17. Hukuk Dairesi 2016/13286 E. , 2019/9824 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde; davalı borçlular ... ve ... aleyhine senet borcu sebebi ile Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2010/6831, Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2010/15614, Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2011/3736, Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4341 sayılı dosyaları ile icra takibi yapıldığını, takiplerin kesinleştiğini, davalı borçluların adlarına akyıtlı gayrımenkulleri davalı üçüncü kişilere
devredildiğinin tespit edildiğini, söz konusu tasarrufların muvazaalı olduğunu beyan ederek, davalılar arasındaki tasarrufların iptali ile icra dosyalarındaki alacak ve ferileri geçmemek kaydı ile davacıya cebri icra yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., ... , ... ve ... vekili; davacının dava konusu senetleri hile ile aldığını, davacı aleyhine Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/291 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın derdest olduğunu yine icra takibine konu senetlerin iptali amacıyla Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/179 (eski Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/423 esas) sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını beyan ederek davacının gerçek bir alacağının bulunup bulunmadığının bu dava neticeleri sonucunda anlaşılacağından söz konusu davaların bekletici mesele yapılmasını beyan ile davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu tüm icra dosyalarının incelendiği, icra dosyasında davalı borçlular haricinde başkaca dava dışı borçlularında olduğu, bu dava dışı borçluları da kapsar şekilde kesin ya da geçici aciz vesikası alınmadığı, dava konusu bonolara ilişkin menfi tespit davasının Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde devam ettiği, Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/291 esas sayılı dosyasında 04.04.2012 tarihinde verilen karar üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 18/12/2012 tarih, 2012/15245 esas 2012/45831 karar sayılı ilamında, iddia edilen somut olayda taraflar arasındaki ihtilafın hukuki mahiyette olduğu ve bu nedenle dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle kabulde bir isabetsizlik görülmediği, gayrimenkullerini devir etmelerinde alacaklıdan mal kaçırma ve alacaklıya zarar verme gibi bir hususun da sübut bulmadığı, davacı asil tarafından davanın miktar belirtilerek açıldığı halde dava açılırken ve tüm aşamalarda harcın dava değerince yatırılmadığı anlaşılmakla, tüm dosya kapsamıyla sübut bulmayan ve koşulları oluşmayan Mahkemenin 2011/139 esasında görülen asıl dava ile bu dava dosyası ile birleşen 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/324 ile 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/49 esas sayılı dosyaları ile açılan davaların reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür.
Somut olayda dava konusu alacağın 01.03.2010 keşide tarihli senetler olduğu söz konusu senetlerden doğan alacağın tahsili için Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2010/6831, Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2010/15614, Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2011/3736, Akara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4341 sayılı dosyaları ile takip yapıldığı, Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2010/15614 sayılı dosyadan 03.10.2012 tarihli geçici aciz vesikası, Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2011/3736 sayılı dosyadan 14.11.2012 tarihli borç ödemeden aciz vesikası, Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4341 sayılı dosyadan da 27.10.2015 ve 03.11.2015 tarihli haciz tutanağının dosyaya ibraz edildiği anlaşılmış, Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2010/ 6831 sayılı dosyası incelendiğinde ise dava konusu davalı ... tarafından davalı ...’e devri yapılan “... İlçesi, Arpaemini Mahallesi, 1849 ada, 4 parselde, 5 nolu bağımsız bölüm" kaydına 19.08.2010 tarihinde birinci derecede haciz konulduğu, bu icra dosyası yönünden bu gayrımenkul ile ilgili dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı, bu gayrımenkulün kıymet taktirinin yapılarak değerinin belirlenmediği, tasarruf konusu gayrımenkul kaydında bu icra dosyası yönünden haciz bulunması sebebi ile aciz halinin de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar mahkemece takip dosyasındaki tüm borçluları kapsar nitelikte aciz vesikası alınması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de tasarrufun iptali davalarında, dava koşulları hangi borçlunun tasarrufunun iptali istenmiş ise dava koşulu o borçlu yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple dava konusu takip dosyalarında adı geçen dava dışı takip borçluları yönünden de aciz halinin aranması da doğru görülmemiştir.
2-Davalı borçlular ... ve ... vekili, Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/179 (eski Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/423 esas) sayılı dosyası ile menfi tespit davasında davacı ... yönünden davanın reddine karar verildiği, Yargıtay denetiminden geçerek kararın ... yönünden kesinleştiği, davacı ... aleyhine dolandırıcılık fiili nedeni ile açılan Ankara 18. Ceza Mahkemesi’nin 2011/291 E. sayılı dosyasından da beraat kararı verildiği, Yargıtay denetiminden geçerek kararın Mehmet yönünden kesinleştiği, davacı ile aralarında sulhname imzalandığı, imzalı sulhnamenin dosyaya ibraz edildiği, sulhnamede dava konusu takipler, iş bu tasarrufun iptali davası ve bahsi geçen menfi tespit davasının sonlandırılmasına karar verildiği, 150.000,00 TL"nin davalı borçlu tarafından ödendiği, davacının da bu belgenin altına imza attığı, alacağın dayanağının da kalmadığı belirtilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep edilmiştir.
Sulh, borcu sona erdiren sebeplerdendir ve yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gerekir. Anılan hususlar çerçevesinde, imzalanan sulhnamenin içeriği irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiş, bozma sebebi yapılmıştır.
3- Bozma kapsam ve nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.