11. Hukuk Dairesi 2019/713 E. , 2019/8111 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/12/2017 tarih ve 2009/152 E.- 2017/934 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 24/10/2018 tarih ve 2018/1731 E.- 2018/1125 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl ve birleşen davalarda, davacının ticari faaliyetine devam ederken davalı bankada hesap açtırıp pos cihazı aldığını, ticari faaliyetini sona erdirip hesabını kapattırdığını, ancak bankalardaki para miktarının umduğunun çok altında olması nedeniyle kuşkulandığını, yaptığı araştırmada yazılı talimatı ve vekaletnamesi olmadığı halde imzasının taklit edilerek hesabından para çekildiğini öğrendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asıl davada 10.000,00 TL"nin birleşen dava dosyasında 215.930,00 TL"nin avans faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davalarda, davanın zamanaşımına uğradığını, hesaptaki son hareketin 2006 yılında olduğunu, davacının 2 yıl sonra talepte bulunduğunu, haksız kazanç peşinde olduğunu savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; uyuşmazlığın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı, 208 adet talimattaki imzanın davacıya ait olmadığı ancak davacı tarafça mukayeseye esas olarak bildirilen Başkent Vergi Dairesi"nden celp edilen tarh dosyasındaki davacının iş yerine ait şubelerin açılış ve kapanışına dair verilen dilekçeler altındaki imzalar ile aynı olduğu, davacının davalı banka nezdinde bulunan iş yeri hasılatının toplandığı ticari hesabındaki işlemlerden haberdar olmamasının hayatın olağan akışına ve TMK"nın 2. maddesine aykırı olduğu ve davacının dava konusu işlemlere icazet verdiğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, alınmadığı anlaşılan 88,80 TL temyiz ilam harcı ile 218,50 TL temyiz başvuru harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 11/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.