16. Hukuk Dairesi 2019/3743 E. , 2019/5321 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, iddiasına konu bölümün adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 03.03.2016 hakim havale tarihli krokili ve ölçekli raporda (D) harfi ile ve kırmızı renkli kalemle gösterilen taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, hükme esas teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşulları gerçekleştiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; mahkemece 26.4.2012 tarihinde icra edilen keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler ile bir kısım davacı tanıkları, davacının dava konusu yerde tapulu taşınmazları dışında kullandığı taşınmaz bulunmadığını, bir kısım davacı tanıkları ise davacının tapulu arazisinin güney yönünde zilyetliğinde olan taşınmaz bulunduğunu beyan ettikleri halde, 19.2.2016 tarihli keşifte dinlenen davacı tanıkları, dava konusu taşınmazın bildiklerinden beri (40 yılı aşkın süredir) davacının zilyetliğinde bulunduğunu beyan etmişlerdir. Jeodezi ve fotogrametri mühendisi tarafından düzenlenen teknik bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmaz bölümünün 1976 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarında ekili-dikili olmayıp, imar ve ihyaya konu edilmediği ve parsel sınırlarının oluşmadığı belirtilmiştir. Şu halde, çekişmeli taşınmaz bölümünün, davacının payı bulunan 1526 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde bulunduğu da göz önüne alındığında, beyanları hükme esas alınan 19.02.2016 tarihli keşifte dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile ilk keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının tamamen çeliştiği, yine 2. keşifte dinlenen tanıkların yaklaşık 40 yılı aşkın süredir taşınmazın davacı tarafından zilyetliğinde bulundurulduğu şeklindeki beyanlarının da, 1976 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazda her hangi bir zilyetlik olmadığı yönündeki tespit karşısında soyut nitelikte olup, somut verilerle desteklenmediği anlaşılmaktadır. Ne var ki; mahkemece bu çelişkiler üzerinde durulmamış, bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki çelişkiler giderilmemiş, dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafı bulunup bulunmadığı araştırılmamış, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacının iktisaba elverişli zilyetliğinin bulunup bulunmadığı somut olarak ortaya konulmamış, aynı dava dilekçesi ile açıldıktan sonra tefrik edilerek başka esaslara kaydedilen dava dosyaları getirtilerek, sözü edilen dosyalardaki delillerden de yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; mahkemece, doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait (1996, 1991, 1986 yıllarına ait) en az üç ayrı döneme ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça belirtilerek istenilmeli, aynı dava dilekçesi ile açıldıktan sonra tefrik edilen dava dosyaları getirtilerek dosya arasına alınmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişisi, jeodezi ya da fotogrametri uzmanı bilirkişi ile fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında oluşacak çelişkiler ile yukarıda belirtilen önceki keşiflerdeki beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişisinden, çekişmeli taşınmazın eğimini, önceki ve şimdiki niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, zirai durumunu, kültür arazisi niteliğinde olup olmadığını, öncesinin imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığını, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp tamamlandığını, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü ve çekişmeli taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel verilere dayalı ve komşu taşınmazlarla mukayeseli değerlendirmeyi içerir şekilde rapor alınmalı, çekişmeli taşınmaz ve çevresinin yakın plan panoramik fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmaz bölümünün sınırları kabaca işaretlettirilmeli; bulunması halinde yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılarak, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmışsa hangi tarihte tamamlandığı ve kullanıma ara verilip verilmediği hususlarında ayrıntılı rapor aldırılmalı; fen bilirkişisine, keşfi takibe imkan verir rapor ve kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra aynı dilekçe ile açıldıktan sonra tefrik edilen dava dosyalarındaki delillerde değerlendirilmek suretiyle, 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle kazanım şartlarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği net olarak ortaya konulmalı ve toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.