Esas No: 2019/12359
Karar No: 2022/5997
Karar Tarihi: 23.05.2022
Danıştay 6. Daire 2019/12359 Esas 2022/5997 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/12359 E. , 2022/5997 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/12359
Karar No : 2022/5997
DAVACI : ...Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DAVALILAR : 1- ...
2 ...İdaresi Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av....
DAVALI YANINDA MÜDAHİL :...Holding A.Ş
VEKİLİ : Av. ...
DAVANIN KONUSU : Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığının 08/01/2019 tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Datça'da Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma ve onaylama yetkisinin bulunmadığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2016 yılında hazırladığı plan değişikliğinde Datça Belediyesinden görüş istenmesine rağmen, yeniden hazırlanan ve onaylanan plan değişikliğinde görüş istenmediğini, dava konusu plan değişikliğinin Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 26. maddesinde belirtilen “zorunlu haller” kapsamında yer almadığını, aynı zamanda Yönetmelikteki “aynı bölgede eşdeğer alanın ayrılması” hususunun da göz ardı edildiğini, bu nedenlerle 8.01.2019 tarihinde Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanan imar planı değişikliğinin, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu anılan imar planı değişikliğinin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI :Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 3194 sayılı Kanunun Ek. 3. maddesi gereğince özelleştirme kapsam ve programında yer alan taşınmazlara ilişkin imar planı ile değişiklik yapma yetkisinin bulunduğu, bu sebeple dava konusu taşınmaza ilişkin imar planı değişikliğinin Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanmasının mevzuata uygun olduğu, hukuka aykırılık bulunmadığı, 3194 sayılı Kanunun Ek 3.maddesi gereğince Özelleştirme idaresine verilen plan yapma yetkisinin sadece özelleştirme kapsam ve programındaki taşınmazlar ile sınırlı olduğu, Özelleştirme İdaresinin hazırladığı planlarda kaldırılan donatı alanlarının yerine başka birparselde aynı kullanımın getirilmesinin mümkün olmadığı, Özelleştirme Yüksek
Kurulu kararının mevzuata, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DAVALI YANINDA MÜDAHİLİN BEYANLARININ ÖZETİ: Dava konusu plan değişikliklerinin imar mevzuatına ve planlama ilkelerine uygun tesis edildiği, davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Dava, Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığının 08/01/2019 tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu plan değişiklikleri ile getirilen kararların çevre ve imar bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozucu nitelikte olduğu, şehircilik ilkeleri, planlama esasları , imar mevzuatı ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ...DÜŞÜNCESİ : Dava, Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığı'nın 08/01/2019 tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usüle ilişkin savları yerinde görülmemiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 9. maddesinin (d) bendinde " Ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı toprak ve su alanlarını, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynakların gelecek kuşaklara ulaşmasını emniyet altına almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan etmeye, bu alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esasları ile plân ve projelerin hangi bakanlıkça hazırlanıp yürütüleceğini belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir.
Bu bölgelere ilişkin plân ve projelerde; 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 9 uncu maddesi, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun plân onama yetkisini düzenleyen hükümleri, 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 8 inci maddesinin tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunların korunma alanlarının tespit ve tescili dışında kalan yetkileri düzenleyen hükümleri ile aynı Kanunun 17 nci maddesinin (a) bendi hükümleri uygulanmaz."
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9. maddesinin 2. fıkrasında "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak çevre İmar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir. " hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı Kanunun Ek-3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
4046 sayılı Özelleştirme Kanunu'nun Geçici 29.maddesinde "Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işler Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılır" hükmüne yer verilmiştir.
1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 109. Maddesinde , Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı teşkilatında yer alan Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nün görevleri sayılmış olup, 109.maddenin (c) bendinde "Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak" anılan Müdürlüğün görevleri arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazı da kapsayan bölgenin 22/11/1990 tarih ve 20702 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22/10/1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi" olarak ilan edildiği, yine anılan uyuşmazlık konusu taşınmazın 22/07/2015 tarihinde özelleştirme kapsam ve programına alındığı, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 04/12/2017 tarihli, ...sayılı kararıyla davaya konu parsele ilişkin olarak 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliği ile 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin onaylandığı,Datça Belediye Başkanlığı'nca 22/01/2018 tarihli, ...sayılı yazı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine, 22/01/2018 tarihli, ...sayılı yazıyla da 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğine itiraz edildiği, anılan planların iptali istemiyle davalar açıldığı, anılan davaların devamı sırasında uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin hazırlanan 2017 tarihli çevre düzeni planı, nazım ve uygulama imar planına askı süresi içinde yapılan itirazlar kısmen kabul kısmen reddedilerek buna ilişkin değişikliklerin 08.01.2019 tarihli ve 575 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylanarak 09.01.2019 tarihli ve 30650 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, 21.02.2019 tarihinde Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Datça Belediye Başkanlığı tarafından itiraz edildiği, anılan itirazların reddine ilişkin 18/04/2019 tarihli ve 993 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın 19/04/2019 tarihli 30750 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, Cumhurbaşkanlığı'nın 08/01/2019 tarihli, 575 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği ile anılan değişikliğe 21/02/2019 tarihli, 1459/3801 sayılı dilekçeyle yapılan itirazın zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan Yasa maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, hem özel çevre koruma bölgesi hem de özelleştirme kapsam ve programına alınmış olan taşınmaz/ taşınmazlara ilişkin her ölçekte imar planı yapımında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ( Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü) görüşünü alarak yetkili olduğu sonucuna varılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesince,dava konusu taşınmaz açısından geçmişten itibaren belirlenen fonksiyonların değerlendirilmesi suretiyle, uyuşmazlık konusu edilen imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanım kararlarının ve yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü ve sosyal donatı dengesini bozucu nitelikte olup olmadığının, bozuyor ise sosyal donatı dengesini hangi yönlerden bozduğunun, üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygun olup olmadığının, uyuşmazlığa konu taşınmaza verilen fonksiyonların yer seçiminin uygunluğunun, taşınmazın konumu dikkate alındığında, taşınmaza verilen fonksiyonların ulaşım bütünlüğüne olumsuz etkisinin olup olmadığının, yapılan değişikliğin trafik yoğunluğuna ek yük getirip getirmeyeceğinin tespiti amacıyla yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporda ,dava konusu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliğinin alt ölçekli planlarda tarımsal alanın korunabilmesine yönelik plan yaklaşımlarını dikkate alacak biçimde alt ölçekli planları yönlendirmediği, korunacak tarımsal alan kararını tamamıyla kaldırdığı için doğru bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği,1/100.000 ölçekli plan yapılırken planın altlık bilgileri kapsamında dikkate alınıp korunmasına karar verilmiş olan tarımsal alanın ve zeytin ağaçlarının alt ölçekli planda konut alanlarıyla içiçe bile olsa korunması ve sürdürülmesi olanağı bulunmakta olup, üst ölçekli bir çevre düzeni planında plan hükümlerine ilaveler yapılarak alt ölçekli planları yönlendirip bu olanakların hayata geçirilmesi sağlanması gerektiği, 2005 yılı onaylı planlar ile oluşturulmuş olan yeşil alan sisteminin ve sürekliliğinin davaya konu plan değişikliği ile ortadan kaldırıldığı, park alanları, çocuk oyun alanları ve bunlarla içiçe olan yaya alan ve meydanları bir arada hesaplandığında bu alanlar davaya konu plan değişikliğinde azaltıldığı, yollara ayrılan alanın azaltılması teknik altyapı olarak değerlendirilen yol altyapısının da azaltılması ve bu açıdan da teknik altyapı dengesinin bozulması sonucunu doğurdu, bu durumun sosyal donatı alanları ve teknik altyapı alanlarının zorunluluk olmadıkça plan değişikliği ile küçültülemeyeceği ve kaldırılamayacağı; kaldırılması durumunda yakın çevrede eşdeğer bir alan ayrılmasının zorunlu olduğu yönündeki Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin ilgili maddesine aykırılık teşkil ettiği, dava konusu plan değişikliğinde teknik altyapı alanı olarak ayrılan alandaki yoğun yeşil doku dikkate alındığında, teknik altyapı alanı ayrılması için bu konumun uygun olmadığı, yeşil doku dışında daha uygun alanlar olabileceği, davaya konu plan değişikliği ile getirilen Teknik Altyapı alanı için belirlenmiş olan Emsal 0.50 ve yükseklik serbest kararı bu alandaki yapılı çevreye, mevcut dokuya aykırı bir yapıya olanak sağlamakta olduğu , davaya konu plan değişikliği ile konut alanlarına yönelik olarak belirlenen yapılaşma koşulu alandaki mevcut yapılarla, bu alandaki imar düzeni ve dokuyla, alana ilişkin geçmiş planlarla uyumlu olduğu, 2005 yılı onaylı planlar incelendiğinde, bu bölgede yer alan konut-dışı kullanımlara, örneğin Turizm Meslek Lisesi, Resmi Kurum Alanı gibi kullanımlara da konut alanlarıyla aynı yapılaşma koşulu verilerek, 0.30 emsal ve 2 kat biçiminde tanımlandığının görüldüğü, bu yaklaşımın planlama alanı bütününde tutarlı ve uyumlu bir kat yüksekliği ve yapı dokusu oluşmasını sağladığı, davaya konu işlemde teknik altyapı alanı için getirilen emsal ve serbest yükseklik kararı plandaki bu içtutarlılığı zedelediği, ayrıca 14/02/2020 tarih ve 7221 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 6. maddesinde “İmar planlarında bina yükseklikleri yençok: serbest olarak belirlenemez.” ifadesi yer almakta olup, davaya konu plan değişikliğinde ibadet yeri ve teknik altyapı alanı için yençok—serbest biçimindeki plan kararı bu maddeye aykırı olduğu,davaya konu plan değişikliği işlemi ile 2005 yılı onaylı önceki planlarda yollara ayrılan alan 17.379 m2 iken 12.905 m2ye düşürüldüğü, bu durumun erişilebilirliğe olan etkilerinin plan değişikliği kapsamında irdelenmemiş olmduğu, özellikle yaya bağlantılarının kaldırıldığı , bu değişikliğin yaya erişimine etkilerine yönelik bir irdeleme de plan değişikliğinde yer almadığı ,ayrıca davaya konu taşınmazın dışında ve dolayısıyla davaya konu plan alanının dışındaki kısımlarda plan değişikliği öncesinde geçerli olan planda önerilmiş olan yaya yolunun sürdürülüp sürdürülemeyeceğinin belirsiz olduğu, bu yaya yolu davaya konu plan değişikliği sonrasında sürekliliğini kaybettiği,parçacı bir karar ile getirilen bu değişiklik ulaşım sisteminin artık bir ağ sistemi olarak çalışamayacağı anlamına geldiği, bunun ulaşım planlaması ve kent planlaması açısından son derece sakıncalı olduğu, üst ölçekli plan stratejisini yansıtmayan ve bu stratejiyle uyumsuz olan alt ölçekli planlar doğrultusunda üst ölçekli ana plan stratejisinin değiştirilip terk edilmesi planların kademeli birlikteliği ilkesi kapsamında doğru bir yaklaşım olmadığı tespitlerine yer verilmiştir.
Anılan bilirkişi raporuyla dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu imar planlarından 1/100.000 ölçekli plan yönünden; bu planın ölçeği ve niteliği gereği alt ölçekli imar planlarını yönlendirmesi gerekirken bunu yapmadığı, korunacak tarım alanı kararını tamamıyla kaldırdığı, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları yönünden ise; her ne kadar bilirkişi raporunda davaya konu plan değişikliği ile konut alanlarına yönelik olarak belirlenen yapılaşma koşulu alandaki mevcut yapılarla, bu alandaki imar düzeni ve dokuyla, alana ilişkin geçmiş planlarla uyumlu olduğu tespit edildiği ve de bilirkişi raporunda, 20/02/2020 tarihli ve 31045 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile "bina yükseklikleri yençok:serbest olarak belirlenemez" ifadesine karşın ibadet alanının yençok:serbest biçimindeki plan kararının bu maddeye aykırı olduğu ifade edilmiş ise de, dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olmayan anılan mevzuat hükmünün bakılan davada değerlendirmeye esas alınamayacağı görülmekle birlikte dava konusu plan değişiklikleriyle sosyal donatı alanının azaltıldığı ve sosyal donatı dengesinin bozulmasına yol açıldığı,teknik altyapı dengesinin bozulduğu, teknik altyapı alanı için getirilen yapılaşma haklarının çevreye, mevcut dokuya aykırı olduğu,parçacı bir karar ile getirilen değişiklikle ulaşım sisteminin bir ağ sistemi olmaktan çıkarıldığı sonucuna varıldığından ,dava konusu planların iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaz 22.07.2015 tarihinde özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır.
- Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarihli, ...sayılı kararıyla davaya konu parsele ilişkin olarak 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliği ile 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri onaylanmıştır. Onaylanan planlar 13.12.2017 tarihli, 30269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği 29.12.2017 tarihinden itibaren 30 gün süreyle Datça Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce askıya çıkarılmış,1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği yine aynı tarihten itibaren 30 gün süreyle Muğla Büyükşehir Belediyesince askıya çıkarılmıştır.
-Datça Belediye Başkanlığınca ...tarihli, ...sayılı yazı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine, ...tarihli, ...sayılı yazıyla da 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğine itiraz edilmiştir.
-Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Özelleştirme Yüksek Kurulunun 04/12/2017 tarihli, 2017/122 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istemiyle Datça Belediyesi tarafından 7.05.2018 tarihinde açılan davada, .... İdare Mahkemesinin ...tarihli E:...K:...sayılı kararı ile davacının iptalini talep ettiği 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptaline ilişkin istemin ayrı hukuki değerlendirmeye tabi olduğu, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği için ayrı, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları değişiklikleri için ayrı dava açılması gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
-Anılan dilekçe ret kararı üzerine, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılan davanın .... İdare Mahkemesinin ...tarihli, E: ...K:...sayılı kararı ile görev yönünden reddine dosyanın Danıştay Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir. Anılan dosya Danıştay Altıncı Dairesi E:2018/7110 esasına kayıt görmüştür.1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada, .... idare Mahkemesinin ...tarihli, E:...K:...sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine dosyanın Danıştay Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir. Anılan dosya Danıştay Altıncı Dairesi E: 2018/6654(bakılan dosya) esasına kayıt görmüştür.
-Yukarıda anılan davaların devamı sırasında uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin hazırlanan 2017 tarihli çevre düzeni planı, nazım ve uygulama imar planına askı süresi içinde yapılan itirazlar kısmen kabul kısmen reddedilmiş buna ilişkin değişiklik 08.01.2019 tarihli ve 575 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylanmış ve 09.01.2019 tarihli ve 30650 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
-Özelleştirme Yüksek Kurulunun Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 8.01.2019 tarihli 575 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinden, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği 22.01.2019 tarihinden itibaren 30 gün süreyle Datça Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce askıya çıkarılmıştır. 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği de yine aynı tarihten itibaren 30 gün süreyle Muğla Büyükşehir Belediyesince askıya çıkarılmış, 21.02.2019 tarihinde Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Datça Belediye Başkanlığı tarafından itiraz edilmiştir. Anılan itirazların reddine ilişkin 18.04.2019 tarihli ve 993 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı 19.04.2019 tarihli 30750 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
- 8.01.2019 tarihli ...sayılı kararıyla onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerine karşı Datça Belediye Başkanlığı tarafından 19.03.2019 tarihinde Danıştay Altıncı Dairesinin E:2019/12359 sayılı dosyasında, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından ise 29.04.2019 tarihinde Danıştay Altıncı Dairesinin E:2019/13847 sayılı dosyasında davalar açılmıştır.
Yukarıda anılan dosyalar ( Danıştay Altıncı Dairesi E:2018/7110, E: 2018/6654 , E:2019/12359 E:2019/13847) birlikte incelenmiştir.
Bakılan dava, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 08/01/2019 tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istemine yönelik olarak Datça Belediye Başkanlığı tarafından açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 1. maddesinde: "Bu Kanunun amacı; "bu maddede belirtilen ve Kanunun uygulanmasında "kuruluş" adı ile anılacak olan;
a) İktisadi devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki kamu paylarının,
b) Kamu iktisadi teşebbüsleri statüsü dışında kalmakla beraber sermayesinin tamamı veya yarısından fazlası devlete ve/veya diğer kamu tüzelkişilerine ait olan ticari amaçlı kuruluşlardaki kamu payları ile bu kuruluşlara ait müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ve varlıklarının, iştiraklerindeki kamu paylarının,
c) Devletin diğer iştiraklerindeki kamu payları ile Hazineye ait payların,
d) Genel ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların ve kamu iktisadi teşebbüslerinden kamu iktisadi kuruluşlarının gördükleri kamu hizmetleri ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının,
e) Belediye ve il özel idarelerine ait ticari amaçlı kuruluşlar ile pay oranlarına bakılmaksızın her türlü iştiraklerindeki paylarının,
f) Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıkları (baraj, gölet, otoyol, yataklı tedavi kurumları, limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri) ile bu Kanunun 35 inci maddesinin (B) fıkrasında belirtilen kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı, kamu giderlerinde azalma sağlamak, Hazineye ait taşınmazları değerlendirmek suretiyle kamuya gelir elde etmek gerekçelerinden birisi ile özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir. " hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
3194 sayılı Kanunun 6. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde; planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Kanunun 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunun imar planlarında Bakanlığın yetkisini düzenleyen 9. maddesinin 2. fıkrasında; "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak Çevre İmar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir. " hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı Kanunun Ek-3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca çıkarılan ve 14.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesinin "Tanımlar" başlıklı 1. fıkrasının c bendinde, "Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan planı, (...) ifade eder." tanımına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usül yönünden;
Davalı idarenin süre itirazı yerinde görülmemiştir.
