11. Hukuk Dairesi 2019/2817 E. , 2020/926 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/03/2018 tarih ve 2017/286 E- 2018/109 K. sayılı kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 18/04/2019 tarih ve 2018/1082 E- 2019/472 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “NATURAL FACTORS+ŞEKİL” markasının 5. sınıftaki emtialarda adına tescili için davalı kuruma 2016/76667 sayılı başvuruda bulunduğunu, yapılan inceleme sonucunda başvurunun reddine karar verildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazın ise YİDK’nın 2017-M-4384 sayılı kararı ile reddedildiğini, markanın ayırt edici nitelikte olduğunu, Amerika ve Avrupa’da bir çok ülkede tescilli olduğunu, vasıf bildirici olmadığını, başvuruda yer alan ibarelerin daha önce yaygın olarak kullanılmadığını, başka ülkelerde herhangi bir incelemeye tabi olmaksızın tescil edilmiş markanın davalı Kurum tarafından tescil edilmemesinin Paris Konvansiyonunun 4. mükerrer 6. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 12/06/2017 tarihli 2017-M-4384 sayılı kararının iptaline, marka başvurusunun müracaatta kapsadığı bütün emtiaları içerecek şekilde tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, davacının başvuru markasının Türkçe karşılığının “DOĞAL FAKTÖRLER” anlamına geldiğini, bu nedenle tescili talep edilen 5. sınıf emtialar açısından ayırt ediciliğinin bulunmadığını, tanımlayıcı nitelikte olduğunu, markanın anılan ibare nedeniyle ortalama tüketicinin zihninde 5. sınıf emtialar için doğrudan doğruya doğal olduğu düşüncesini uyandıracağını, davacının markanın kullanım suretiyle ayırt edicilik kazandığı itirazının haksız ve yersiz olup, bu hususun ispat edilemediğini, başka ülkelerde markanın tescil edilmiş olmasının Türkiye’de de tescil edileceği anlamına gelmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait başvurunun kapsamındaki 5. sınıftaki ürünlerinin hiçbirinin, doğrudan doğruya tescil ettirilmek istenen sözcüklerle bağlantı kurulabilecek türden olmadığı, çünkü işaretin anılan gıda ürünlerinin sadece doğallığına işaret ettiği, bunun yanında “FAKTÖR” kelimesinin ve şekil kompozisyon içerdiği, başvuru kapsamında bulunan 5. sınıftaki ürünlerin, doğrudan işarette yer alan sözcükler ile tanımlanmadığı veya vasıflandırılmadığı, başvurunun davacıya ait teşebbüsün mallarını başka işletmelerin ürünlerinden ayırt etmeyi sağlamaya olanak verecek nitelikte olduğu, oluşan ve doğal faktörler anlamına gelen bu işaretin, tescil olunmak istenilen 5. sınıftaki gıda ürünlerinin tasviri vasıflarından uzak olduğu, 5.sınıf ürünlerin hiç birinin, sadece “NATURAL FACTORS+ŞEKİL” biçimindeki işareti ihtiva eden tanıtım vasıtası ile sunumu zorunlu olabilecek ürünler olmadığı, işaretin, davacı işletmenin hizmetlerini kolayca satmasına, tüketicilerin yahut hizmetlerin yararlanıcılarının da anılan hizmetlerin menşei, vasfı ve imajı hakkında bilgilenmesine ve somut olarak da ayırt edicilik taşımasına, 556 sayılı KHK’nın 7. maddesi anlamında başkaca herhangi bir ret sebebi yahut nakise taşımamasına, başvuru konusu işaretin anılan hizmetler için marka olabilme vasfının bulunduğu kanısına ulaşılmasına göre, başvurunun anılan mal ve hizmetler için reddi kararının hukuka uygun bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, Türk Patent YİDK"nın 2017-M-4384 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı Kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 04/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.