8. Hukuk Dairesi 2010/4221 E. , 2010/4371 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Eskiköseler Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.05.2009 gün ve 352/238 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili tarafından davalılar Hazine ve Eskiköseler köyü tüzel kişiliği aleyhine açılan tescil davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece davanın kabulü ile teknik bilirkişinin krokisinde A harfi ile gösterdiği 14.672 m2 ve B harfi ile işaretlediği 13.034 m2 miktarındaki taşınmaz bölümlerinin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak 1969 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında "hâli" olarak tesbit harici bırakılan dava konusu taşınmazların vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece toplanan deliller, alınan raporlar ve mahalli bilirkişi ile tanık beyanları karşısında yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazların 1978 yılında imar ihyasına başlandığını ve 1980 yılında tamamlandığını, bu tarihten itibaren davacının tarım arazisi olarak kullandığını ifade etmişler, alınan teknik bilirkişi raporlarında 1978 tarihli hava fotoğrafında tarla olarak kullanılmadığı, 1991 tarihli hava fotoğrafında ise, tarla olarak göründükleri açıklanmıştır. İmar ihyanın 1980 yılında tamamlandığı iddia edildiğine göre 1978 tarihli hava fotoğrafındaki görünümün davamız bakımından bir önemi bulunmamaktadır. 1991 yılındaki hava fotoğrafı ise, 5.4.2005 dava tarihi itibarıyla imar-ihya tarihinden itibaren 20 yıllık zilyetliğin ispatı bakımından yeterli değildir. Uzman ziraatçi bilirkişinin 9.8.2006 tarihli raporunda “…A ve B ile gösterilen yerlerin kıraç, killi tınlı tarla niteliğinde, içerisinde yer yer işlenememiş ana kayalar bulunduğu ,köksüz taşların toplandığı...” açıklanmıştır. Mahkemece A ve B ile gösterilen taşınmazlar bakımından imar ihyanın tamamlandığı ve kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ziraatçi bilirkişinin bu açıklamaları karşısında taşınmazın tamamının
imar-ihya edilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim dosya arasına getirtilen ve 17.5.2006 tarihli keşifte çekildikleri keşif tutanağında yazılı bulunan fotoğraflardan da bu durum görülmektedir.
Diğer yandan taşınmazlara komşu 886 parselin dayanağı 18.2.1958 tarih 213 numaralı tapu kaydının Toprak Tevzi çalışmaları neticesinde oluştuğu ve kadastro çalışmalarında bu tapu kaydı uygulanarak 886 parselin davacının babası Tahir Ünal adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Ayrıca Ankara İl Tarım Müdürlüğü cevabı ekinde gönderilen ve 4342 sayılı Mera Kanununa göre yapılan tesbit çalışmaları sonunda oluşturulan mera haritalarında dava konusu taşınmazların bulunduğu yer (G) harfi ile gösterilmiş, (G) harfi ile mera olarak tesbit edilen 150.000 m2 miktarındaki taşınmazın sınırlarında ise farklı parsellerin bulunduğu görülmüştür. Her ne kadar yazı cevabında 886 parselin kuzeyinin mera olmadığı bildirilmiş ise de az yukarıda sözü edilen haritalardaki durum taşınmazların mera niteliği bakımından tereddüt yaratmaktadır.
Mahkemece, bu tereddüt ve çelişkinin giderilebilmesi, taşınmazın niteliğinin ve imar ihyasının tam olarak tamamlanıp tamamlanmadığının açıklığa kavuşturulması amacıyla mahallinde harita mühendisi, ziraat mühendisi, jeolog ve fotoğrafçı bilirkişiden oluşan üç kişilik uzman bilirkişiler refakatinde yeniden keşif yapılması, mera haritaları ve Toprak Tevzi çalışmalarına ait haritaların mahallinde uygulanması, keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, davacı tarafından taşınmazın imar-ihyasına hangi tarihte başlandığı, imar-ihyayı ne şekilde sürdürdüğü, taşınmazın kısmen veya tamamen imar ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, sonradan genişletilen yer bulunup bulunmadığı, taşlık ve kayalık görünen kısımların ne şekilde kullanıldığı hususlarının ayrıntılı şekilde sorularak saptanması, ayrıca mera haritalarındaki (G) ile gösterilen bölümün neresi olduğunun, taşınmazlarla ilgisinin de sorularak teknik bilirkişiden mera haritalarındaki tereddüt yaratan durumla ilgili gerekçeli açıklama istenmesi, diğer yandan uzman ziraatçi bilirkişiden yeniden beyanlar ve teknik bilirkişi raporu da dikkate alınarak taşınmazın kayalık kısımları ve tümü bakımından incelemeleri içeren gerekçeli rapor alınması, teknik bilirkişiden imar ihya edilerek kullanılan ve kayalık olduğu belirlenen bu kısımları krokisinde ayrı ayrı göstermesinin istenmesi, kayalık olan kısımlar da gözetilerek jeolog bilirkişiden taşınmazın kayalık ve diğer kısımlarını değerlendiren hakim vasfını tayin eden gerekçeli rapor alınması, keşifte uzman fotoğrafçı bilirkişiye taşınmazın fotoğraflarının yeniden çektirilerek hakim tarafından onaylanması ve Yargıtay denetimine olanak tanınması, tüm beyanlar ve alınacak raporlar dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek ve imar ihyanın taşınmazların tümü bakımından tamamlanıp tamamlanmadığı, işlenememiş ana kayaların bulunduğu bölümlerin tescili istenen taşınmazdan ayrılma imkanı bulunup bulunmadığı, taşınmazların hakim vasfı, davacı tarafın kullanımının ekonomik amacına uygun olup olmadığı, kazanma koşullarının taşınmazın belirli kısımları mı yoksa tamamı bakımından mı gerçekleşmiş olduğu hususunda tüm deliller göz önünde bulundurularak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir.
Hüküm kurulurken keşifte belirlenecek imar ihyası tamamlanmamış veya kayalık yerlerle ilgili kısımların 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18. maddesi hükmü uyarınca tarım alanına dönüştürülmesi ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup olmadığı da açıklığa kavuşturulmalı, TMK.nun 999.maddesine göre özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazların tapu kütüğüne kayıt olunamayacakları gözönünde tutularak davalı Hazine vekilinin TMK.nun 713/6. maddesine göre tescil isteği ile ilgili de bir hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.