Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1695
Karar No: 2019/8081

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/1695 Esas 2019/8081 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/1695 E.  ,  2019/8081 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/12/2017 tarih ve 2015/790 E.- 2017/772 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 14/02/2019 tarih ve 2018/1008 E.- 2019/163 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının davalı şirket ortağı olduğunu, kardeşi ve babası olan diğer şirket hissedarlarından dava dışı ... ile babası ...’ın birlikte hareket ederek davacıyı şirketten dışladıklarını, şirket hakkında bilgi vermediklerini, şirkete girişini engellediklerini, bilanço ve defterleri incelettirmediklerini, kâr payının halen ödenmediğini, davacının şirket çalışanı olan davalı ... ve şirket avukatı ...’na yolun uzak olması nedeniyle üç ayrı taşınmazın davalı şirkete satışı konusunda vekalet verdiğini, satış bedelinin davacıya ödenmediğinden bu kişilerin vekaletten azil edildiğini, 562 ada 19 sayılı parselde kayıtlı taşınmazın Karayolları Genel Müdürlüğü’nce kamulaştırıldığını ve 01/06/2015 tarihinde şirket hesabına 1.006.858,55 TL ödendiğini ileri sürerek 2008-2014 yıllarına ilişkin ödenmeyen kâr payından şimdilik 10.000,00 TL ile davacı hissesine düşen kamulaştırma bedelinden şimdilik 9.000,00 TL’nin davalı şirketten tahsilini, vekaleten satışı yapılan taşınmazların rayiç bedellerinin tespiti ile rayiç bedellerinin, bu talebin kabul edilmemesi halinde resmi senette satış bedeli olarak gösterilen bedelden şimdilik 1.000,00 TL"nin satış tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 13/03/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 41.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı şirket vekili, davaya konu taleplerin anlaşılamadığını, davalı şirketin tarafı olmadığı vekalet ilişkisinden kaynaklanan alacaktan sorumlu tutulamayacağını, vekalet ilişkisine ve kamulaştırma bedeline dayalı talebe yönelik davaların Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, kâr payı dağıtılmasına yönelik ortaklar kurulu ve genel kurulunda bir karar alınmadığından istenemeyeceğini, şirketin 2008 ve 2009 yıllarında kâr
    payı dağıtılmamasına yönelik karar alındığını, 2011 yılında şirketin zarar ettiğini ve diğer yıllardaki kârın bu zararı kapatmaktan çok uzak olduğunu, davacının 03/12/2008 tarihli sermaye artırımına ilişkin 225.000,00 TL ödenmemiş sermaye borcunun bulunduğunu, bu alacağın tahsili için Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2015/24781 sayılı dosyasından başlatılan takibin itiraz nedeniyle durduğunu, limited şirketlerde ortakların kâr payının kural olarak ödenmemiş sermayelerine sayılacağından davacının kâr payı talep edemeyeceğini, gayrimenkullerin rayiç bedel üzerinden şirkete satıldığını ve karşılığının da davacının şirkete olan borcundan düşüldüğünü savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Diğer davalı vekili, davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, satış işleminin 24/03/2010 tarihi olduğunu ve talebin zamanaşımına uğradığını, satış bedelinin davalı şirketin davcıdan olan alacağından düşüldüğünü, bu hususların muavin defter kayıtlarında görüldüğünü, tarafların bilgisi dahilindeki bu satış nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, vekaletnameye dayalı satış işlemininden dava tarihine kadar beş yılık zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı şirketin sadece 2011 yılında zarar ettiği, diğer yıllarda ise faaliyet kârı bulunduğu, kâr dağıtımına ilişkin genel kurul kararı bulunmadığını, TTK"nın 411. maddesindeki prosedür izlenmediğinden dava şartının yerine getirildiğinin kabul edilemeyeceği, taşınmaz satışına ilişkin işlem sırasında davacının şirket ortağı olduğu, tapu siciline tescilinden sonra 5 yıldan fazla süre geçtiği halde bu işlemlerin iptali ya da uğranılan zararın tahsili için dava açılmadığı, resmi senette satış bedelinin nakit olarak ödendiği belirtildiği gibi şirket kayıtlarında bu miktarın davacının şirkete olan borçlarından mahsup edildiğinin yazıldığı, resmi senet karşısında iddianın aynı değerde senetle ispatlanması gerektiği, vekaleten yapılan satış nedeniyle uğranılan zararın vekalet ilişkisinin tarafından talep edebileceği gerekçesiyle davalı şirkete yönelik davanın ispatlanamadığından reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
    Ankara Bölge adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 11/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.









    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi