13. Hukuk Dairesi 2015/36157 E. , 2017/2022 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... ile davalı vekili avukat ... ... ..."ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya 03/12/2014 tarihinde dava konusu taşınmazını satması hususunda vekalet verdiğini, aynı gün davalı yanca taşınmazın satılmasına karşın bedelinin kendisine ödenmediğini ileri sürerek taşınmazın bedeli olan 70.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı vekaleten 50.000,00 TL bedelle sattığını ve bu bedeli davacının aile dostu olan dava dışı üçncü şahsa teslim ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 50.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile dacvalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir
2-Davacının temyizine gelince; dava, vekaletin kötüye kullanılması sebebine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı, davalının vekaleten sattığı 70.000,00 TL değerindeki taşınmazın bedelinin ödenmediğini iddia etmekte, davalı ise taşınmazın 50.000,00 TL bedelle satılıp bu bedelin aile dostlarına ödendiğini savunmaktadır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yargılamada dava konusu taşınmazın satış ve dava tarihindeki değerinin tespiti için bilirkişi raporu aldırılmış olup raporda taşınmazın her iki tarihteki rayiç değerinin 68.575,00 TL olduğu bildirilmiştir. Mahkeme gerekçesinde, davalı vekilin taşınmazın bedelini davacıya verdiğini ispatlayamadığı temeline dayanmış ne var ki aynı gerekçede davalının beyanında belirtilen 50.000,00 TL ile bilirkişi raporunda belirtilen 68.575,00 TL bedel arasında fahiş fark bulunmadığından vekilin özen borcuna aykırı davranmadığı da ifade edilerek çelişki yaratılmış netice olarak da davalı ifadesinde yer alan 50.000,00 TL yönünden kısmen kabul kararı verilmiştir. Somut olayda ispat yükü vekil olarak davacı adına işlem yapan davalıdadır. Davalı, taşınmazın bedelini davacıya ödediğini kesin deliller ile ispat edememiştir. Öyleyse, davacı taşınmazın satış tarihindeki rayiç değerini davalıdan istemekte haklıdır. Mahkemece taşınmazın bilirkişi raporu ile belirlenen satış tarihindeki rayiç değerine hükmetmesi gerekirken, gerekçede çelişkiler yaratarak ispat edilemeyen davalı ifadesinde belirtilen değere hükmetmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm temyiz isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 2.561,63 TL harcın davalıdan alınmasına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.