Esas No: 2019/2100
Karar No: 2022/6023
Karar Tarihi: 23.05.2022
Danıştay 6. Daire 2019/2100 Esas 2022/6023 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/2100 E. , 2022/6023 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/2100
Karar No : 2022/6023
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...Genel Müdürlüğü Adına ... Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 16/09/2014 tarih ve E:2013/4554, K:2014/5363 sayılı bozma kararına uyularak, .... İdare Mahkemesince verilen ...tarihli, E:..., K:...sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul İli, Eyüpsultan İlçesi, ...Mahallesi, ...Mevkii, ...pafta, ...parsel sayılı taşınmaza yönelik İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin ...tarihli, ...sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli Eyüp İlçesi Kemerburgaz Mimar Sinan Mahallesi Doğu Kısmına Ait Nazım İmar Planının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dosyadaki bilgi ve belgeler ile mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, planlama alanındaki projeksiyon nüfusun ihtiyaç duyduğu donatı alanlarının yeterli olduğu, davacının itirazı doğrultusunda mezkur taşınmazın park alanından özel kreş alanına dönüştürülmesinin donatı alanında büyük bir azalmaya yol açmayacağı, hem bölge ihtiyacını karşılayacağı hem de vakfa akar olarak hizmet edeceği, söz konusu taşınmaza getirilen kullanım kararının yoğunluk artırıcı olmadığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davaya konu 1/5000 ölçekli Eyüp Kemerburgaz Nazım İmar Planında anılan taşınmazın park alanı olarak belirlenmesinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde: “Nazım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır.” şeklinde tanımlanmış, anılan Kanunun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise: “İmar planları; nazım imar planı ve uygulama imar planlarından meydana gelir. Mevcut ise bölge ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye Meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca belediye meclisince gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.” hükümleri yer almıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun "Vakıf senedi" başlıklı 106. maddesinde, "Vakıf senedinde vakfın adı, amacı, bu amaca özgülenen mal ve haklar, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yeri gösterilir." hükmüne yer verilmiştir.
5737 sayılı Vakıflar Kanununun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde ise, "Mazbut vakıf : Bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar" olarak tanımlanmış, aynı Kanunun "Vakıf kültür varlıklarının korunması ve imar uygulamalarının bildirilmesi" başlıklı 22. maddesinde de: "Kamu kurum ve kuruluşları, koruma imar planlarını düzenlerken vakıf kültür varlıklarıyla ilgili hususlarda Genel Müdürlüğün görüşünü almak zorundadırlar. Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait taşınmaz mallarla ilgili olarak belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan uygulama imar ve parselasyon planlarının, askıya çıkarılmadan önce ilgili idareler tarafından Genel Müdürlüğe bildirilmesi zorunludur. Mazbut vakıf taşınmazlarında akar niteliğini koruyacak şekilde imar düzenlemesi yapılır. Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait olup uygulama imar planlarında okul, hastane veya spor alanlarında kalan taşınmazlar; ilgili kurumlar tarafından, imar planının tasdik tarihinden itibaren iki yıl içerisinde kamulaştırılmadığı takdirde ilgili bakanlığın görüşü alınarak Genel Müdürlükçe özel okul, özel hastane veya özel spor tesisi olarak değerlendirilebilir." hükümlerine yer verilmiştir.
İmar düzenlemelerinde, mazbut vakıf taşınmazlarının akar niteliği değerlendirilirken taşınmazların vakıf senedindeki özgülenme amacından yola çıkarak ve fiili kullanım durumu dikkate alınarak inceleme yapılması gerekmektedir. Vakfın vakfiyesinde (vakıf senedinde); taşınmazın niteliğine, kullanım biçimine ve akar niteliğinin nasıl sağlanacağı hususuna açıkça yer verilmesi halinde, bu hususa riayet edilmesi gerekmekte ise de, vakfa ait taşınmazın bu nitelikleri taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, fiilen kullanıldıkları şekilde kalmaları gerektiğini ileri sürmek mümkün değildir.
Dosyanın incelenmesinden, kültür varlığı olarak tesciline dair bir kaydı bulunmayan uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin vakıf senedinde taşınmazın akar niteliğiyle ilgili bilgiye yer verilmediği, taşınmazın boş arsa vasfında olduğu gelir getirici bir işleve sahip olmadığı bu haliyle taşınmazın park alanı fonksiyonuna ayrılamayacağından söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Olayda, davaya konu nazım imar planı ile taşınmaza getirilen park alanı kullanımının mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda da konum, büyüklük vs. yönünden imar mevzuatına uygun bulunduğu tespitine yer verildiğinden davaya konu nazım imar planında şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı görülmektedir.
Kaldı ki, davacının talebi doğrultusunda taşınmazın park alanı olan kullanım kararının özel kreş alanı olarak değiştirilmesinin planlama alanındaki projeksiyon nüfusa göre hesaplanan sosyal donatı alanını azaltacağı açıktır.
Bu durumda, mezkur taşınmazın uyuşmazlık konusu nazım imar planında akar nitelikte olmayan park ve dinlenme alanı olarak ayrılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu idare mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, .... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 23/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.