Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1253
Karar No: 2010/4552
Karar Tarihi: 05.10.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/1253 Esas 2010/4552 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/1253 E.  ,  2010/4552 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil


    ... ile ... ve müşterekleri, dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair .... Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 10.09.2009 gün ve 45/397 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 05.10.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlenikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili; vekil edeninin 1724 sayılı parselden 1984 yılında taşınmazın 10/20, 1989 yılında ise 4/20 payını satın aldığını, toplam 14/20 pay maliki olduğunu, 1984 yılında taşınmaz üzerinde ev yaptığını, 20 yılı aşkın bir süreden beri taşınmazın zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, tapu kaydında bulunan 2/20 payın maliki ...’ın 1984 yılında, 2/20 payın maliki ...’ın 1965 yılında öldüğünü ve kalan 2/20 payın ise kendisinden bilgi alınamayan ...’e ait olduğunu, adı geçenler adına bulunan payların TMK. nun 713/2. fıkrası gereğince hukuki değerlerini yitirdiklerini açıklayarak ismi verilen kişilere ait toplam 6/20 pay bakımından tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılardan ... mirasçıları vekili, davacının ilk iktisabının 1984, ikinci iktisabının ise 1989 tarihi olduğunu, ikinci iktisap tarihine kadar taşınmazın tamamına zilyet olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı süresinin ancak 2009 yılında dolacağını, dava şartlarının oluşmadığını, eksik harcın tamamlatılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalılardan ölü ... ve ... mirasçılarının yargılama oturumlarına katılmadığı ve yokluklarında yargılamanın yapıldığı anlaşılmıştır. Adı geçen mirasçılara ilanen tebligat yoluna gidildiği görülmüştür.
    Mahkemece, davacının gerek en son payı satın aldığı 1989 tarihi ve gerekse yapmış olduğu binanın ruhsat tarihi olan 1987 tarihi itibariyle ve dava tarihine göre 20 yıllık sürenin dolmadığı, zilyetlik koşullarının bu nedenle oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK. nun 713/2. fıkrasında yazılı maliki 20 yıl önce ölmüş bulunan ve tapu kaydının bu nedenle hukuki değerini yitirdiği hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1-2 madde ve fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı 4/20 payı 1989 yılında kayıt maliki Ali Kekeç’ten, 10/20 payı ise 1984 yılında kayıt malikinden satın almış ve iki pay birleştirilerek 14/20 pay olarak 7.4.1989 tarihinde davacı adına tapuya tescil edilmiştir. Dosya arasında bulunan ve Kadıköy 4. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından 2.3.2006 tarih 1718 sayılı yazıları ekinde gönderilen tapu kaydına göre, ...’ın 1/10 (2/20), ...’in 1/10 (2/20), ... ’ın da 1/10 (2/20), davacı ...’ın ise 14/20 pay sahibi oldukları, ilk üçünün edinme tarihinin 16.12.1963, ...’ın ise 7.4.1989 tarihi olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusunu; tapu kaydının ölüm hukuki sebebi nedeniyle adı geçenler bakımından hukuki değerini yitirip yitirmediği, kazanma süresi ve koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği noktası oluşturmaktadır. Davacı ilk iki payı satın aldığını ve üzerinde ev yaptığını bildirmiştir. Dosya arasında bulunan ve Kadıköy Belediyesi tarafından verilen inşaat ruhsatının “10.11.1985’den önce” ibaresi yazılmak suretiyle verildiği belirlenmiştir. İnşaat ruhsatı ve diğer inşaatla ilgili olarak verilen imar belgelerinde 2981 sayılı Kanun gereğince ruhsatın verildiği, İmar Affı Kanunu kapsamında kaldığının anlaşıldığı ve bu nedenle ruhsat ve diğer belgelerde 1987 tarihinin yazılı olduğu saptanmıştır. 10.4.2008 tarihli yargılama oturumunda dinlenen 1956, 1951 doğumlu tanıklar davacının 1984 – 1985 yılında taşınmaz üzerinde ev yaptığını, bu tarihlerden itibaren davacının satın aldığı taşınmazlarla birlikte davalı tarafa ait payları fiilen kullandığını, zilyetliğinin araklık, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetlik olduğunu açıklamışlar ve ruhsatta yazılı 1985’den önce ibaresini doğrulamışlardır. Yerel mahkemenin 1989 tarihini zilyetliğin başlangıç tarihi olarak benimsemesi sözü edilen beyanlar ve belgeler karşısında yerinde değildir. Binanın ruhsat tarihinin 1987 olduğu doğrudur. Ancak, 1985’den önce ifadesi ruhsatta yer almaktadır. Tanıkların da bu olayı doğruladığı açıktır. Ruhsatın İmar Affı Kanunu gereğince verildiği de bir gerçektir. İmara aykırı yapıların hiç şüphesiz İmar Affı Kanunundan önce yapıldığı kuralı geçerlidir. Bu bakımdan 1987 ve 1989 tarihlerine katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava, 24.2.2006 tarihinde açılmıştır. Fiili zilyetlik başlangıç tarihi 1984 – 1985 olduğuna göre, davanın açıldığı 24.2.2006 tarihine kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık zilyetlik süresi dolmuş bulunmaktadır. Öte yandan, kayıt maliki ... 1984, Mehmet ise 1965 yılında ölmüştür. Tapu kaydının gönderildiği 2.3.2006 tarihine kadar da adı geçenlere ait payların tapuda intikal görmediği dosya kapsamı ile sabittir.
    O halde, tapu kaydının Mehmet ve ... açısından hukuki değerini yitirdiği, 4721 sayılı TMK.nun 713/1 ve 2. fıkralarında açıklanan tüm olumlu koşulların davacı yararına oluştuğu anlaşıldığına göre, bunlara ait paylar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı ve dosya kapsamıyla örtüşmeyen bir gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davacı vekilinin diğer pay sahibi ...’in payına yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı vekili dava dilekçesinde; ...’le ilgili olarak 22 yıldan bu yana kendisinden bilgi edinmenin mümkün olmadığını bildirmiştir. Bu hukuki sebebe göre, davacının TMK. nun 713/2. fıkrasında üçüncü hukuki sebep olarak gösterilen gaiplik hukuki nedenine dayandığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, temyiz dilekçesinin 8 nolu bendinde açık bir biçimde ... mirasçılarının bulunması ile 19.6.2008 tarihli sulh anlaşmasını yaptıklarını bildirmiştir. Yargılama sırasında sunduğu dilekçe ve beyanlarda da bu görüşünü tekrarlamıştır. Dosya arasında bulunan 19.6.2008 tarihli sulh anlaşmasında; ... mirasçıları vekili Av. ... tapu kaydında vekil edenlerinin murisine ait 2/20 payın davacı ...’a devri konusunda karşılıklı olarak anlaştıklarını, bu devri kabul ve taahhüt ettiklerini bildirmiştir. Yapılan sulh anlaşması davacı ve vekili ile ... mirasçıları vekili tarafından imzalanmıştır. Böylece davacı taraf, ... bakımından açtıkları davanın hukuki sebebi değiştirmiş ve “sulh anlaşması” hukuki sebebine dayandıkları saptanmıştır. ...’e ait nüfus aile tablosuna göre ...’in 22.6.1981 tarihinde öldüğü görülmektedir. Dava, 24.2.2006 tarihinde açıldığına göre, ...’in dava tarihinde ölü olduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı TMK. nun 28. maddesi uyarınca şahsiyet ölümle sona erer. 4.5.1978 tarih 4/5 sayılı YİBK uyarınca ölü kişiye karşı dava açılamaz ve ölü kişi adına tescile de karar verilemez. Böyle bir durumda ölenin mirasçılarının davaya dahil edilmesi suretiyle de taraf teşkili sağlanamaz. Bu bakımdan ölü kişi aleyhine açılan davanın yürütülmesi doğru değildir. Tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak, dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise saptanacak mirasçılarına karşı açılır. Somut olayda, mirasçılar davaya dahil edilmiştir. Az önce açıklandığı gibi dahili dava yoluyla taraf teşkili sağlanamaz.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 05.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi