1. Hukuk Dairesi 2018/2353 E. , 2019/2538 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece mirasbırakanın taşınmazı alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla davalıya devrettiği, temlikin bedelsiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı vekilinin yaptığı istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ..."in ... parsel (yeni ... ada ... parsel) sayılı taşınmazını kızı olan davalı ..."ya satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın devir tarihinde ... Tarım Kredi Kooperatifi"ne zirai kredi borcu ve daha başka borçlarının bulunduğundan haciz baskısı altında olduğunu, bu nedenle taşınmazı alacaklılardan mal kaçırma amacıyla devrettiğini, ayrıca davalı kızını diğer mirasçılardan üstün tuttuğundan mirasçıdan da mal kaçırdığını, işlemin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişler, yargılama aşamasında dava dışı miraçılar davaya muvafakat etmişlerdir.
Davalı, satışın gerçek olduğunu, mirasbırakanın taşınmazı borcu nedeniyle sattığını, satış parası ile borçlarını ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın taşınmazı alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla davalıya devrettiği, temlikin bedelsiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı vekilinin yaptığı istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1938 doğumlu mirasbırakan ...’in 09.05.2005 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları olan davacılar ..., ..., ..., davalı ... ile dava dışı ... ile ...’i bıraktığı, mirasbırakanın ... parsel (yeni ... ada ... parsel) sayılı taşınmazını 12.10.1999 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları, temlikin mirastan mal kaçırma amacı ile yapıldığına ilişkin beyanda bulunmamışlar, aksine mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı borçları sebebiyle alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla devrettiğini beyan etmişlerdir. Esasen bu husus ilk derece mahkemesinin de kabulündedir.
O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca; muris muvazaasına dayalı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.
Kabule göre de; TMK"nun 28. maddesinde düzenlendiği üzere kişilik ölümle sona ereceğinden mirasbırakan ... adına tescil kararı verilmesi de isabetsizdir
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.