Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/3169
Karar No: 2022/1862
Karar Tarihi: 23.05.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3169 Esas 2022/1862 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/3169 E.  ,  2022/1862 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/3169
    Karar No : 2022/1862

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
    VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 20/04/2021 tarih ve E:2020/1968, K:2021/1467 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 21/01/2014 tarih ve 28889 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği (VI-104.1)"nin 6. maddesinin 4. fıkrasının iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 20/04/2021 tarih ve E:2020/1968, K:2021/1467 sayılı kararıyla;
    … tarih ve … sayılı Sermaye Piyasası Kurulu kararı ile, davacı hakkında … Holding A.Ş. (…) pay piyasasında 20/01/2020-21/01/2020 döneminde gerçekleştirdiği işlemler ve sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlar sebebiyle … pay piyasasında Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği'nin 6. maddesinin 4. fıkrasında tanımlanan eylemleri gerçekleştirmiş olması nedeniyle 1.175.029,00-TL idari para cezası uygulanmasına karar verildiği,
    Bakılan davanın, anılan Kurul kararının dayanağı olan "Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği (VI-104.1)"nin 6. maddesinin 4. fıkrasının iptali istemiyle açıldığı belirtilerek,
    Düzenleyici kurumların, ilgili bulundukları piyasada düzenleme ve denetleme görevi üstlendiği, bu kuruluşların temel işlevinin, toplumsal ve ekonomik hayatın temel hak ve özgürlükler ile yakından ilişkili alanlarındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini, birtakım kurallar koyarak düzenlemek, konulan kurallara uyulup uyulmadığını izlemek ve denetlemek olduğu, sermaye piyasası ile ilgili olarak kanuna aykırı olmayan düzenlemeler yapma yetkisine sahip olan davalı Kurumun, ilgili bulunduğu piyasada, 6362 sayılı Kanun'la kendisine tanınan yetkiyi dava konusu Tebliği çıkarmak suretiyle kullandığının anlaşıldığı,
    İdarelerin düzenleme yapma yetkisine sahip olduğu alanlarda, bu alanları düzenleyici işlemler ile objektif bir şekilde düzenlemesi gerektiği, idarelerin, işlem tesis ederken kendilerine Anayasa ve kanunlarla çizilen çerçeve içinde takdir yetkilerini kullanmaları ve bu yetkilerini kullanırken kamu hizmetinin gereklerini ve kamu yararını göz önünde bulundurmalarının zorunlu olduğu, bu itibarla, kamu hizmetinin etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi açısından, davalı idare tarafından düzenleme yapılırken 6362 sayılı Kanun'un 1. maddesinde öngörülen sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, âdil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişmesinin sağlanması, yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için sermaye piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesine yönelik kurallara yer verilmesinin gerektiği,
    6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinin gerekçesinde, "Kanunun amacına ilişkin bu madde hükmünde, uluslararası piyasalardaki gelişmeler dikkate alınarak ve ülkemiz sermaye piyasasının yıllar içinde gösterdiği değişim paralelinde öne çıkan piyasa işleyiş esasları daha anlaşılır ve kapsamlı bir şekilde sayılmıştır. Diğer yandan piyasanın işleyişinin yanı sıra gelişmesinin sağlanması hususu da Kanunun amaçları arasına dâhil edilerek, ülkemiz sermaye piyasasının uluslararası anlamda rekabet gücünün artırılması amaçlanmış ve uluslararası finans merkezi olma hedefi desteklenmiştir. Yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla piyasanın düzenlenmesi ve denetlenmesi hususu ise temel vizyon olarak korunmuştur." açıklamalarına yer verildiği,
    Dava konusu Tebliğ kuralıyla, sermaye piyasası araçları hakkında gazete, televizyon, internet veya benzer nitelikte kitle iletişim araçları kullanarak yorum veya tavsiyede bulunduktan sonra, yorum veya tavsiyesini değiştirinceye kadar veya her hâlükârda 5 iş günü içerisinde, alım veya tut tavsiyesi verdiği hâlde satmak ya da satım tavsiyesi verdiği hâlde almak fiillerinin, piyasa bozucu eylem olarak belirlendiği, böylelikle, kitle iletişim araçları vasıtasıyla sermaye piyasası araçlarına ilişkin yanıltıcı yorum ve tavsiyelerde bulunulmasının engellenmesi suretiyle borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasının sağlanması ve yatırımcıların menfaatlerinin korunmasının amaçlandığı,
    Sermaye piyasasının hareketli yapısı ve yeni gelişmelere açık olması, kanun hükümlerinin ise esas itibarıyla durağan ve genel mahiyet taşıması, 6362 sayılı Kanun'la davalı idareye verilen görev, yetki ve sorumluluklar ile Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere Kurul tarafından yirmi bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verileceğine ilişkin Kanun hükmü göz önünde bulundurulduğunda; üst hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla, mâkûl bir ekonomik veya finansal bir gerekçeyle açıklanamayan ve bir suç oluşturmayan, ancak borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemlerin belirlenmesi kapsamında, kitle iletişim araçları kullanarak yorum veya tavsiyede bulunduktan sonra yorum veya tavsiyesini değiştirinceye kadar veya her hâlükarda 5 iş günü içerisinde, alım veya tut tavsiyesi verdiği hâlde satmak ya da satım tavsiyesi verdiği hâlde almak fiilinin, iletişim veya haberleşme yoluyla işlenen piyasa bozucu eylemlerden biri olarak öngörülmesine ilişkin Tebliğ kuralı ile anılan kuralın her bir somut olayda ilgili olayın özellikleri göz önünde bulundurularak uygulanmasında hukukî belirlilik ilkesine aykırılık bulunmadığı,
    Öte yandan, 6362 sayılı Kanun'un 104. maddesinde, Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere idari para cezası verileceği kurala bağlanmak suretiyle piyasa bozucu eylemleri belirleme yetkisinin davalı idareye tanındığı, bu itibarla dava konusu Tebliğ kuralında yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı, Kanun'un 104. maddesinde düzenlenen "piyasa bozucu eylemler" ile 107. maddesinde düzenlenen "piyasa dolandırıcılığı" kavramlarının birbirlerinden farklı olduğu ve piyasa dolandırıcılığı suçunun unsurlarının piyasa bozucu eylemler için aranmayacağı, Kanun'un 104. maddesi uyarınca makul ekonomik ve finansal gerekçeyle açıklanabilen davranışların piyasa bozucu eylem niteliğinde olmadığı ve bu hususun dava konusu Tebliğ kuralına dayanılarak tesis edilen bireysel idari işlemlerin hukuka uygunluk denetiminde dikkate alınacağı,
    Bu itibarla, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasının sağlanması ve yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, Kanun ile idareye verilen görev ve yetki çerçevesinde ve Kanun'un amacına uygun olarak hazırlanan dava konusu Tebliğ kuralında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı,
    gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, temyize konu Daire kararında iptali talep edilen düzenleyici işlemi tesis etme konusunda davalı idarenin yetkili olduğu tespitine yer verildiği, oysa dava konusu Tebliğin dayanağı olarak gösterilen 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 104. maddesinde davalı idareyi yetkilendiren bir hükmün bulunmadığı, ayrıca idare hukukuna hakim olan yasallık ilkesi gereğince, davalı idarenin kuruluş amacından hareketle düzenleme yapma yetkisini haiz olduğundan söz edilemeyeceği, iptalini talep ettikleri Tebliğ hükmünde, kitle iletişim araçları vasıtasıyla yapılacak yorumların içeriğine ilişkin açık bir belirleme yapılmadığı, başka bir anlatımla, kitle iletişim araçları aracılığıyla yapılan hangi türden yorum ve tavsiyelerin alım, satım veya tutma yorumu şeklinde değerlendirilmesi gerektiği yönünde açık bir düzenlemeye yer verilmediği, bu haliyle her türlü yorum ve tavsiyenin, hatta sessiz kalmanın bile alım, satım veya tutma yorumu şeklinde kabul edilebileceği, dolayısıyla davalı idarenin idari para cezası tesis etme konusunda kendisine sınırsız ve ölçüsüz bir yetki tanıdığı dava konusu düzenlemenin, haklarında uygulanan idari para cezası dikkate alındığında belirlilik ilkesine aykırı olduğu, Kabahatler Kanunu'nun ilgili hükümleri ve Sermaye Piyasası Kanunu'nun 104. maddesi uyarınca, dava konusu Tebliğ hükmündeki piyasa bozucu eylemin gerçekleşmesi için kastın ve elverişlilik unsurunun aranması gerektiği, makul bir ekonomik veya finansal gerekçeyle açıklanması halinde ilgili eylemin piyasa bozucu eylem olarak kabulünün mümkün olmadığı, iptali talep edilen Tebliğ hükmünün hukuki ve maddi gerçeklikten uzak olduğu, günün gereksinimleri ile bağdaşmadığı, günümüz koşullarında sermaye piyasasına ilişkin kararların anlık koşullara bağlı olarak değişebileceği, anlık değişimlere bağlı olarak sermaye piyasasında karar alınmasına engel olan dava konusu Tebliğ düzenlenmesinin bu haliyle mülkiyet hakkına da aykırı olduğu, dava konusu Tebliğin 8. maddesiyle, gazeteciler yönünden istisna getirildiği, bu çerçevede, iptali istenen düzenlemenin eşitlik ilkesini zedelediği, davalı idarece, idari para cezasına yönelik olarak ima yoluyla pay piyasasının kastedildiği gerekçesiyle anılan işlemin hukuka uygun olduğunun savunulduğu, bu savunmanın bile başlı başına dava konusu düzenlemenin muğlak ve belirsiz olduğunu kanıtladığı, nitekim anılan savunmada iptali istenen Tebliğ hükmünde yer almayan "ima yoluyla pay piyasasını kastetme" gibi kavramların türetildiği belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması,"
    sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davacının temyiz isteminin reddine,
    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 20/04/2021 tarih ve E:2020/1968, K:2021/1467 sayılı kararının ONANMASINA,
    3.Kesin olarak, 23/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi