![Abaküs Yazılım](/6.png)
Esas No: 2018/7110
Karar No: 2022/5996
Karar Tarihi: 23.05.2022
Danıştay 6. Daire 2018/7110 Esas 2022/5996 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/7110 E. , 2022/5996 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/7110
Karar No : 2022/5996
DAVACI : ...Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DAVALILAR : 1- ...
2- ...İdaresi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : ...Holding A.Ş
VEKİLİ : Av. ...
DAVANIN KONUSU :Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan, Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Datça'da Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma ve onaylama yetkisinin bulunmadığı, uyuşmazlık konusu çevre düzeni planı değişikliğinin, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğunu, bu nedenlerle uyuşmazlık konusu 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali gerektiği ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 3194 sayılı Kanunun Ek. 3. maddesi gereğince özelleştirme kapsam ve programında yer alan taşınmazlara ilişkin her tür ölçekte plan değişikliği yapma yetkisinin bulunduğu bu sebeple dava konusu taşınmaza ilişkin çevre düzeni planı değişikliğinin Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanmasının mevzuata uygun olduğu, hukuka aykırılık bulunmadığı, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının mevzuata, şehircilik ilklerine ve kamu yararına uygun olduğu davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DAVALI YANINDA MÜDAHİLİN BEYANLARININ ÖZETİ: Dava konusu plan değişikliklerinin imar mevzuatına ve planlama ilkelerine uygun tesis edildiği, davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ :Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan, Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.
Yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu çevre düzeni planı değişikliğinin üst ölçekli plan stratejisini yansıtmayan ve bu stratejiyle uyumsuz olan alt ölçekli planlar doğrultusunda üst ölçekli ana plan stratejisinin değiştirilmesinin planların kademeli birlikteliği ilkesi kapsamında doğru bir yaklaşım olmadığı sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ...DÜŞÜNCESİ :Dava, Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan, Muğla ili, Datça ilçesi, İskele Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik iddialarına itibar edilmemiştir.
3194 sayılı Kanunun Ek-3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca çıkarılan ve 14.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesinin "Tanımlar" başlıklı 1. fıkrasının c bendinde, "Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan planı, (...) ifade eder." tanımına yer verilmiştir.
Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle ;"üst ölçekli plan stratejisini yansıtmayan ve bu stratejiyle uyumsuz olan alt ölçekli planlar doğrultusunda üst ölçekli ana plan stratejisinin değiştirilip terkedilmesi planların kademeli birlikteliği ilkesi kapsamında doğru bir yaklaşım olmadığı" tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden ,uyuşmazlık konusu taşınmazın 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kısmen “kentsel yerleşik alan” kısmen de “tarım alanı” olarak gösterildiği, 2014 tarihindeki Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ise artık bu bölgede tarımsal nitelikli korunacak alanı gösteriminin tamamen kaldırıldığı, dava konusu işlem ile özelleştirme kapsamındaki uyuşmazlık konusu taşınmazın kullanımının hem Kentsel Meskun (Yerleşik) Alan, hem Kentsel Gelişme Alanı kullanımı olarak düzenlendiği ,uyuşmazlığa konu taşınmazın tarım arazisi olduğuna dair yeterli veri bulunmadığı, ilgili kurum olan İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından tarım alanı olduğuna dair resmi bir kayıt oluşturulmadığı, artan nüfus öngörüsüne uygun olarak bakılan dava konusu imar planı değişikliklerinden önce ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesi tarafından kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında kentsel gelişme alanı olarak planlandığı anlaşılmıştır.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda belirlenen yetki doğrultusunda, daha önceki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kısmen “kentsel yerleşik alan” kısmen de “tarım alanı” olarak gösterilen, ölçeği gereği çevre düzeni planı değişikliğine konu olabilecek 56 hektarlık dava konusu taşınmazda, anılan çevre düzeni planı değişikliğinin fiziki ve teknik eşikler, mülkiyet durumu ve çevredeki kullanımlar ile bölgenin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılmış oluğu, alt ölçeği plan kararlarına esas olacak yapılaşma şeklini ortaya koyan arazi kullanım kararı getirildiği görüldüğünden davaya konu taşınmazın kentsel yerleşik alan ve kentsel gelişme alanı olarak belirlenmesinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği, düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaz 22.07.2015 tarihinde özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır.
- Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarihli, ...sayılı kararıyla davaya konu parsele ilişkin olarak 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliği ile 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri onaylanmıştır. Onaylanan planlar 13.12.2017 tarihli, 30269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği 29.12.2017 tarihinden itibaren 30 gün süreyle Datça Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce askıya çıkarılmış,1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği yine aynı tarihten itibaren 30 gün süreyle Muğla Büyükşehir Belediyesince askıya çıkarılmıştır.
-Datça Belediye Başkanlığınca ...tarihli, ...sayılı yazı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine, ...tarihli, ...sayılı yazıyla da 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğine itiraz edilmiştir.
-Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Özelleştirme Yüksek Kurulunun 04/12/2017 tarihli, 2017/122 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istemiyle Datça Belediyesi tarafından 7.05.2018 tarihinde açılan davada, .... İdare Mahkemesinin ...tarihli E:...K:...sayılı kararı ile davacının iptalini talep ettiği 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptaline ilişkin istemin ayrı hukuki değerlendirmeye tabi olduğu, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği için ayrı, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları değişiklikleri için ayrı dava açılması gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
-Anılan dilekçe ret kararı üzerine, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılan davanın .... İdare Mahkemesinin ...tarihli, E: ...K:...sayılı kararı ile görev yönünden reddine dosyanın Danıştay Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir. Anılan dosya Danıştay Altıncı Dairesi E:2018/7110 esasına kayıt görmüştür.1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada, .... idare Mahkemesinin ...tarihli, E:...K:...sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine dosyanın Danıştay Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir. Anılan dosya Danıştay Altıncı Dairesi E: 2018/6654(bakılan dosya) esasına kayıt görmüştür.
-Yukarıda anılan davaların devamı sırasında uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin hazırlanan 2017 tarihli çevre düzeni planı, nazım ve uygulama imar planına askı süresi içinde yapılan itirazlar kısmen kabul kısmen reddedilmiş buna ilişkin değişiklik 08.01.2019 tarihli ve 575 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylanmış ve 09.01.2019 tarihli ve 30650 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
-Özelleştirme Yüksek Kurulunun Muğla ili, Datça ilçesi, ...Mahallesi, ...ada ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 8.01.2019 tarihli 575 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinden, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği 22.01.2019 tarihinden itibaren 30 gün süreyle Datça Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce askıya çıkarılmıştır. 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği de yine aynı tarihten itibaren 30 gün süreyle Muğla Büyükşehir Belediyesince askıya çıkarılmış, 21.02.2019 tarihinde Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Datça Belediye Başkanlığı tarafından itiraz edilmiştir. Anılan itirazların reddine ilişkin 18.04.2019 tarihli ve 993 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı 19.04.2019 tarihli 30750 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
- 8.01.2019 tarihli 575 sayılı kararıyla onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerine karşı Datça Belediye Başkanlığı tarafından 19.03.2019 tarihinde Danıştay Altıncı Dairesinin E:2019/12359 sayılı dosyasında, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından ise 29.04.2019 tarihinde Danıştay Altıncı Dairesinin E:2019/13847 sayılı dosyasında davalar açılmıştır.
Yukarıda anılan dosyalar ( Danıştay Altıncı Dairesi E:2018/7110, E: 2018/6654 , E:2019/12359 E:2019/13847) birlikte incelenmiştir.
Bakılan dava, Datça Belediye Başkanlığı tarafından Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarihli, ...sayılı kararı ile onaylanan, Muğla İli, Datça İlçesi, ... Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istemine yöneliktir.
İLGİLİ MEVZUAT:
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 1. maddesinde: "Bu Kanunun amacı; "bu maddede belirtilen ve Kanunun uygulanmasında "kuruluş" adı ile anılacak olan;
a) İktisadi devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki kamu paylarının,
b) Kamu iktisadi teşebbüsleri statüsü dışında kalmakla beraber sermayesinin tamamı veya yarısından fazlası devlete ve/veya diğer kamu tüzelkişilerine ait olan ticari amaçlı kuruluşlardaki kamu payları ile bu kuruluşlara ait müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ve varlıklarının, iştiraklerindeki kamu paylarının,
c) Devletin diğer iştiraklerindeki kamu payları ile Hazineye ait payların,
d) Genel ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların ve kamu iktisadi teşebbüslerinden kamu iktisadi kuruluşlarının gördükleri kamu hizmetleri ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının,
e) Belediye ve il özel idarelerine ait ticari amaçlı kuruluşlar ile pay oranlarına bakılmaksızın her türlü iştiraklerindeki paylarının,
f) Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıkları (baraj, gölet, otoyol, yataklı tedavi kurumları, limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri) ile bu Kanunun 35 inci maddesinin (B) fıkrasında belirtilen kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı, kamu giderlerinde azalma sağlamak, Hazineye ait taşınmazları değerlendirmek suretiyle kamuya gelir elde etmek gerekçelerinden birisi ile özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir. " hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı Kanunun Ek-3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca çıkarılan ve 14.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesinin "Tanımlar" başlıklı 1. fıkrasının c bendinde, "Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan planı, (...) ifade eder." tanımına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usül yönünden;
Davalı idarenin süre süre itirazı yerinde görülmemiştir.
Ehliyet itirazına ilişkin olarak, idarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri "iptal davaları"dır.
İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda sübjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Bu saptamalar çerçevesinde uyuşmazlığa bakıldığında, şehir imar planı ana kararlarını bozucu nitelikte ve kamu yararına aykırı olarak dava konusu plan değişikliği yapıldığı iddiasıyla anılan taşınmazın bulunduğu alanda idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi niteliğindeki ilçe belediyesince açılan davada kamu yararı doğrultusunda dava açan davacı belediyenin imar planına karşı iptal davası açması hususunda menfaati bulunduğu sonucuna ulaşıldığından davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas yönünden;
Yerleşik İdare Hukuku ilkelerine göre; iptal davası açılabilmesi ve davanın görülebilmesi için davacının iptali istenilen işlem nedeniyle davanın açıldığı sırada menfaatinin ihlal edilmesi yeterli olup; alınacak yeni bir idari kararla, davacının iptali istenilen işlemle ilişkisini kesmek, dava konusu işlemle kısmi değişiklikler yapmak ya da yeni bir işlemle geriye dönük olarak işlemin hukuka uygunluğunu sağlamaya çalışmakla, hukuka aykırılığı ileri sürülen işlemin yargısal denetim dışında bırakılması sonucu doğacaktır. Kaldı ki, İdari işlemlerin tesis edildikleri tarih itibariyle yargısal denetiminin yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla her ne kadar Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarihli, ...sayılı kararına karşı yapılan itirazlar kısmen kabul edilerek 8.01.2019 tarihli 575 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla uyuşmazlık konusu taşınmaza yönelik kısmi değişiklikler yapılmış ise de, davacının dava açmaktaki amacı ile dava açmakla ulaşmak istediği sonuç göz önünde bulundurularak Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarihli, ...sayılı kararına yönelik davanın konusunun kalmadığı sonucuna ulaşılmamış, uyuşmazlığın esası değerlendirilmiştir.
Dava konusu taşınmaz açısından geçmişten itibaren belirlenen fonksiyonların değerlendirilmesi suretiyle, uyuşmazlık konusu edilen çevre düzeni planı değişikliği ile getirilen kullanım kararlarının çevre ve imar bütünlüğünü bozucu nitelikte olup olmadığının anılan değişikliklerinin imar mevzuatı uyarınca zorunlu olup olmadığının, tespiti amacıyla Naip üye ...tarafından resen seçilen bilirkişiler Prof. Dr. ..., Prof. Dr. ..., ve Prof Dr. ...'nin katılımıyla yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özet olarak;
"Bilirkişi kurulumuz, Muğla İli, Datça İlçesi, ...Mahallesi, ...Ada, ...Parsele ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararı ile onayladığı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğine ilişkin olarak, yukarıdaki değerlendirmelerin ışığında aşağıda yer verilen sonuçlara ulaşıldığı;
-1/100.000 ölçekli plan türünün soyutlama düzeyi gereği, büyüklüğü ve tam konumu bu planda kesin ve ayrıntılı olarak gösterilemese de, söz konusu gösterim, dava konusu bölgede geçmişte bir tarım alanının varlığını ifade ettiği,
-Bir yeni gelişme bölgesinde, mevcut tarımsal potansiyeller dikkate alınarak, konut alanı içinde tarımsal üretimin devam edebileceği kent bahçelerinin planlanması gibi çözümler, günümüzde tarımsal üretim ve gıda krizi gibi konuların önem kazanmasıyla beraber planlamada kabul gören evrensel yaklaşımlar arasında yer aldığı,
-Plan ölçekleri arası uyumsuzluk düzeltilmesi gerekli bir husus olmakla birlikte; bunun için alt ölçekli planlarda tarımsal niteliği olabilecek yerlerin ve zeytin ağaçlarının bulunduğu bölgelerin daha duyarlı biçimde ele alınarak bir plan çalışması yapılması doğru bir yaklaşımdır. Bu yapılmayarak, üst ölçekli planda burada tespit edilmiş olan tarımsal alanın korunmasına yönelik kararın kaldırılması suretiyle farklı ölçeklerdeki planlar arasında uyumun sağlanması doğru bir planlama yaklaşımı olarak kabul edilemeyeceği,
-Dolayısıyla, 2011 yılı onay tarihli 1/100.000 ölçekli plan ana kararlarını gösteren Çevre Düzeni Planında bölgede “tarım alanı” kullanımının bulunması, 22.04.2005 tarihli 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda bu kullanım yer almamasına rağmen, plan ölçekleri arasında uyumun sağlanması ve planların kademeli birlikteliğinin kurulması için alt ölçekli yeni plan çalışmalarında konunun plan yaklaşımına dahil edilerek planlama yapılmasını gerektirdiği,
-1/100.000 ölçekli plan yapılırken planın altlık bilgileri kapsamında dikkate alınıp korunmasına karar verilmiş olan tarımsal alanın veya zeytin ağaçlarının alt ölçekli planda konut alanlarıyla içiçe bile olsa korunması ve sürdürülmesi olanaklı olduğu, üst ölçekli bir çevre düzeni planında plan hükümlerine ilaveler yapılarak alt ölçekli planları yönlendirip bu olanakların hayata geçirilmesinin sağlanması gerektiği,
-Sonuç olarak, üst ölçekli plan stratejisini yansıtmayan ve bu stratejiyle uyumsuz olan alt ölçekli planlar doğrultusunda üst ölçekli ana plan stratejisinin değiştirilip terkedilmesi planların kademeli birlikteliği ilkesi kapsamında doğru bir yaklaşımolmadığı" tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile anılan bilirkişi raporunun değerlendirilmesi sonucunda, dava konusu imar planı değişikliklerine davalı idare tarafından yapılan itirazlar ve davacı beyanları ile birlikte ele alındığında;
Uyuşmazlıkta 09.03.2011 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında dava konusu alanın “Kentsel Yerleşik Alan” ve “Tarım Alanı” kullanımlarını içerdiği; ancak 04.12.2017 tarihli 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliğinde söz konusu parselin kullanımının hem Kentsel Meskun (Yerleşik) Alan hem Kentsel Gelişme Alanı kullanımı olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından üst ölçekli plan stratejisini yansıtmayan ve bu stratejiyle uyumsuz olan alt ölçekli planlar doğrultusunda üst ölçekli ana plan stratejisinin değiştirilip terk edilmesinin planların kademeli birlikteliği ilkesi kapsamında doğru bir yaklaşım olmadığı görüşüne yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek dava konusu işlem ile yapılan çevre düzeni planı değişikliklerinin imar mevzuatı ve planlama ilkelerine uygun olduğu ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda belirlenen esasları gerçekleştirmeye yönelik Özelleştirme İdaresi Başkanlığına kanunda verilen her tür ve ölçekte planlama yapma yetkisi kapsamında davaya konu çevre düzeni planı değişikliği yapılmıştır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kısmen “kentsel yerleşik alan” kısmen de “tarım alanı” olarak gösterildiği, 2014 tarihindeki Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ise artık bu bölgede tarımsal nitelikli korunacak alanı gösteriminin tamamen kaldırıldığı, dava konusu işlem ile özelleştirme kapsamındaki uyuşmazlık konusu taşınmazın kullanımının hem Kentsel Meskun (Yerleşik) Alan hem Kentsel Gelişme Alanı kullanımı olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Çevre düzeni planı kararları, kurumlardan ve arazi çalışmalarından elde edilen veriler, nüfus projeksiyonları ve yerel idarelerin imar planları, bölgesel yatırım kararları, koruma statülü alanlar, ulaşım ağları gibi plana girdi sağlayan veriler değerlendirilerek oluşturulması gerekmektedir. Dolayısıyla nüfus projeksiyonlarına göre, yerleşim alanlarının belirlenmesi, bu doğrultuda, tarım alanları, orman alanları, meralar, jeolojik açıdan sakıncalı alanların korunması gerektiğinden bu tür alanlarda, münferit kentsel gelişme taleplerinin plan bütünlüğü göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Stratejik mekânsal planlama, kentsel gelişimi yalnızca fiziksel gelişim kapsamında ele alan bir yaklaşım değildir. Fiziksel gelişmenin yanı sıra, kentteki sosyal, kültürel, ekonomik, yerel örgütsel gelişime ilişkin stratejileri de içerir. Çevre düzeni planları, bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararları getirmekte olup, stratejik bir plan olması sebebiyle sadece fiziki kullanım kararları içermemektedir.
Genel ilke olarak, plan kararları ile fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın korunma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amaçlanır.Bu amaç çerçevesinde, Çevre Düzeni Planı ölçeğinde hangi usül ve esaslara göre planlama yapılacağı ayrıntıları ile ilgili Kanun ve Yönetmeliklerde düzenlenmiştir.
Ayrıca, bir bölgede önceki plan kararları ile belli bir amaca yönelik tanımlama yapılmış olması o bölgenin tamamının amacı, kapsamı, niteliği ve esasları ilgili mevzuatta belirlenmiş olan çevre düzeni planında aynı amaca tahsis edileceği sonucunu doğurmaz.
Bilirkişiler tarafından 2011 yılı onay tarihli 1/100.000 ölçekli plan ana kararlarını gösteren çevre düzeni planında bölgede “tarım alanı” kullanımının bulunması nedeniyle korunmasına karar verilmiş olan tarımsal alanın veya zeytin ağaçlarının alt ölçekli planda konut alanlarıyla içiçe bile olsa korunması ve sürdürülmesi olanaklı olduğu, üst ölçekli bir çevre düzeni planında plan hükümlerine ilaveler yapılarak alt ölçekli planları yönlendirip bu olanakların hayata geçirilmesinin sağlanması gerektiği, tespitlerine yer verilmiş ise de, uyuşmazlığa konu taşınmazın tarım arazisi olduğuna dair yeterli veri bulunmadığı, ilgili kurum olan İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından tarım alanı olduğuna dair resmi bir kayıt oluşturulmadığı, artan nüfus öngörüsüne uygun olarak bakılan dava konusu imar planı değişikliklerinden önce ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesi tarafından kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında kentsel gelişme alanı olarak planlandığı anlaşılmıştır.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda belirlenen yetki doğrultusunda, daha önceki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kısmen “kentsel yerleşik alan” kısmen de “tarım alanı” olarak gösterilen, ölçeği gereği çevre düzeni planı değişikliğine konu olabilecek 56 hektarlık dava konusu taşınmazda, anılan çevre düzeni planı değişikliğinin fiziki ve teknik eşikler, mülkiyet durumu ve çevredeki kullanımlar ile bölgenin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılmış oluğu, alt ölçeği plan kararlarına esas olacak yapılaşma şeklini ortaya koyan arazi kullanım kararı getirildiği görüldüğünden davaya konu taşınmazın kentsel yerleşik alan ve kentsel gelişme alanı olarak belirlenmesinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılanDAVANIN REDDİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Keşif ve bilirkişi incelemesi giderinden artan ...-TL'nin davacıya iadesine, posta gideri avanslarından artan tutarların kararın kesinleşmesinden sonra tarafların göstereceği hesaba iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 23/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.