Ehliyet itirazına ilişkin olarak, idarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri "iptal davaları"dır.
İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda sübjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Bu saptamalar çerçevesinde uyuşmazlığa bakıldığında, şehir imar planı ana kararlarını bozucu nitelikte ve kamu yararına aykırı olarak dava konusu plan değişikliği yapıldığı iddiasıyla anılan taşınmazın bulunduğu alanda idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi niteliğindeki ilçe belediyesince açılan davada kamu yararı doğrultusunda dava açan davacı belediyenin imar planına karşı iptal davası açması hususunda menfaati bulunduğu sonucuna ulaşıldığından davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas yönünden;
Dava konusu taşınmaz açısından geçmişten itibaren belirlenen fonksiyonların değerlendirilmesi suretiyle, uyuşmazlık konusu edilen imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanım kararlarının ve yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü ve sosyal donatı dengesini bozucu nitelikte olup olmadığının, bozuyor ise sosyal donatı dengesini hangi yönlerden bozduğunun, üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygun olup olmadığının, uyuşmazlığa konu taşınmaza verilen fonksiyonların yer seçiminin uygunluğunun, taşınmazın konumu dikkate alındığında, taşınmaza verilen fonksiyonların ulaşım bütünlüğüne olumsuz etkisinin olup olmadığının, yapılan değişikliğin trafik yoğunluğuna ek yük getirip getirmeyeceğinin tespiti amacıyla Naip üye ...tarafından resen seçilen bilirkişiler Prof. Dr. ..., Prof. Dr. ..., ve Prof Dr. ......'nin katılımıyla yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda bilirkişi raporunda özet olarak;
"Muğla İli, Datça İlçesi, ...Mahallesi, ...Ada, ...Parsele ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararı ile onaylanan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği işlemlerine ilişkin olarak Bilirkişi Kurulunca aşağıdaki sonuçlara ulaşıldığı;
- Dava konusu edilen planlardan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliği, alt ölçekli planlarda tarımsal alanın korunabilmesine yönelik plan yaklaşımlarını dikkate alacak biçimde alt ölçekli planları yönlendirmediği, korunacak tarımsal alan kararını tamamıyla kaldırdığı için doğru bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği,
-1/100.000 ölçekli plan yapılırken planın altlık bilgileri kapsamında dikkate alınıp korunmasına karar verilmiş olan tarımsal alanın ve zeytin ağaçlarının alt ölçekli planda konut alanlarıyla içiçe bile olsa korunması ve sürdürülmesi olanağı bulunmakta olup, üst ölçekli bir çevre düzeni planında plan hükümlerine ilaveler yapılarak alt ölçekli planları yönlendirip bu olanakların hayata geçirilmesi sağlanması gerektiği,
- 2005 yılı onaylı planlar ile oluşturulmuş olan yeşil alan sisteminin ve sürekliliğinin davaya konu plan değişikliği ile ortadan kaldırılmış olması şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açısından son derece olumsuz, ciddi sakıncaları olan bir yaklaşım olduğu,
-Sosyal donatı alanlarına yönelik inceleme kapsamında, park alanları, çocuk oyun alanları ve bunlarla içiçe olan yaya alan ve meydanları bir arada hesaplandığında bu alanlar davaya konu plan değişikliğinde azaltılmış olmaktadır. Sadece yaya alanı olarak bile bakılsa yeşil ve açık alan sisteminin, yaya olarak banklar veya benzeri sokak mobilyaları ile kentlilerin vakit geçirebileceği (yeşil veya sert zemin) alanlar davaya konu plan değişikliği ile azaltılmış olmaktadır. Bu durum sosyal donatı alanının azaltılması ve sosyal donatı dengesinin bozulması anlamına geldiği,
- Ayrıca yollara ayrılan alanın azaltılması teknik altyapı olarak değerlendirilen yol altyapısının da azaltılması ve bu açıdan da teknik altyapı dengesinin bozulması sonucunu doğurmaktadır.- Bu durum sosyal donatı alanları ve teknik altyapı alanlarının zorunluluk olmadıkça plan değişikliği ile küçültülemeyeceği ve kaldırılamayacağı; kaldırılması durumunda yakın çevrede eşdeğer bir alan ayrılmasının zorunlu olduğu yönündeki Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin ilgili maddesine aykırılık teşkil edeceği,
- Dava konusu plan değişikliğinde teknik altyapı alanı olarak ayrılan alandaki yoğun yeşil doku dikkate alındığında, teknik altyapı alanı ayrılması için bu konumun uygun olmadığı, yeşil doku dışında daha uygun alanlar olabileceği,
- Davaya konu plan değişikliği ile konut alanlarına yönelik olarak belirlenen yapılaşma koşulu alandaki mevcut yapılarla, bu alandaki imar düzeni ve dokuyla, alana ilişkin geçmiş planlarla uyumlu olduğu,
- Öte yandan davaya konu plan değişikliği ile getirilen Teknik Altyapı alanı için belirlenmiş olan Emsal 0.50 ve yükseklik serbest kararı bu alandaki yapılı çevreye, mevcut dokuya aykırı bir yapıya olanak sağlamakta olduğu için sakıncalı olduğu,
- 2005 yılı onaylı planlar incelendiğinde, bu bölgede yer alan konut-dışı kullanımlara, örneğin Turizm Meslek Lisesi, Resmi Kurum Alanı gibi kullanımlara da konut alanlarıyla aynı yapılaşma koşulu verilerek, 0.30 emsal ve 2 kat biçiminde tanımlandığı görülmektedir. Bu yaklaşım planlama alanı bütününde tutarlı ve uyumlu bir kat yüksekliği ve yapı dokusu oluşmasını sağlamış olup, davaya konu işlemde teknik altyapı alanı için getirilen emsal ve serbest yükseklik kararı plandaki bu içtutarlılığı zedelediği,
- Ayrıca 14.02.2020 tarih ve 7221 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 6. Maddesinde “İmar planlarında bina yükseklikleri yençok: serbest olarak belirlenemez.” ifadesi yer almakta olup, davaya konu plan değişikliğinde ibadet yeri ve teknik altyapı alanı için yençok—serbest biçimindeki plan kararı bu maddeye aykırı olduğu,
- Davaya konu plan değişikliği işlemi ile 2005 yılı onaylı önceki planlarda yollara ayrılan alan 17.379 m? iken 12.905 m*'ye düşürülmüştür. Bu durumun erişilebilirliğe olan etkilerinin plan değişikliği kapsamında irdelenmemiş olması önemli bir eksikliktir. Bu kapsamda özellikle yaya bağlantılarının kaldırıldığı anlaşılmakta olup, bu değişikliğin yaya erişimine etkilerine yönelik bir irdeleme de plan değişikliğinde yer almamaktadır ve bu durum da önemli bir eksiklik olduğu,
- Ayrıca davaya konu taşınmazın dışında ve dolayısıyla davaya konu plan alanının dışındaki kısımlarda plan değişikliği öncesinde geçerli olan planda önerilmiş olan yaya yolunun sürdürülüp sürdürülemeyeceği belirsizdir. Bu yaya yolu davaya konu plan değişikliği sonrasında sürekliliğini kaybetmiştir. Parçacı bir karar ile getirilen bu değişiklik ulaşım sisteminin artık bir ağ sistemi olarak çalışamayacağı anlamına gelmektedir. Böyle bir müdahale ulaşım planlaması ve kent planlaması açısından son derece sakıncalı olduğu,
- Son olarak, üst ölçekli plan stratejisini yansıtmayan ve bu stratejiyle uyumsuz olan alt ölçekli planlar doğrultusunda üst ölçekli ana plan stratejisinin değiştirilip terk edilmesi planların kademeli birlikteliği ilkesi kapsamında doğru bir yaklaşım olmadığı." tespitlerine yer verilmiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile anılan bilirkişi raporunun değerlendirilmesi sonucunda, dava konusu imar planı değişikliklerine davalı idare tarafından yapılan itirazlar ve davacı beyanları ile birlikte ele alındığında;
1/100.000 ölçekli çevre düzeni değişikliği yönünden;
