6. Ceza Dairesi 2017/37 E. , 2017/177 K.
"İçtihat Metni" Mağdur ..."a yönelik yağma suçundan sanıklar ... ve ... hakkında verilen beraat kararına ilişkin ... 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.12.2008 gün, 2007/172 Esas ve 2008/210 sayılı kararı o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6.Ceza Dairesi 21.04.2014 gün 2011/22903 - 2014/7803 sayılı kararı ile;
"Sanıkların olay günü yolda yürümekte olan mağdura sigara istemek bahanesiyle yanaştıkları, bu sırada sanık ..."in elindeki bıçağı mağdura yöneltip “Telefonunu ver.” dediği, mağdurun ise cebinde bulunan cep telefonunu sanıklara teslim ettiği, kısa süre sonra devriye görevini ifa eden kolluk güçlerine başvuran mağdurun suçun gerçekleştiği bölgeyi ve suçluların eşgalini tarif edip görevlilerin aracına bindiği, 16.05.2007 günlü olay ve yakalama tutanağına göre, başka bir suçun mağduru ile birlikte sanıkları göstermeleri üzerine sanıkların suç yerine yakın bir yerde yakalandıkları, yakınanın sıcağı sıcağına alınan kolluk ifadesinde sanıkları teşhis edip şikayetçi olduğunun anlaşılması karşısında; sübut bulan suçtan sanıkların hükümlülüğü yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde beraatlerine karar verilmesi," gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası ... 2.Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 12.05.2015 gün 2014/127- 2015/168 sayılı kararı ile;
“ Mahkemece Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2011/22903 Esas, 2014/7803 Karar sayılı 21/04/2014 tarihli bozma ilamına karşı kapanan ... Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/172 Esas 2008/210 Karar sayılı 29/12/2008 tarihli beraat kararında ısrar edilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda;
Tüm aşamalarda alınmış mağdur beyanları, SSÇ"lerin tüm aşamalardaki samimi ve istikrarlı savunmaları, yakalama ve yüzleştirme tutanakları, nüfus kayıtları, diğer rapor, belge ve tutanaklar, Yargıtay bozma ilamı ile yargılama aşamaları birlikte incelenip değerlendirilmiştir.
Mağdura Yargıtay bozması sonrası usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak duruşmalara katılmadığı anlaşılmış olup, önceki beyanları hükme esas alınmıştır.
Yargıtay bozma ilamının gerekçesi de olan ve SSÇ"lerin mağdur ..."e yönelik gerçekleştirilmiş olan yağma suçunun faili oldukları yolunda mevcut aleyhe kanıtlar olarak; (içerikleri yukarıda da aktarılan);
a) Emniyet görevlilerince düzenlenmiş yakalama tutanağı,
b)Yine olay günü Emniyet görevlilerince düzenlenmiş mağdur ifade tutanağı,
c) Gaziosmanpaşa Cumluriyet Savcılığınca düzenlenmiş SSÇ ..."ın, "diğer SSÇ ... aleyhine dosyamız konusu olayla ilgili olarak değerlendirilebilecek" ifade tutanağının bulunduğu anlaşılmıştır.
Mağdur ... gerek olayın gerçekleştiği 16/05/2007 gününden bir gün sonra 17/05/2007 günü itibariyle Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı"nca düzenlenmiş yüzleştirme tutanağı ifadesinde (diğer dosyaların konusu atılı suçların mağdurları olan kişiler, müdafi ve vekiller huzurunda); "gösterilen SSÇ"ler ... ve ..."ın kendisini gasp eden şahıslar olduğundan tam emin olmadığını" beyan ettiği gibi, velisi babasıyla birlikte katıldığı 03/09/2007 tarihli oturumda da, "huzurda bulunan SSÇ"ler ... ve ..."ın kendisine yönelik yağma eylemini gerçekleştiren failler olmadığını, Savcılık yüzleştirmesinde de emin olmadığını söylediğini, yağma eylemi ile SSÇ"lerin yakalanması arasında yarım saat geçtiğini" beyan etmiştir.
