16. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/11679 Karar No: 2019/5312 Karar Tarihi: 17.09.2019
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/11679 Esas 2019/5312 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, 2009 yılında yapılan kadastro sırasında dere yatağı olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescil edilmesi için dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda, fen ve jeoloji mühendisi bilirkişilerinin hazırladığı raporda, davacının adına kayıt ve tescili istenen 124,59 metrekarelik kısım için karar verilmiştir. Ancak, Ziraat mühendisi bilirkişinin raporunda taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olmadığı, taşlık ve kayalık olduğu, dere etkisi altında bulunduğu, eğiminin % 75-80 civarında olduğu belirtilmiştir. Keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların da taşınmaz üzerinde 1986-1987 yıllarından sonra tarımsal faaliyette bulunulmadığını belirttikleri anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır ve davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış hüküm tesis edilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri ise belirtilmemiştir.
16. Hukuk Dairesi 2016/11679 E. , 2019/5312 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ..., ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 2009 yılında yapılan kadastro sırasında dere yatağı olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmaz bölümünün adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, fen ve jeoloji mühendisi bilirkişileri tarafından hazırlanan 15.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 124,59 metrekare yüzölçümündeki kısmın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava ve temyize konu taşınmaz bölümünün (15.03.2016 tarihli jeolog bilirkişi raporunda ve 23.03.2015 tarihli harita bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen bölüm) davacı ve oğluna ait 179 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar ile bütün halde iken köy ulaşım yolunun açılması sırasında dere yatağı tarafında kaldığı, taşınmaz üzerinde birkaç ocak fındık ağacı bulunduğu, beyanlara göre de 1985 ve 1986 yıllarında bir bütün halde fındık tarımı yapılan yer olduğu, bu şekilde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Ziraat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, taşınmazın taşlık ve kayalık olduğu, dere etkisi altında bulunduğu, eğiminin % 75-80 civarında olduğu, üzerinde tarım dışı olarak yetişen orman gülü ve kızılağaç bulunduğu, taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olmayıp bu şekilde kullanılmasının mümkün olmadığı hususlarının tespit edildiği, dosyadaki fotoğrafların da bu durumu teyit ettiği, öte yandan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların da taşınmaz üzerinde 1986-1987 yıllarından sonra tarımsal faaliyette bulunulmadığını belirttikleri anlaşılmakta olup, bu haliyle dosya kapsamına göre, davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.