Uyuşmazlıkta 09.03.2011 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında dava konusu alanın “Kentsel Yerleşik Alan” ve “Tarım Alanı” kullanımlarını içerdiği, 04.12.2017 tarihli 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliğinde söz konusu parselin kullanımının hem Kentsel Meskun (Yerleşik) Alan hem Kentsel Gelişme Alanı kullanımı olarak düzenlendiği, 2017 yılındaki bu plan değişikliklerinden sonra ise bakılan davanın konusu olan ...tarihli, ...sayılı kararı ile 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliğinde ise anılan parselin kullanımı “Kentsel Meskun (Yerleşik) Alan” olmuştur. Plan Hükümleri başlığı altında Kentsel Yerleşik Alan tanımı “Bu planın onayından önce içerisinde boşluklar olsa dahi büyük oranda iskan edilmiş alanlardır.” şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından üst ölçekli plan stratejisini yansıtmayan ve bu stratejiyle uyumsuz olan alt ölçekli planlar doğrultusunda üst ölçekli ana plan stratejisinin değiştirilip terk edilmesinin planların kademeli birlikteliği ilkesi kapsamında doğru bir yaklaşım olmadığı görüşüne yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek dava konusu işlem ile yapılan çevre düzeni planı değişikliklerinin imar mevzuatı ve planlama ilkelerine uygun olduğu ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda belirlenen esasları gerçekleştirmeye yönelik Özelleştirme İdaresi Başkanlığına kanunda verilen her tür ve ölçekte planlama yapma yetkisi kapsamında davaya konu çevre düzeni planı değişikliği yapılmıştır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kısmen “kentsel yerleşik alan” kısmen de “tarım alanı” olarak gösterildiği, 2014 tarihindeki Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ise artık bu bölgede tarımsal nitelikli korunacak alanı gösteriminin tamamen kaldırıldığı, dava konusu işlem ile özelleştirme kapsamındaki uyuşmazlık konusu taşınmazın kullanımının “Kentsel Meskun (Yerleşik) Alan” olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Çevre düzeni planı kararları, kurumlardan ve arazi çalışmalarından elde edilen veriler, nüfus projeksiyonları ve yerel idarelerin imar planları, bölgesel yatırım kararları, koruma statülü alanlar, ulaşım ağları gibi plana girdi sağlayan veriler değerlendirilerek oluşturulması gerekmektedir. Dolayısıyla nüfus projeksiyonlarına göre, yerleşim alanlarının belirlenmesi, bu doğrultuda, tarım alanları, orman alanları, meralar, jeolojik açıdan sakıncalı alanların korunması gerektiğinden bu tür alanlarda, münferit kentsel gelişme taleplerinin plan bütünlüğü göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Stratejik mekânsal planlama, kentsel gelişimi yalnızca fiziksel gelişim kapsamında ele alan bir yaklaşım değildir. Fiziksel gelişmenin yanı sıra, kentteki sosyal, kültürel, ekonomik, yerel örgütsel gelişime ilişkin stratejileri de içerir. Çevre düzeni planları, bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararları getirmekte olup, stratejik bir plan olması sebebiyle sadece fiziki kullanım kararları içermemektedir.
Genel ilke olarak, plan kararları ile fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın korunma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amaçlanır.Bu amaç çerçevesinde, Çevre Düzeni Planı ölçeğinde hangi usül ve esaslara göre planlama yapılacağı ayrıntıları ile ilgili Kanun ve Yönetmeliklerde düzenlenmiştir.
Ayrıca, bir bölgede önceki plan kararları ile belli bir amaca yönelik tanımlama yapılmış olması o bölgenin tamamının amacı, kapsamı, niteliği ve esasları ilgili mevzuatta belirlenmiş olan çevre düzeni planında aynı amaca tahsis edileceği sonucunu doğurmaz.
Bilirkişiler tarafından 2011 yılı onay tarihli 1/100.000 ölçekli plan ana kararlarını gösteren çevre düzeni planında bölgede “tarım alanı” kullanımının bulunması nedeniyle korunmasına karar verilmiş olan tarımsal alanın veya zeytin ağaçlarının alt ölçekli planda konut alanlarıyla içiçe bile olsa korunması ve sürdürülmesi olanaklı olduğu, üst ölçekli bir çevre düzeni planında plan hükümlerine ilaveler yapılarak alt ölçekli planları yönlendirip bu olanakların hayata geçirilmesinin sağlanması gerektiği, tespitlerine yer verilmiş ise de, uyuşmazlığa konu taşınmazın tarım arazisi olduğuna dair yeterli veri bulunmadığı, ilgili kurum olan İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından tarım alanı olduğuna dair resmi bir kayıt oluşturulmadığı, artan nüfus öngörüsüne uygun olarak bakılan dava konusu imar planı değişikliklerinden önce ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesi tarafından kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında kentsel gelişme alanı olarak planlandığı anlaşılmıştır.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda belirlenen yetki doğrultusunda, daha önceki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kısmen “kentsel yerleşik alan” kısmen de “tarım alanı” olarak gösterilen, ölçeği gereği çevre düzeni planı değişikliğine konu olabilecek 56 hektarlık dava konusu taşınmazda, anılan çevre düzeni planı değişikliğinin fiziki ve teknik eşikler, mülkiyet durumu ve çevredeki kullanımlar ile bölgenin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılmış oluğu, alt ölçeği plan kararlarına esas olacak yapılaşma şeklini ortaya koyan arazi kullanım kararı getirildiği görüldüğünden davaya konu taşınmazın kentsel yerleşik alan ve kentsel gelişme alanı olarak belirlenmesinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yönünden:
Uyuşmazlık konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin bilirkişi heyetince yukarıda özet olarak aktarılan sebepler ile şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık taşıdığı görüşüne yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek dava konusu işlem ile yapılan imar planı değişikliklerinin imar mevzuatı ve planlama ilkelerine uygun olduğu ileri sürülmüştür.
Özelleştirme İdaresi tarafından 4.12.2017 tarihli plan değişikliklerine askı sürecinde yapılan itirazlardan yol genişliğinin 10 metreye düşürülmesi, teknik altyapı alanı ayrılmaması ve gösterime ilişkin itirazların kabul edilerek bu doğrultuda bakılan davanın konusu olan Cumhurbaşkanlığı Makamının ...tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan nazım ve uygulama imar planı değişikliğinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Davaya konu taşınmazın bulunduğu alanda imar planı yapma yetkisinin Özelleştirme Yüksek Kuruluna ait olduğu, davaya konu edilen imar planı yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı, bakılan dava konusu işlem ile aynı zamanda 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında da değişiklik yapılarak dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın çevre düzeni planında "kentsel yerleşik alan" olarak planlandığı, anılan çevre düzeni planı değişikliğinin de hukuka uygun olduğu bakılan bu davada değerlendirildiğinden, plan değişikliklerinin üst ölçekli planlara aykırılık oluşturmadığı, çevre ve imar bütünlüğü yönünden değerlendirildiğinde ise; bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi konut alanlarında getirilen yapılaşma koşulunun alandaki mevcut yapılarla, bu alandaki imar düzeni ve dokuyla, alana ilişkin geçmiş planlarla uyumlu olduğu, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında da değişiklik yapılarak plan hiyerarşisine uygunluğun sağlandığı, 3194 sayılı İmar Yasasının 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden özelleştirmenin amacına uygun olarak taşınmazın verimli olarak kullanımının sağlanması için parsel bazlı değişiklik yapıldığı, 2005 yılında yapılan imar planlarındaki kullanım şeklinin korunduğu, diğer taraftan dava konusu parselle sınırlı olarak yapılan bu değişikliğin sosyal ve teknik alt yapı dengesini etkileyecek nitelikte olmadığı, ayrıcalıklı haklar verilerek çevre imar bütünlüğünün bozulmadığı,
Diğer taraftan bilirkişi raporunda, 20.02.2020 tarihli ve 31045 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile "bina yükseklikleri yençok:serbest olarak belirlenemez" ifadesine karşın ibadet alanının yençok:serbest biçimindeki plan kararının bu maddeye aykırı olduğu ifade edilmiş ise de, dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olmayan anılan mevzuat hükmünün bakılan davada değerlendirmeye esas alınamayacağı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenlerle anılan imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılanDAVANIN REDDİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Keşif ve bilirkişi incelemesi giderinden artan ...- TL'nin davacıya iadesine, posta gideri avanslarından artan tutarların kararın kesinleşmesinden sonra tarafların göstereceği hesaba iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 23/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.