Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8739
Karar No: 2018/1505
Karar Tarihi: 27.02.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/8739 Esas 2018/1505 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının borularla müdahale ederek suya el atmasını ve kendisinin suya erişimini engellediğini iddia etmiş ve suya el atmaya karşı tedbir talebinde bulunmuştur. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, mahkemenin hükümlerinde yanılgıya düştüğünü ve daha sağlıklı bir sonuca ulaşmak için suların keşfedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Türk Medeni Kanunu'na göre arazi üzerindeki mülkiyet, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsamaktadır. Kaynaklar ise arazinin bütünleyici parçası olarak kabul edilip mülkiyeti ancak arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkalarının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak ise irtifak hakkı olarak tescil edilir. Yeraltı suları ise kamu yararına ait sulardandır. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu ise özel bir sudur ve hak sahibi dilediği gibi tasarruf edebilir. 5/1465 sayılı Yeraltı Suları Tüzüğü'ne göre yeraltı suyu kullanılacak arazi veya kuyu sahibinin faydalı su ihtiyacı tahsis edilecek maksada göre belirlenir. Somut olayda, dava konusu kaynak suyu genel sudur ve komşuların kadim ve öncelik hakkı olanların hakkına tecavüz etmeden ihtiyaçları oranında yararlanm
14. Hukuk Dairesi         2015/8739 E.  ,  2018/1505 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.03.2011 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, suya vaki müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Davacı, kadimden bu yana kullandığı dava konusu suya davalının borularla müdahale ettiğini kendisinin bu sudan yararlanmasına engel olduğunu beyan ederek davalının suya müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen ilk hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 19.11.2012 tarih 2012/18161 E-23751 K sayılı ilamı ile, “Somut olayda, dava konusu kaynak suyunun devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman arazisi içinden çıktığı ve "genel su" niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Genel sulardan ise, kadim ve öncelik hakkı nazara alınmak koşulu ile herkes faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Mahkemece mahallinde keşif yapılmış, alınan bilirkişi raporunda tarafların ihtiyacı olan su miktarı konusunda bilgi verilmediği gibi yararlandıkları başka suların da araştırılmadığı saptanmıştır. Bu nedenle bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. O halde daha sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için suların en az olduğu bir sulama döneminde su işlerinden anlayan uzman bilirkişiler seçilerekbir sulama döneminde su işlerinden anlayan uzman bilirkişiler seçilerek mahkemece yeniden keşif yapılmak suretiyle dava konusu suyun debisinin ölçülmesi ve tarafların yararlandıkları başka sular varsa bunlarda dikkate alınarak ve davacının kadim hakkı da gözönünde bulundurularak dava konusu suya olan ihtiyaçlarını belirten ayrıntılı rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”, gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının su kaynağına müdahalenin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
    Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen Türk Medeni Kanununun 756. maddesinde; "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.", hükmü yer almaktadır.
    Gerek Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
    Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (.../ .../ ..., Türk Eşya Hukuku, ... 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
    Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera,orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
    Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
    5/1465 sayılı Yeraltı Suları Tüzüğü"nün 15. maddesi gereğince yeraltı suyunu kullanacak arazi veya kuyu sahibinin veya işletmecilerinin faydalı su ihtiyacı; sırasıyle içme, temizlik, belediye hizmetleri, hayvan sulaması, zirai sulama ve maden ve sanayi suyu, sportif ve benzeri tesislerin faydalı kullanış miktarı gözönünde bulundurularak tahsis edilecek maksada göre ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle DSİ tarafından tespit edilir. Faydalı ihtiyaç için ayrılacak su miktarı hiç bir zaman yeraltı suyu deposunun emniyetli veriminden daha yüksek olamaz.
    Somut olaya gelince; mahkemece, bozmaya uyulmuş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Dava konusu kaynak, genel sudur. Genel sulardan herkes kadim ve öncelik hakkı olanların hakkına tecavüz etmeden, ihtiyacı oranında yararlanır. Belirtilen bu ilkeler ışığında, davacının kadim yararlanma hakkı ve tarafların yararlandıkları başka sular da dikkate alınarak herkesin ihtiyaçları oranında faydalanabileceği bir su rejimi kurulması gerekir.
    Öyle ise mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, ayrıca bozma ilamının içeriği de dikkate alınarak, gerekiyor ise yeniden keşfe gidilerek, yapılacak yargılama neticesinde, uygun bir su rejiminin kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.02.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi