17. Hukuk Dairesi 2017/446 E. , 2019/9844 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımından reddine dair verilen hükmün davacı vekilince temyizi talep edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya "kapsamlı işyeri sigorta poliçesi" ile sigortalı olan davacıya ait kuyumculukla iştigal eden işyerinin .../... 19.05.2010 tarihinde meydana gelen depremde zarar gördüğünü, gerekli belgeler temin edilerek zararın giderilmesinin davalıya 25.01.2012 tarihinde ihtar edildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını belirterek poliçe kapsamındaki 145.000,00 TL ek teminat, 85.410,00 TL deprem hasar bedeli, 21.750,00 TL komşuluk mali sorumluluk ve 21.750,00 TL kiracı mali sorumluluk bedeli olmak üzere 273.910,00 TL"nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre; TTK"nın 1299/1. maddesinde zamanaşımının 2 yıl olduğu, rizikonun 19.05.2011 tarihinde gerçekleştiği, zamanaşımının rizikonun öğrenildiği tarihten itibaren beş gün sonra yani 25.05.2011 tarihinde işlemeye başladığı, zamanaşımının 25.05.2013 tarihinde dolduğu, davanın 16.09.2014 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 184. maddesi gereğince “Hakim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir, Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.” Aynı Yasanın 186.maddesi hükmüne göre "Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede; belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir.
Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.
Somut olayda; davacı vekili karar duruşması olan 21.06.2016 tarihinde aynı gün bir başka mahkemede aynı saatte duruşması olduğundan katılamayacağına dair mazeret dilekçesi sunmuş, duruşmanın bir başka güne talikini istemiştir. Mahkemece, davacı vekilinin mazeretinin kabul ya da red edildiğine dair bir karar verilmediği gibi HMK 184 ve 186. maddeleri de gözetilmeden yargılamanın geldiği aşama göz önüne alınarak davacı tarafın yokluğunda yargılamaya devam edilmesine karar verilerek, esas hakkında hüküm kurulmuştur. Davacı vekilinin mazeretinin kabul ya da reddine dair bir karar verilmemesi hatalı olduğu gibi, yeni duruşma günü belirtilmeden davacı tarafın yokluğunda hüküm kurulması da hatalı olmuştur. Bu durumda mahkemece, HMK 184 ve 186. madde hükümleri de gözönüne alınarak işlem yapılması gerekirken yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.