11. Hukuk Dairesi 2019/1593 E. , 2020/924 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2017 tarih ve 2017/141 E- 2017/597 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 07/02/2019 tarih ve 2018/703 E- 2019/103 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “KOMİLİ” ve “KOMİLİ” esas unsurlu markalar ile “1878” ibareli markaların sahibi olduğunu, ayrıca davalı Kurum nezdinde T/00161 numaralı tanınmış “KOMİLİ” markaları da bulunduğunu, davalı şirketin 2014/49866 numarası ile “1878 KOMİLİ BEBE” ibareli markanın 05. sınıfta adına tescili amacıyla davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, müvekkili tarafından davalı şirketin başvurusuna 556 sayılı KHK 8/4 ve 35. maddeleri gerekçe gösterilerek itirazda bulunulduğunu, itirazlarının nihai olarak YİDK’in 07/03/2017 tarih 2017-M-849 sayılı kararı ile reddedildiğini, müvekkilinin markalarının tanınmış olması sebebiyle mal benzerliğinin aranmaması gerektiğini, davalı şirketin tescili talep ettiği emtiaları kapsayan bir kısım markaları ile ilgili kullanılmama sebebiyle iptal davaları açtıklarını, davaların derdest olduğunu, bu nedenle davalı şirketin kullanmadığı markalarının redde mesnet gösterilemeyeceğini, dava konusu marka için daha önceki markaların müktesep hak teşkil etmeyeceğini, dava konusu markanın tescili açısından 556 sayılı KHK’nın tüm ret sebeplerinin gerçekleştiğini, ayrıca dava konusu markanın kullanımına ilişkin olarak ambalajda bebek bezinin zeytinyağı içerdiğine ilişkin zeytinyağı damlası ve zeytin ağacı simgelerinin kullanıldığını, zeytinyağı denildiğinde müvekkili akla geldiğinden dava konusu markanın müvekkilinin markalarını çağrıştıracağını, müvekkilinin markasının davacının tescilini talep ettiği sınıftaki ürünlerde kullanılmasının müvekkili markası açısından negatif bir çağrışıma sebebiyet vereceğini, davalı şirketin “KOMİLİ” markasını tescili talep ettiği emtialarda kullanmak istemesinin kötü niyetli bir davranış olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 07/03/2017 tarih 2017-M-849 sayılı kararının iptaline, dava konusu 2014/49866 sayılı davalı şirket başvurusunun tesciline karar verilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Komili Teknik Hizmetleri ve San. A.Ş. vekili, müvekkilinin “KOMİLİ” ibareli markalara sahipliğinin davacıdan daha eski olduğunu, markaları listesindeki ürün çeşitliğinin daha geniş olduğunu, 24/01/1996 tarihinde “KOMİLİ” markalarının ikiye ayrılarak sabun, deterjan ve temizlik maddelerine ilişkin kısmının müvekkiline geçtiğini, marka kardeşliği sebebiyle müvekkilinin davacı kadar “KOMİLİ” ibaresi üzerinde hak sahibi olduğunu, taraf markaları arasındaki ayırt ediciliği sağlayan “1878” ve “BEBE” ibarelerinin davacının itiraza mesnet markalarının hiçbirinde yer almadığını, bu nedenle marka işaretlerinin birbiri ile benzemediğini, müvekkilinin markası kapsamındaki emtiaların davacının markaları kapsamında yer almadığını, müvekkilinin ise “KOMİLİ” esas unsurlu bir çok markası kapsamında 3 ve 5. sınıftaki ürünlerin bulunduğunu, dava konusu markadaki tescili talep edilen emtiaların da daha önceden tescilli markalar kapsamındaki emtialar ile birbirini tamamlayan benzer ürünler olduğunu, davacının kötü niyet ve markalarının itibarına zarar verileceği iddiasında da samimi olmadığı savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, davacının 2013/38209 sayılı “1878” ibareli markası dışında kalan itiraza mesnet markalarının kapsamındaki mal/hizmetlerin dava konusu marka kapsamındaki emtialar ile benzerlik göstermediğini, bu nedenle söz konusu markalar açısından ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ayrıca dava konusu markada “1878” ibaresi küçük yazılmakla ayırt ediciliği düşük tali unsur olduğunu, diğer davalının en eskisi 1982 yılına dayanan “KOMİLİ” esas unsurlu çok sayıda markası olduğu dikkate alındığında davacının 556 sayılı KHK 8/4 ve 35. maddelerine dayalı iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarının hem görsel olarak hem de telaffuz edildiğinde birbirinin aynı veya devamı intibaını uyandırması sonucunda, davalı başvurusu ile davacı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin olduğu, davalının dava konusu başvurusu bakımından önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunmadığı, davacının markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4 bendi anlamında tanınmış marka olduğu, somut olayda davalının dava konusu marka başvurusu kapsamındaki mallar ile davacı şirketin redde mesnet markaları kapsamındaki bütün mal ve hizmetler yönünden aynılık bulunduğundan uyuşmazlığın çözümünün KHK 8/1-b maddesi anlamında mümkün olduğu, 556 sayılı KHK 8/4 maddesinin somut olayda uygulanamayacağı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı TPMK YİDK."nın 2017-M-849 sayılı kararının iptaline, diğer davalının 2014/49866 sayılı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların marka olarak kullanmak istediği ibarelerin iltibasa neden olacak kadar benzer bulunduğu gibi davacının "1878" ibareli 2012/50069 sayılı markası ile "Komili" ibareli 2011/92659 sayılı markasının kapsadığı 5. sınıf malların, davalının başvuru markasının kapsadığı emtia ile aynı olduğu, dolayısıyla mahkemece tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, Yargıtay 11. HD."nin 26.09.2018 tarih ve 2018/2721 E.-5723 K. sayılı ilamının da aynı yönde bulunduğu gerekçesi ile davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, her ne kadar davalının 2011/78685 sayılı “KOMİLİ” ibareli markasının 5. sınıftaki aynı malları kapsaması sebebiyle davacının 2011/92659 sayılı “KOMİLİ” ibareli markasının ret gerekçesi yapılması doğru değil ise de, ret gerekçesi yapılan davacının 2012/50069 sayılı “1878” ibareli markanın aynı emtiaları kapsayacak şekilde 35. sınıfta yer alan mağazacılık ve perakendecilik hizmetlerinde tescilli olması ve davalının davaya konu markasına “1878” ibaresini eklemesinin 2012/50069 sayılı markaya yanaşma niteliğinde bulunmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 04/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.