11. Hukuk Dairesi 2018/2304 E. , 2019/8134 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/01/2017 tarih ve 2015/1054 E- 2017/77 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince verilen 08/03/2018 tarih ve 2017/885 E- 2018/222 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 10/12/2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %17 oranında pay sahibi olduğunu, davalı şirketin 06/05/2014 tarihinde 2011 ve 2012 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısını yaptığını, gündemin 5. maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasına, 6 nolu maddesi ile denetçilerin ibrasına, 7 nolu maddesi ile kâr ve kazanç payının dağıtılmamasına ve 12 nolu maddesi ile şirketin tasfiyesine yönelik karar alındığını, davalı şirketin kurulduğundan itibaren kâr payı dağıtmadığını, Sotkan Anadolu Atik A.Ş. isimli başka bir şirket kurulmak suretiyle işlemlerin bu şirket üzerinden yapıldığını, alınan kararların müvekkiline zarar verme amacını taşdığını, dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin şirket menfaatlerine uygun çalışma yapmadığını, hakim hissedar tarafından atandıklarını, davalı şirketin ticari faaliyetinin bulunmadığını, kâr elde etmediğini, denetçilerin ileriye yönelik faaliyeti bulunan bir şirket varmış gibi izlenim yaratacak nitelikte rapor düzenlediklerini, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin görevlerini yapmadıklarından şirketin kâr elde etmesinin beklenemeyeceğini, 12 nolu gündem maddesi ile şirketin tasfiyesine dair karar alındığını, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/336 esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine haksız rekabete ilişkin dava açılması üzerine müvekkilinin de davalı şirkete karşı dava açtığını, tasfiye kararının amacının davayı neticesiz bırakmaya yönelik olduğunu ileri sürerek, dava konusu genel kurul toplantısında alınan 5, 6, 7 ve 12 nolu maddelerin iptaline veya butlanının talep tespitine karar verilmesini etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 06/05/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 49.850 hissenin hazır olduğu, 8.500 olumsuz oya karşılık toplantıya katılan 41.350 oyun kabulü ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verildiği, şirket ana sözleşmesinin 2. maddesi ile şirket ortaklarından ASFC SGPS SA Şirketi, tüzel kişilik olarak yönetim kurulu üyesi, bu şirketi temsilen .../ .../ ..."nun yönetim kurulu üyesi olarak belirlendiği, genel kurul toplantısında bu şirketin temsilcisi olarak toplantıya katılan ..."nin şirketin yönetim kurulu üyesi olarak diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasına yönelik oy kullandığı, oy hakkından mahrum olan yönetim kurulu üyelerinin oyu dikkate alınmadığında yeterli nisabın sağlanmadığı, gündemin 6. maddesi ile denetçilerin ibrası kararı alındığı, alınan kararın kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, gündemin 7. maddesi ile kâr payı bulunmadığından dağıtılmamasına karar verildiği, şirketin 2011 ve 2012 yıllarında herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığı, şirketin zarar ettiği, gündemin 12. maddesi ile şirketin tasfiyesi kararı alındığı, TTK"nın 529/1-d. maddesi anonim şirketin aynı Yasa"nın 421/3-4 maddesine uygun olarak alınacak genel kurul kararı ile sona erdirilebileceği, maddenin 3. fıkrasına göre sermayenin en az %75"ini oluşturan pay sahiplerinin olumlu oyuyla karar alındığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 06/05/2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5 numaralı kararın iptaline, diğer maddelerin iptali yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının genel kurulda kendisini vekil ile temsil ettirdiği, vekilin iptali istenen genel kural kararlarına karşı olumsuz oy vermesine rağmen, kararlara muhalif kaldığına ilişkin gerekçesini usulüne uygun tutanağa geçirmediği, beyanında TTK"nın 396. maddesine aykırı bir şekilde başka bir şirketin yönetim kurulunda üye olarak görev yapan şirketin diğer yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat davası açılması ve müvekkili aleyhine davalı şirket tarafından açılan davanın düşürülmesinin talep edildiği, açıkça hangi kararlara, hangi gerekçelerle muhalif olduğunu ifade etmediğinden bu beyanın TTK"nın 446. maddesi gereğince muhalefet şerhi olarak yorumlanamayacağı, 6, 7 ve 12 numaralı gündem maddeleri ile alınan kararlarının iptaline yönelik taleplerin dava şartı yokluğundan reddine karar vermesi gerekirken farklı gerekçelerle verilen red kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davacının davasının TTK"nın 445 vd.maddeleri uyarınca kısmen kabulü ile, davalı şirketin 06/05/2014 tarihli, olağan genel kurul toplantısında 5 numaralı maddesi ile alınan, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına yönelik kararın iptaline, 6, 7 ve 12 numaralı maddeleri ile alınan kararların iptaline yönelik talebin ise, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.