Yakalama tutanağında, SSÇ"lerin bulunduğu yeri gösteren kişinin diğer olay mağduru ...... olduğu belirtilmekle birlikte, dosyamız mağduru ..."in, SSÇ"ler ... ve ..."ı "kendisine yönelik yağma eylemini gerçekleştiren failler olarak ( diğer mağdur ..."le birlikte) işaret edilip gösterdiği" hususu net bir şekilde belirtilmemiştir.
Polis memurlarını SSÇ"lerin bulunduğu yere götüren kişinin, (2007/145 Esas sayılı dosya mağduru) ... isimli şahıs olduğu açıktır.
Ayrıca, mağdura yönelik yağma eylemi ile SSÇ"lerin yakalanması arasında mağdur beyanına göre yaklaşık yarım saat geçmesine rağmen, SSÇ"lerin araçla yapılan aramada yakın civarda dolaşmaları, yakalanan SSÇ"ler üzerinde mağdurdan yarım saat önce yağmalanmış Nokıa 6630 Marka cep telefonunun çıkmamış olması,
gecenin ilerleyen saatlerinde bu cep telefonunun bir şekilde ellerinden çıkarmış olmalarının da hayatın olağan akışına aykırı olacak olup SSÇ"lere yönelik yağma suçlaması yönünde şüphe uyandırmaktadır.
Mağdur yasal usule uygun ve geçerli şekilde alınmış Cumhuriyet Savcılığı ve Mahkeme beyanlarında, kendisine yönelik yağma eyleminin saat 21:00 sıralarında, ... 1. Sokak üzerinde, karanlık koşullarda gerçekleştirildiğini beyan etmiş, faillerin SSÇ"ler olduğu konusunda kesin ve net bir teşhiste de bulunamamıştır.
Her ne kadar Gaziosmanpaşa C. Basavcılığınca düzenlenmiş SSÇ ... ..."ın savunma ifadesine ilişkin tutanakta; SSÇ ..., mağdur ..."ı tanımadığını, gasp yapmadığını söyledikten sonra, devamla "galiba (SSÇ ...) çocuktan telefon istedi, çocuk koşmaya başladı, ilerledi, ancak bu arada ... müştekinin telefonunu almıştı, (bana yönelik) suçlamayı kabul etmiyorum" şeklinde çelişkili beyanda bulunmuş, bu beyanıyla da "diğer SSÇ ..."ın dosyamız mağduru ..."in de cep telefonunu yağmaladığını, kendisinin de ..."ın yanında bulunarak eyleme katıldığını ikrar ettiği" değerlendirilerek, haklarında bu kamu davası açılmış ise de;
SSÇ ..."ın söz edilen bu Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığı ifadesi tek başına, "dosyamız konusu eylem yönünden" yeterli açıklık ve netlik taşımamaktadır.
Zira, bu Cumhuriyet Savcılığı ifadesinin alınması sırasında SSÇ ..."dan, kendisine yönelik üç ayrı yağma suçuna ilişkin savunmaları sorulmuş ise de, bu ifadesinde her üç atılı olayın mağdurlarından olarak dosyamız mağduru ..."dan ve yine aynı SSÇ"ler hakkında yağma suçundan açılmış Mahkememizin 2007/155 Esas sayılı dosyası mağduru ......"ten söz edilmesine karşılık, Mahkememizin 2007/145 Esas sayılı dosyası mağduru ..."den ve ona yönelik atılı yağma eyleminden ve buna ilişkin savunmalarından açıkça ve ayrıca söz edilmemiştir.
Oysa SSÇ ..."in Cumhuriyet Savcılığınca aynı gün alınmış savunma ifadesinde, adı geçen her üç mağdura yönelik atılı suçlar nedeniyle ayrı ayrı savunmaları sorulup tespit edilmiştir.
Bu tespitler karşısında, aşamalarda genel olarak atılı suçlamayı reddeden SSÇ ..."ın, söz konusu (bu kamu davasına dayanak yapılan) Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde "SSÇ ..."ın telefonunu aldığı şahıs" olarak bahsettiği
mağdurun; dosyamız mağduru ... mı, yoksa aynı gün yakalanmalarından kısa bir süre önce her iki SSÇ"nin kendisine karşı yağma suçu işledikleri iddia edilen (ancak üç ayrı atılı eyleme ilişkin olan SSÇ ..."ın bu Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde somut olarak adı geçmeyen) mağdur ..." mi olduğu hususu açık değildir.
Açıklanan tespit ve değerlendirmeler ışığında, mağdur ..."in yasal yönteme uygun olarak aşamalarda Cumhuriyet Savcılığı"nda ve Kapatılan ... Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde alınmış "cep telefonunun yağmalanması eyleminin gerçekleştiğine, ancak bu eylem faillerinin SSÇ"ler olmadığına, bu konuda emin olmadığına, saat ve yer itibarıyla ortamın karanlık olduğundan şahısları net görmediğine" ilişkin beyanları ile şikâyet ve teşhis beyanları ile olaydan kısa bir süre (yarım saat kadar) sonra yine gece koşullarında yakalanan SSÇ"ler üzerinde mağdurun yağmalanmış cep telefonunun çıkmaması karşısında; dosyamız mağduru ..."e yönelik yağma eylemini gerçekleştiren şahısların SSÇ"ler ... ve ... olduğunun, şüpheden uzak, kesin ve tutarlı bir şekilde sübuta ermediği yönünde vicdani kanaat oluştuğundan, önceki kararda direnilmek suretiyle SSÇ ... ve SSÇ ..."ın atılı suçu işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle beraatlerine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozma" istekli 08.10.2015 gün ve 2015/331199 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilen dosya;
5271 sayılı CMK"nın 307/3. madde ve fıkrasının 2. cümlesini değiştiren ve geçici 10.maddesini düzenleyen, 02/12/2016 gün, 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 36. maddesi uyarınca; "Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gelen ve henüz karara bağlanmamış olan dosyaların, öncelikle kararına direnilen Daire tarafından incelenmesinin zorunlu kılınması karşısında;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığının 07/12/2016 gün, 2015/855 Esas ve 2016/1080 sayılı kararı ile Dairemize gönderilen dosya, yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
“Sanıkların olay günü yolda yürümekte olan mağdura sigara istemek bahanesiyle yanaştıkları, bu sırada sanık ..."in elindeki bıçağı mağdura yöneltip “Telefonunu ver.” dediği, mağdurun ise cebinde bulunan cep telefonunu sanıklara teslim ettiği, kısa süre sonra devriye görevini ifa eden kolluk güçlerine başvuran mağdurun suçun gerçekleştiği bölgeyi ve suçluların eşgalini tarif edip görevlilerin aracına bindiği, 16.05.2007 günlü olay ve yakalama tutanağına göre, başka bir suçun mağduru ile birlikte sanıkları göstermeleri üzerine sanıkların suç yerine yakın bir yerde yakalandıkları, yakınanın sıcağı sıcağına alınan kolluk ifadesinde sanıkları teşhis edip şikayetçi olduğunun anlaşılması karşısında; sübut bulan suçtan sanıkların hükümlülüğü yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde beraatlerine karar verilmesi, " gerekçesi ile bozulmasına dair,
Dairemizin 21.04.2014 gün 2011/22903 esas -2014/7803 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, ... 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 12.05.2015 gün 2014/127- 2015/168 sayılı ilamındaki direnme kararı yerinde görülmediğinden,
CMK"nın 307/3.maddesi gereğince, mahkemenin direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 01.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.