu. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için hileli davranışlarla bir kişiyi aldatıp zararına kendisine veya başkasına yarar sağlanması gerektiği belirtildi. Bu nedenle sanığın dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı ve beraatine karar verilmesi gerektiği açıklandı. Mahkumiyet hükmünün bozulmasında, ceza belirlenirken hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini ve TCK'nın 53. maddesi uygulamasında hata yapılması etkili oldu. Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla birlikte yeniden değerlendirilmesi gereken TCK'nın 53. maddesi ve mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulamasına ilişkin TCK'nın 58. maddesi belirtildi.
11. Ceza Dairesi 2017/4046 E. , 2018/1002 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık HÜKÜM : Mahkumiyet
I- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilen sanık hakkında anılan maddenin 7. bendi gereğince cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmaması isabetsizliği aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamış, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür. Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, II- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 1- Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Somut olayda, hakkında hükmün açıklanması geri bırakılan ...’in işe girmesi için kendisine yardımcı olacağını düşündüğü sanığa para vermesi ve lise diploması olmamasına rağmen bu konuda da kendisine yardımcı olacağını düşünerek sanıkla işbirliği yapması eyleminde, sanığın işe girme konusunda ...’e yardımcı olma vaadinde bulunmasında hile unsurunun gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği, bu nedenle dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, 2- Kabule göre de; a- Temel ceza belirlenirken hapis cezası asgari hadden uygulandığı halde, hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının ayrıca gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye neden olunması, b- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.