8. Hukuk Dairesi 2010/2909 E. , 2010/4377 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Değer artış payı ve katılma alacağı
... (...) ile ... aralarındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ....Aile Mahkemesinden verilen 03.12.2009 gün ve 658/1013 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.09.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... bizzat ve vekili Avukat ...geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına kayıtlanan 5077 ada 3 parselde bulunan 39 nolu bağımsız bölüm ile 55 AF 809 plaka sayılı araç ve Türkiye İş Bankası Samsun Atakum Şubesinde bulunan 3093 nolu hesapta bulunan mevduat nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 125.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, dava konusu evin ve aracın tüm bedellerinin vekil edenince karşılanması ile edinildiğini, dava konusu mevduatın ise; vekil edenine annesinden miras yolu ile kalan bir mevduat olduğunu ve kardeşleri ile ortak bulunduğunu, dolayısı ile dava konusu mal varlığı üzerinde davacının bir hakkı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 95.937,00 TL nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 14.9.1983 tarihinde evlenmiş, 1.7.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesi ile 28.5.2008 tarihinde boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açılma tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mal varlıklarına ilişkin uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre; 1.1.2002 tarihinden sonra edinilen mal varlıklarına ilişkin uyuşmazlığın da eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların hak sahibi oldukları hususu dikkate alınarak çözüme kavuşturulması gerekir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde tarafların dava konusu mal varlığının edinilmesinde maddi bir katkısının bulunup bulunmadığına bakılmaz.
Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın TOKİ’den 20.7.1998 tarihli sözleşme gereğince taksitle satın alındığı, 20.7.1998 tarihinde başlayıp, 31.5.2004 tarihinde biten taksit ödemeleri sonunda 8.12.2004 tarihinde davalı eş adına tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda taşınmazla ilgili olarak 20.7.1998 tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar olan ödemeler mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme,1.1.2002 tarihinden ödemenin bittiği tarihe kadar geçen dönemdeki ödemeler de edinilen mallara katılma rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkindir. Dava konusu araç ise; 27.4.2004 tarihinde edinilen mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınarak davalı adına kayıtlanmıştır. Davalı adına kayıtlı 3093 nolu mevduat hesabının açılma tarihi 27.3.2002 olup, edinilmiş mallara katılma rejimine tabii bir mevduattır. Bu durumda görülmekte olan davada, yukarıda açıklanan her iki rejim kurallarının birlikte uygulanması ve değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu evin ve aracın değerinin belirlenmesine ilişkin bilirkişi raporlarında kullanılan ölçütlerin dosyaya ve oluşa uygun bulunduğuna, davalının itirazına dayanak yaptığı 21.200,00 TL olan kasko değeri ile bilirkişinin yaptığı değerlendirmede tesbit edilen değerin birbirine çok uzak değerler olmaması ve kasko değerlerinin piyasa değerlerinin altında belirlenmesi gerçeğinin yaygın bir uygulama olması karşısında davalının bu yönleri amaçlayan temyizleri yerinde bulunmamıştır.
Evlendikleri günden beri öğretmen olarak çalıştıkları düzenli ve birbirine yakın gelirlere sahip oldukları dosya arasına getirtilen çalışma ve ücretlere ilişkin belgelerden anlaşılan tarafların, dava konusu taşınmazın 20.7.1998 tarihli sözleşme uyarınca satın alınmasından 1.1.2002 tarihine kadar geçen döneme ilişkin bulunan uyuşmazlıkta, davalı kocanın 743 sayılı TKM.nin 152. maddesi uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü de dikkate alındığında davacının katkısının en az ½ oranında olacağı gerçeğine rağmen sadece ½ olduğu yolundaki değerlendirme de hükmü temyiz eden davalı yararına olduğundan isabetsiz bulunmamıştır. Davalı; 2004 yılında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen dava konusu aracın daha önce sahip bulunduğu başka bir aracın satılması ile yerine alındığını savunmuş ise de, söz konusu önceki araç da evlilik birliği içinde 2001 yılında edinilmiştir. Bu durumda dava konusu evle ilgili 1.1.2002 tarihinden önceki döneme ilişkin bulunan değerlendirmenin araç için de geçerli olacağı konusunda duraksamamak gerekir. Diğer bir deyişle dava konusu ev ve araç bakımından davacının ½ pay oranında alacak hakkına sahip bulunduğuna ilişkin değerlendirme doğru olmaktadır.
Davalı vekilinin bankadaki mevduata ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dava konusu Türkiye İş Bankası ... Şubesinde bulunan 3093 nolu dava konusu bu hesabın 27.3.2002 tarihinde açıldığı ve boşanma davasının açıldığı tarihte hesapta 72.374,00 TL nin bulunduğu ve hesabın sadece davalı adına olduğu kayıtlarla bellidir. Davalının bu hesabın esasen annesine ait bir hesap olduğuna ilişkin iddiası bu durumda dinlenemez. Kaldı ki davalının annesi ile ortak olduğu aynı bankanın aynı şubesinde bulunan 4932 nolu başka bir hesapda bulunmaktadır.
Bu 4932 nolu hesap ise dava konusu değildir. Davalı dava konusu 3093 nolu hesaptaki paranın kaynağının kendi kişisel malı olduğunu kayıtlara dayanarak kanıtlamış değildir. Aksi kanıtlanamadığına göre; bir eşin bütün malları edinilmiş mal kabul edilir(TMK md 222/son). Mahkemenin açıklanan nedenlerle, mevduata ilişkin davalı savunmasını dikkate almaması ve taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarihte var olan mevduat üzerinde davacının yarı oranda hak sahibi bulunduğuna ilişkin değerlendirmesinde de bir yanlışlık bulunmamaktadır.
Tüm bunlardan ayrı davalı; davacının evden ayrılırken bir takım ev eşyalarını alıp götürdüğünü ve evlilik birliği içinde edindiği emekli ikramiyesinin bulunduğunu,emekli ikramiyesinin yasaya göre edinilmiş mal sayıldığını, bu durumda davacı tarafından alınıp götürülen ev eşyalarının bedelleri ile emeklilik ikramiyesinin hesaplamalarda dikkate alınması gerektiğini ve bu miktarların davacının katkı payı alacağından düşülmesi gerektiğini ileri sürerek mahsup isteğinde bulunmuş ise de; böyle bir isteğin değerlendirmeye alınması istekte bulunan kişinin de yöntemine uygun bir biçimde harcı yatırılmak suretiyle açmış olduğu bir davanın ve isteğinin olması ve bu isteğe bağlı olarak belirlenmiş ve kanıtlanmış bir alacağın bulunması gerekir. Sadece mahsup isteğinde bulunmak yeterli değildir. Bu nedenle mahkemenin davalının bu yöne ilişkin isteğini dikkate almamasında da isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1.425,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 4.273,66 TL’nın temyiz eden davalıdan alınmasına 28.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.