1. Hukuk Dairesi 2016/9030 E. , 2019/2485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece görevsizlik nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı şirket ile maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın kat karşılığı inşaat yapılması amacıyla davalıya verileceğini ve yapılacak binadan 5 adet dairenin de sonrasında kendisine devredileceğini sözlü olarak kararlaştırdıklarını, hukuki prosödürü bilmemesi sebebiyle davalının yönlendirmesi sonucunda düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılacağını zannederken taşınmazın tamamını satış suretiyle hiçbir bedel almaksızın davalıya satış suretiyle devrettiğini öğrendiğini, devrin davalının hileli davranışları sonucu gerçekleştiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile taşınmazın adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap verememiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinin görev alanında olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
İddianın ileri sürülüş biçiminden ve içeriğinden; çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin iradi olmadığı iddiasıyla hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğinde bulunulduğu, davanın taşınmazın aynına yönelik olduğu gözetildiğinde, 6100 sayılı HMK"nın 2. maddesi gereğince görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu tartışmasızdır. Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekli bir usul kuralıdır.
Öte yandan, yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir". hükmü düzenlenmiştir.
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece davalıya tebligat yapılmaksızın, davalının iddialar hakkında savunma hakkını kullanması olanağı sağlanmadan evrak üzerinden görevsizlik kararı verilmiştir.
Hâl böyle olunca, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilerek HMK’nın 27. maddesi gereğince hukuki dinlenilme hakkı tanınması, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması, gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 08/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.