15. Hukuk Dairesi 2015/829 E. , 2015/6452 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi :22.05.2014
Numarası :2011/1033-2014/349
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat C..G..ile davalı vekili Avukat F..C.. geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, bakiye iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın reddine dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya ait teknenin tamirat ve yenileme işlemleri ile ilgili olarak taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğunu, işin yapılıp teslim edildiğini, düzenlenip tebliğ edilen faturaya rağmen bakiye iş bedelinin ödenmemesi üzerine yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiş, davalı işin zamanında teslim edilmediği gibi eksik ve ayıplı olduğunu, bir kısım işlerin sökülerek başkasına yaptırıldığını, takibe konan fatura miktarlarından ödenen miktarlar düşüldüğünde kalan miktar 27.614,88 TL olmasına rağmen takibin 31.000,00 TL üzerinden yapıldığını, üstlenilen işler süresinde ve gereği gibi yerine getirilmediğinden, 27.614,88 TL bedelli iade faturasının tanzim edilerek davacıya yollandığını, bu nedenle istenebilecek alacak bulunmadığını savunarak davanın reddine ayrıca kötü niyet tazminatına karar verilmesini savunmuş, mahkemece faturaya konu işlerin yapılıp davalıya teslim edildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava sözleşme ve takip tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu 355 vd. maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden doğan alacağa ilişkin yapılan takibe itiraz nedeniyle 2004 sayı İcra İflas Kanunu 67. maddeye göre açılmış itirazın iptali davasıdır. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacı yüklenici davalı iş sahibidir. Eser sözleşmesinde kural olarak davacı sözleşme ve yasaya uygun gerçekleştirdiği imalât miktarını, davalı ise yaptığı ödemeleri kanıtlamakla yükümlüdür. Sözleşme ayakta ve iş tamamlanmış ise işin sözleşme ilişkisi devam eden yüklenici tarafından tamamlandığı kabul edilir. Ama aksini kanıtlayan ikrar niteliğinde beyan var ise bu beyan esas alınmalıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla BK"nın 360. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def"i olarak ileri sürebilir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. 818 sayılı BK"nın 359/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. BK"nın 359/1. maddesine göre açık ayıplarda bildirimin "işlerin mutad cereyanına göre imkanını bulur bulmaz" diğer bir ifadeyle işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde, 818 sayılı BK"nın 362/3. maddesine göre gizli ayıplarda ise gizli ayıba vakıf olur olmaz (öğrenir öğrenmez) yapılması gerekir.
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olaya gelindiğinde; davalının icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesi ve davaya cevap dilekçesinde teknede yapılan boya ve macun işlerindeki ayıplı ve eksik işlerin kendileri tarafından söktürülerek üçüncü kişilere yaptırıldığını beyan ettiğinden teslim olgusu kanıtlanmıştır. Bu nedenle teslim olgusunun ispatı için keşif yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Davacı tarafça teslimden sonra ayıp ihbarında bulunulduğu yasal delillerle ispatlanamamıştır. Ancak davacı, davalı iş sahibine gönderdiği 19.09.2011 ile 23.09.2011 tarihli e-maillerde son kat boya hariç diğer işleri yaptığını beyan etmekle son kat boya işinin eksik yapıldığını kabul etmiştir. Boya işi ile ilgili sözleşmeye göre son kat boya yapılmaması nedeniyle, davacının hakettiği boya işinden imalât bedeli konusunda davacının kabul ettiği boya işindeki eksiğin %20 oranda olabileceğine dair beyanı da dikkate alınarak hakettiği iş bedeli teknik bilirkişiye hesaplattırılıp diğer işlerle ilgili sözleşmedeki iş bedelinin tamamına hak kazandığı kabul edilerek bu suretle hakedilen toplam iş bedelinin hesaplattırılması, bundan taraflar arasında ihtilaflı olmayan 27.794,00 TL çekle ödeme düşülüp davalı defterlerinde 01.08.2011 tarih 2.248,00 yevmiye no ile “S.E.. hesabından” açıklaması ile yapıldığı gösterilen 3.000,00 TL ve 1.200,00 TL olmak üzere toplam 4.200,00 TL ödemeye ilişkin dayanak belge bulunup bulunmadığı, bu ödemelerin davacıya yapılıp yapılmadığı araştırılıp sonucuna göre bu miktarın hakedilen bedelden düşülüp düşülmediği araştırılıp sonucuna göre karar vermek gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 16.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.