10. Hukuk Dairesi 2016/16461 E. , 2019/1147 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı tarafça, davacının davalı işverenin yanında şoför olarak 35 M 8278 plakalı minibüste 2009-2011 tarihleri arasında fiilen çalıştığının ve SSK’ya bildirilmeyen hizmetlerinin tespiti talep edilmiştir. Eldeki dosyada, 24.12.2010 tarihli yoklama fişinde davacının 10.12.2010 tarihinden itibaren yolcu taşımacılık işini yapan işveren Bülent’in yanında şoför olarak çalışmaya başladığının belirtildiği, davacının imzasına havi 20.10.2010 tarihli Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinin bulunduğu, davacının hizmet döküm cetveline göre 10.12.2010 - 25.03.2013 tarihleri arasında davalı ... tarafından bildirim yapıldığı, ...’a ait minibüs işletmesi işi işyerinin 10.12.2010 tarihinde 5510 sayılı Yasa kapsamına alındığı, halan faal olduğu, 2012/12, 2013/3 dönem bordrolarının gönderildiği, bordrolarda davacının sigortalı olarak çalıştığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmişse de dosyada bulunan bilgi, belge ve delillerin hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olmadığı ve gerekçe kısmının çelişkili olduğu görülmüştür.
1-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağını, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 79/10. maddesi teşkil etmektedir. Anılan maddede “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır” hükmü yer almaktadır. Bilindiği üzere, belli bir dönemdeki çalışmaların tespiti istemini içeren hizmet tespiti davası, dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş olmasa da, 506 sayılı Kanun’un 79/10. maddesinde de düzenlendiği üzere, özünde prime esas kazançlarının ve prim ödeme gün sayılarının tespiti talebini de içerir. Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin ilamı ise, işverenin Kuruma vermediği bildirgeler yerine geçecek belge niteliğindedir. Bu nedenle mahkeme dava sonunda vereceği kararda, tespit edilen dönem için aylar itibariyle prim ödeme gün sayıları ile 506 sayılı Kanun’un 77. maddesine göre hesaplanacak olan ‘o dönemdeki’ bir günlük ücreti de belirtecektir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında, mahkemece, re"sen araştırma ilkesi gereğince; dava konusu dönemde davacının şoför olarak çalıştığı 35 M 8278 plakalı araçla ilgili olarak düzenlenmiş trafik ceza tutanakları ile araca ait trafik kayıtları ilgili idari birimden celp edilmeli, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, işyerinden uyuşmazlık konusu tarihleri içerir dönemsel sigorta primleri bordroları Kurumdan getirtilmeli, anılan bordrolarda bildirimleri yapılan sigortalıların hizmet cetvelleri getirtilerek bilgi ve görgüsüne başvurulmalı, davacı ve davalı tarafların gösterdiği tanık beyanları ile yetinilmeyip, talep aranmaksızın davacının çalışmasını bilebilecek durumda bordro tanıklarına veya tüm aramalara karşın sigortalılara ulaşılamadığı takdirde aynı çevrede faaliyet yürüten daha önce dinlenenler dışında işverenler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, varsa tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, davacının ücretini elden mi banka aracılığı ile mi aldığı tespit edilerek yöntemince gerekli araştırma yapılmalı, işyerinin kapsam, kapasite, niteliği ve faaliyet durumu araştırılmalı, işyeri işvereninin vergi kayıtları irdelenerek çalışan sayısı tespit edilmeye çalışılmalı buna göre eylemli çalışmanın var olup olmadığı, sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, sonucuna göre karar verilmelidir.
2-Kabule göre de; “... ...’in, 10.12.2010 - 25.03.2013 tarihleri arasından talebinin kabulünün mümkün olmadığı, davalı işveren yanından 2009-2011 tarihleri arasından fiilen çalıştığı talebinin tescil edildiği sonuç ve kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilmesi gerekmiş olup...” şeklinde kendi içinde çelişkili gerekçeye dayalı hüküm kurulması isabetsiz bulunmuş olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.