23. Hukuk Dairesi 2015/9591 E. , 2016/1087 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muarazanın meni davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalıya bir daire verilmesi gerekirken sözleşmeye iki daire bir dükkan verileceğinin maddi hata olarak yazıldığını ileri sürerek, ortaya çıkan muarazanın meni ile davalıya verilecek bağımsız bölümün A blok 26 nolu daire olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, tacir olan davalının sözleşmenin düzenlenmesinden 9 yıl sonra maddi hata yapıldığını ileri sürmesinin kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"un 3/l-ı ve 73/1 maddesi gereğince mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli... gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklıdır.
1- 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun"un 3. maddesi (L) bendinde "gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser sözleşmelerini tüketici işlemi kapsamına almıştır. Kanun"un 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiştir.
6502 sayılı Kanun"un 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak, Kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu"nun 355 vd., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi; diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı açıktır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Yasada tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden
kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 6502 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak, araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
Bu durumda eldeki davada uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanuna göre Tüketici Mahkemelerinde değil, genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte olan HMK"nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK"nın 114/1-c ve115/2. madde hükümleri gereğince anılan yasal düzenleme gözönünde bulundurularak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK"nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.