4. Hukuk Dairesi 2021/1143 E. , 2021/3147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ :Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair verilen kararın temyizi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, dosyadaki kağıtlar okundu gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...’den alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun adına kayıtlı mal varlığına rastlanmadığını, davalı borçlunun adına kayıtlı ... Halı San ve Tic. AŞ de mevcut 792 paya tekabül eden hisselerini kardeşi olan diğer davalı ...’ye mal kaçırma kasdı ile devredildiğini beyan ederek, davalılar arasındaki tasarrufun iptali talep ve dava edilmiştir.
Davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulüne, davalılar arasında yapılan 28.08.2013 tarihli hisse devir işleminin iptaline , davacı tarafa Bakırköy 6. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14638 sayılı dosyadan bu iptal edilen hisselere ilişkin cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere toplanan delillere, dosyaya ibraz edilen 30.10.2014 tarihli haciz tutanağının İİK 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde olmasına, göre davalı ... vekilinin aşağıda belirtilen bent haricindeki yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
Tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından alacaklısını zarara uğratmak kastıyla gerçekleştirilen tasarruftan zarar gören alacaklının, borçlunun mal varlığından çıkarmış olduğu, mal ve hakların veya bunların yerine geçen kıymetlerin, tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlamak ve bu yolla alacağını elde etmek amacıyla açtığı davadır.
Alacaklı tarafından açılan böyle bir dava ile cebri icra yolunun tamamlanması amaçlanır. Açılan dava kanıtlandığı takdirde tasarruf tamamen iptal edilmez. Sadece dava konusu mal borçlunun mal varlığından hiç çıkmamış addedilerek, alacaklı bu malı haczettirerek sattırıp, satış bedelinden alacağını elde etme olanağını bulur. Dolayısıyla, tasarrufun iptali sadece, bu davayı açan alacaklının, kendisini zarara uğratmak kastıyla hareket eden borçludan cebri icra yoluyla alacağını tahsiline olanak sağlayan bir yoldur.
Açıklanan amaç ve dava sonunda elde edilecek menfaat gözetildiğinde, tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için; alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması, borcun tasarruftan önce doğması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunması gereklidir.
Somut olayda, borcun kaynağı 13.06.2013 düzenleme tarihli 05.07.2013 vadeli 485.000 TL bedelli ve 12.06.2013 düzenleme tarihli 15.09.2013 vadeli 250.000 TL bedelli nakden ibareli senet olup, tasarruf alacağın dayanağı olan senetlerin düzenleme tarihlerinden sonra 28.08.2013 tarihinde gerçekleşmiş, dava 06.02.2018 tarihinde 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmış, borçlu hakkındaki takip kesinleşmiş ve geçici aciz belgesi hükmünde kabul edilen İİK 105 kapsamında düzenlenmiş, 30.10.2014 haciz tutanağı sunulmuştur
Davalı ... , davacının alacağının gerçek bir alacak olmadığını beyan etmiş, davacı vekili ise alacağın dayanağı olan senetlerin nakden verilen borca karşılık olarak düzenlendiğini iddia etmiştir.
Bu sebeple sayılan koşullardan “alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması” koşulunun irdelenmesi, somut olayın çözümünde önem taşımaktadır.
Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa, bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir. Bu nedenledir ki, üçüncü kişi-davalının, borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının araştırılmasında zorunluluk vardır.
Aksi takdirde, takip alacaklısıyla anlaşarak veya nasıl olsa kendisinin borca batık olması nedeniyle gerekli çabayı göstermeyerek icra takibine itiraz etmeyen, itiraz üzerine durması söz konusu olmayan kambiyo senetlerine dayalı takibe karşı menfi tespit davası açmayan takip borçlusunun bu davranışı karşısında borçludan mal edinen üçüncü kişilerin yargı eliyle zarara uğratılması söz konusu olur ki, bunun kabulüne olanak yoktur. Hatta tasarrufta bulunurken borçlu olmayan kötü niyetli kişilerin mal varlığındaki bir unsuru iyi niyetli üçüncü kişilere devrettikten sonra hileli işbirliği halinde olduğu kimselere eski tarihli borç senedi vererek elinden çıkardığı malları iptal davası yoluyla dolaylı olarak geri alması dahi imkan dahiline sokulabilir. Elbette ki bunlar kanunun amaçladığı durumlar değildir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığını göz ardı etmemek gerekir.
Tasarrufun iptali davalarına ilişkin olarak yukarıda açıklanan ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/17-224 Esas 2013/1478, 2014/17-843 Esas 2014/433 Karar sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Dava konusu alacağın dayanağı olan senetlerin elden verilen nakit meblağlara istinaden düzenlendiği iddia edilmiş ise de senetlere konu meblağların yüksekliği gözetildiğinde elden nakit olarak davalı borçluya elden teslim edilmesi hayatın olağan akışına uygun gözükmektedir.. Bu durumu teyit edebilmek için;
Yapılacak iş, öncelikle davacı ...’ın davanın dayanağı olan senetlere konu nakit parayı verebilecek durumu olup olmadığının belirlenmesini teminen ne iş yaptığının ve mali durumunun araştırılması, akabinde davalı borçlunun, dava dışı ... Halı ve San Tic. AŞ ortaklarından olduğu gözönüne alınarak dosya içerisine ticaret sicil kayıtları da getirtilerek, şirketteki konumunun belirlenmesi, dava konusu alacağın dayanağı olan senetlerin düzenleme tarihlerindeki hem şahıs hem de şirket adına para girişi olup olmadığının ilgili bankalardan araştırılması ve sonucuna göre davacının alacağının gerçek olup olmadığı belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1 maddesi gereğince Bölge Adliye mahkemesinin kararının BOZULMASINA dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin de Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ye geri verilmesine 16/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.