23. Hukuk Dairesi 2015/7521 E. , 2016/1086 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalının inşatı süresinde bitirmediğini, eksik ve ayıplı işler bulunduğunu ileri sürerek, eksik ve ayıplı işler bedeli, kira tazminatı, kira bedeli, cezai şart ve manevi tazminat olarak şimdilik 100.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 3/l-ı ve 73/1. maddesi gereğince mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi"nc gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklıdır.
1-28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun"un 3. maddesi (L) bendinde "gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser sözleşmelerini tüketici işlemi kapsamına almıştır. Kanun"un 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiştir.
6502 sayılı Kanun"un 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak, Kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu’nun 355 vd. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı açıktır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Yasada tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 6502 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
Öte yandan, somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa ise kapsamında bir uyuşmazlık olmadığı, davalı yüklenici tacir ise de, davacı arsa sahipleri tacir olmadığından davanın nispi ticari dava niteliğinde bulunmayıp, 6102 sayılı TTK"nın 4/1.maddesinde TBK’nın 470 vd. maddelerine atıf yapılmadığından davanın mutlak ticari dava niteliğinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi’nin görevi kapsamında kaldığının kabulü ile davanın görev yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte olan HMK"nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK"nın 114/1-c veli5/2. madde hükümleri gereğince anılan yasal düzenleme gözönündc bulundurularak, göreve ilişkin dava şartt noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK"nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilmesi doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere. 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi