21. Hukuk Dairesi 2016/2699 E. , 2017/4522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kuruma borçlu olmadığının tespitine, aylığın kesilmesine ilişkin idari işlemin iptaline, aylığın yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, vefat eden oğlundan dolayı almakta olduğu ölüm aylığının, eşinden dolayı da ölüm aylığı alması nedeni ile kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptalini, aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasını,yersiz ödeme nedeniyle borcu bulunmadığının tespitini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya 10.12.2009 tarihinde vefat eden oğlundan dolayı 01.01.2010 dan geçerli ölüm aylığı bağlandığı,davacının 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalı olan eşinin 28.10.2011 tarihinde vefat ettiği, davacının 01.11.2011 tarihinden itibaren eşinden dolayı da ölüm aylığı aldığı gerekçesiyle Kurum tarafından oğlundan aldığı aylık kesilerek 26.11.2011-25.04.2012 süresi yersiz ödemenin 5510 sayılı Yasanın 96/a maddesine göre borç kaydı yapıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasa"nın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 34. maddesinde , hak sahibi eş ve çocuklardan artan pay bulunması durumunda her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması koşuluyla ana ve babaya aylık bağlanacağı, ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması durumunda ise artan paya bakılmaksızın kendilerine aylık bağlanacağı öngörülmüş, 20. maddesinde gelirin başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanmasında 34. ve 35. maddelerinin uygulanacağı açıklanmıştır.
Öte yandan, 6111 sayılı Yasa"nın 44.maddesi ile değişik 5510 sayılı Yasa’nın “Yersiz Ödemelerin Geri Alınması” başlıklı 96. maddesinde; "Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler,
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.
Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.
Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; anılan yasal düzenlemeler dikkate alındığında, mahkemenin davacının bağkur sigortalısı eşinden dolayı ölüm aylığı alırken aynı zamanda oğlundan dolayı da ölüm aylığı alamayacağına ilişkin tespiti ve bu yönden davanın reddine karar vermesi doğrudur.Ancak,davacının iyi niyetli olmadığından bahsedilerek fuzulen ödenen 2.196,61 TL nin faizi ile ödenmesine karar verilmesi isabetsizdir.Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davalı Kurum tarafından talep edilebilecek yersiz ödeme miktarının 5510 sayılı Yasa"nın 96/a maddesi kapsamında belirlenemeyeceği gözetilerek hüküm kurmaktan ibarettir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
29.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi