1. Hukuk Dairesi 2016/2463 E. , 2019/2504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Şirket dışındaki davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.04.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ... vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, kadastro tepitinden önce yaptırdığı tevhit işlemi sırasında yola terkettiği kısmın kadastro sırasında da yol olarak bırakıldığını, ancak davalıların kadastro tesitinden sonra ... aleyhine açtıkları dava ile yol olarak bırakılan kısmı kendi parsellerine kattıklarını, sonrasında da davalı Şirkete devrettiklerini ileri sürerek tapu iptali-tescile, aksi takdirde tazminata karar verilmesini isemiş; aşamada, isteğini tazminata hasretmiştir.
Davalılar, kesin hükün itirazında da bulunarak davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı Şirketin iyiniyetli olduğu, diğer davalılar bakımından da kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; davadaki istek tazminata dönüştürüldüğüne göre davalı Şirket hakkında tapu iptali-tescil isteğinin reddedilmesinin doğru olduğu, ancak diğer davalılar yönünden kesin hükmün koşullarının gerçekleşmediği, işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak tamamlanan yargılama sonunda, Şirket dışındaki davalılar yönünden kısmen tazminata karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının kadastro öncesinde tapulu taşınmazları mevcut iken, 22.08.1996 tarihinde Tapu Md.lüğüne başvurarak taşınmazlarını tevhit ettirdiği ve bir kısım yeri de yola terk ettiği; 11.11.1999 tarihinde yapılan kadastro tespitinde davacının tapu kaydının ... ada ... nolu parsele, davalıların tapu kaydının da ... ada ... nolu parsele revizyon gördüğü, kadastro tespitlerinin 19.04.2001"de itirazsız olarak kesinleştiği ve her iki taşınmaz arasının da "yol" bırakıldığı görülmektedir.
Diğer taraftan, ... ada ... nolu parsel maliki davalıların ... aleyhine 23.01.2009 tarihinde 2006/17 es.s. davayı açtıkları ve her iki parsel arasında yol olarak bırakılan kısmın kadastro tespitindeki dayanak tapularının kapsamında kaldığını ileri sürerek ... ada ... nolu parsellerine ilave edilmek suretiyle tescilini istedikleri, yargılama sonunda, yol olarak bırakılan 407,59 m2.lik kısmın ... ada ... nolu parsele eklenmek suretiyle tesciline karar verildiği, kararın deracattan geçerek 11.09.2006 tarihinde kesinleştiği, böylece ... ada ... nolu parselin yüzölçümünün 2715,26 m2. olduğu ve davalılar tarafından 19.06.2007"de ... İnş. Ltd. Şti.ne kayden aktarıldığı; öte yandan, ... ada ... nolu parsel maliki davacı ..."in ... ada ... nolu parsel maliki davalılar aleyhine 14.08.2007 tarihinde 2007/137 es.s. davayı açtığı ve 2006/17 es.s. davada davalıların parseline ilave edilen yerin tarafından kadastro öncesinde yola terk edilen yer olduğunu, buranın davalıların parseline eklenmesinin yolsuz nitelik taşıdığını ileri sürerek 407,59 m2.lik kısmın tapusunun iptali ile adına tescilini istediği, yargılama sonunda, taşınmazın davadan önce dava dışı ... İnş.Ltd.Şti.ne satıldığı, davalılara husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeden 02.0.2008 tarihinde kesinleştiği ve bunun üzerine de davacının eldeki davayı açtığı; keşifteki uygulama sonucunda da, kadastro öncesi yol olarak bırakılıp da hükmen ... ada ... nolu parsele ilave edilen 407,59 m2.lik kısmın 258,63 m2.lik kısmının davacının eski tapusu içerisinde kaldığının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; yukarıda değinilen somut olgular karşısında, tazminata karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunun tüm tereddütleri karşılar içerikte bulunduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
Hal böyle olunca, içlerinde inşaat mühendisi ve mülk bilirkişisinin de bulunduğu uzman bilirkişi heyetinden bu konuda yeniden rapor alınması; alınacak raporda, tarafların itirazlarına ve önceki raporlar arasındaki çelişkilerin nereden kaynaklandığına da şüpheye yer bırakmayacak biçimde cevap verilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, çelişkili raporlardan birisine itibar edilerek yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.