19. Hukuk Dairesi 2016/20565 E. , 2017/6396 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde, davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili müvekkilinin 12.06.2006 tarihli sözleşme ile kefili olduğu gayrinakdi kredi hesabının kapatıldığını, bilahare davalı banka tarafından dava dışı müflis ...Ltd. Şti.’ne davacının taraf olmadığı kredi sözleşmelerine istinaden yeni krediler kullandırıldığı ve bu kredi borçlarının ödenmemesi üzerine müvekkili de sorumlu gösterilerek icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, müvekkilinin haciz tehdidi altında müvekkilinden haksız olarak 100.000 TL bankanın tahsil ettiğini, müvekkilinin davalı bankaya ödeme anında bir borcu bulunmadığını iddia ederek haksız olarak tahsil edilen 100.000 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmesini imzaladığını, bu nedenle de asıl kredi borçlusunun tüm borçlarından sorumlu olduğunu, davacı yanın yalnızca gayrinakit kredi hesabına kefil olduğu ve bu kredinin genel kredi sözleşmesi kapsamında olmadığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davacı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davalı banka ile dava dışı müflis ...Ltd. Şti. arasında 12.06.2006 tarihli ve 100.000 TL"lik genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, daha sonra dava dışı müflis ...Ltd. Şti. ile davalı banka arasında 02.08.2011 ve 21.10.2011 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı ve bu sözleşmelerde davacının imzasının bulunmadığı, davacı tarafça imzalanan genel kredi sözleşmesi herhangi bir kredi borcuna hasredilmemiş olup, kredi borcu ödenmiş olsa bile kefil kefaletinden vazgeçmedikçe yeniden kullandırılan krediler için sorumluluğunun devam edeceği, bu nedenle davacının limit dahilinde dava dışı şirkete kullandırılan krediden sorumlu olması gerektiği, istirdat şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının kefalet imzası bulunmayan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak için takip yapılıp, haksız olarak davacıdan tahsilat yapıldığı iddiası ile menfi tespit istemine ilişkindir.
Dava dosyasına davalı banka ile dava dışı borçlu ...Ltd, Şti. arasında düzenlenmiş iki adet genel kredi sözleşmesi sunulmuştur. 12.06.2006 tarihli sözleşmede davacının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzası bulunduğu halde 26.07.2011 tarihli sözleşmede davacı imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu alacağın hangi kredi sözleşmesine dayanılarak kullandırıldığı konusunda açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kuruluna takip ve dava konusu kredi alacağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı hususunda banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 28/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.