MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Orman Yönetimi vekili 29/04/2013 havale tarihli dilekçesi ile ... ilçesi ... mahallesinde bulunan ve üzerinde Orman Yönetimine ait lojman binasının bulunduğu taşınmazı, zilyetliğinde bulunduran dava dışı ... tarafından 1969 yılında Orman Yönetimine hibe edildiğini ve bu tarihten beri taşınmazın Orman Yönetimince kullanıldığını belirterek taşınmazın Medeni Kanunun 713/1. maddesi uyarınca davacı adına tapuya tescilini talep etmiş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve karar davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava tapusuz taşınmazın Medeni Kanunun 713/1. maddesi uyarınca tapuya tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi çalışmaları 1973 yılında, orman kadastrosu çalışmaları ise 1987 yılında yapılarak kesinleşmiştir.
3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde; “tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan taşınmaz malı çekişmesiz aralıksız en az 20 yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle, bilirkişi ve yahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir" yine aynı Kanunun 16/A maddesinde "Kamu hizmetinde kullanılan bütçelerinde ayrılan, ödenen veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler... kayıt, belge veya özel yasalarına göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği adlarına tespit olunur" hükümleri mevcuttur.
Yine, 4721 sayılı Medeni Kanunun 713 maddesinde de “…Tecil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır… davalılar ve itiraz edenler aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler” hükmü bulunmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde tüzel veya gerçek kişiler arasında bir ayırım yapılmadığı gibi, 4721 sayılı Medeni Kanunun 713/6. maddesinde açıkça tescil davasında davalı konumunda olan, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilerinin dava konusu taşınmazın adlarına tescilini isteyebilecekleri ifade edilmiştir. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03.10.1975 gün ve 8440 - 9945 ve 12.02.1993 ve 629/1257 ve 17. Hukuk Dairesinin 26.02.1993 gün, 1992/14687-1928 ve Hukuk Genel Kurulunun 22.01.1986 gün 1-4/5 sayılı kararlarında kabul edildiği gibi, köytüzelkişiliğinin kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmz edinebileceği gibi, 8. Hukuk Dairesinin 25.04.2000 gün 5634/6777 ve 25.01.2005 gün 8/373 ve 30.03.2006 gün 1157/1803 ve 20. Hukuk Dairesinin 07.12.1994 gün 1993/12880-15058 ve 08.06.2006 gün ve 5312/8056 sayılı kararlarında Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki
3234 sayılı Kanun gereğince, özel bütçeli ve tüzel kişiliğe sahip bir kamu kuruluş olması nedeniyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz edinebileceği kabul edilmiştir.
O halde; kamu tüzel kişisi olan Orman Genel Müdürlüğü, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinebileceğini önleyen bir Kanun hükmü bulunmadığından davanın esasına girilerek davacı Orman Genel Müdürlüğü yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde araştırma inceleme yapılması gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/02/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.