23. Hukuk Dairesi 2016/283 E. , 2016/1210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı, 30.11.2000 tarihinde davalı kooperatif yetkilisi ile dava dışı ... isimli şahsın bir araya gelerek adına senet düzenleyip davalı kooperatiften kredi çekmiş gibi gösterilerek kendisini borçlandırdıklarını, bu borçtan dolayı Akçakale İcra Müdürlüğü"nün 2008/152 Esas sayılı dosyası ile aleyhine icra takibinin başlatıldığını, borçlu olmadığı halde tüm mal varlığına haciz konulduğunu, bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı"na suç duyurusunda bulunduğunu, bu suç duyurusu neticesinde Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nde yapılan yargılama sonucunda şahısların cezalandırıldıklarını ileri sürerek, davalı kooperatife Akçakale İcra Müdürlüğü"nün 2008/152 Esas sayılı dosyası nedeniyle 14.524,86 TL borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu senetteki imzanın davacıya ait olmadığının Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2011/71 Esas sayılı dosyası ile sabit olduğu, tanık beyanında da senet düzenlenirken davacının hazır olmadığının ifade edildiği, senet altındaki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edildiğinden, davacının davalı kooperatife borçlu olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 30.11.2000 tarihli borç senedi nedeniyle davacının davalı 2596 sayılı Akçakale Tarım Kredi Kooperatifine borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra, 21.09.2012 tarihinde açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK"nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı
verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HMK"nın 14. (HUMK"nın 17.) maddesine göre, kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Anılan yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olduğundan, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece re"sen dikkate alınması da gerekir.
Dairemizin 19.10.2015 tarihli geri çevirme kararı üzerine davalı kooperatif yönetimi tarafından dosyaya ibraz edilen belgelerden kooperatif merkezinin Akçakale olduğu anlaşıldığından, Mahkemece, Akçakale Mahkemesinin kesin yetkili olduğu gözetilerek, HMK"nın 114/1-ç ve 115/2. madde hükümleri uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, gerekçeli karar başlığında davalı kooperatifin unvanına " 2596 sayılı" ibaresinin eklenmemesi de HMK"nın 297/1-b maddesine aykırı olmuştur.
2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün, re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.