21. Hukuk Dairesi 2016/3391 E. , 2017/4468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 17/01/1969 tarihinde sigorta başlangıcı kabul edilerek prim ödeme süresi olan 5405 günün ilgili yıllara mal edilerek sigortalılık süresinin 17/01/1969-22/01/1984 tarihleri arasında geçmiş kabul edilerek maaşının yeniden hesaplanarak maaş farklarının faiziyle ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının yurt dışındaki çalışmasının başlangıç tarihi olan 17.01.1969 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilerek 5405 günlük borçlanma süresinin 17.01.1969-22.01.1984 tarihleri arasında geçmiş kabul edilmesi, anılan tarihler arasında geçen hizmetlere göre maaşının yeniden hesaplanması ve maaş farkının yasal faizi ile ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile, "davacının 01.05.2014 tarihinden itibaren 42200593786 tahsis nolu dosya üzerinden almakta olduğu yaşlılık aylığının hesabında sigorta başlangıç tarihinin 17.01.1969 tarihi olarak kabul edilmesi ve 5405 gün prim ödemesinin 2000 yılı öncesine mal edilmesi gerektiğinin tespitine; davacıya 2014/5 - 2015/3.ay (dava tarihine kadar) süresinde ödenmesi gereken 4523,85 TL fark aylıkların ödenme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalı kurumdan alınarak, davacıya verilmesine," karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının Almanya"daki çalışmalarının 17.01.1969 tarihinde başladığı, 25.02.2014-31.03.2014 tarihleri arasında 34 gün 5510 sayılı Yasa"nın 4/1-(a) bendi kapsamında sigortalı olduğu, 02.04.2014 tarihli borçlanma talep dilekçesinde borçlanacağı süre kısmında "ev kadınlığı" süresini işaretlediği, borçlanmak istediği tarihleri ve süreyi belirtmediği, davalı Kurumun 10.11.1976-16.2.2014 tarihleri arasındaki 10184 gün için tahakkuk cetveli düzenlediği, davacının herhangi bir ihtirazı kayıt koymadan 5405 günlük kısmını ödediği, davalı Kurumun yurt dışı borçlanmasını 10.11.1976-07.08.1996 ve 13.09.1996-16.02.2014 tarihleri arasına mal ettiği, davacının 29.04.2014 tarihli tahsis talebi üzerine sigorta başlangıç tarihi 20.02.1999 tarihi kabul edilerek 01.05.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"un 5.maddesine 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun"un 79.maddesi ile eklenen (yürürlük tarihi 08.05.2008) 1.fıkraya göre; "Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır."
Somut olayda, mahkemece davacının yaşlılık aylığına esas sigorta başlangıç tarihinin 17.01.1969 tarihi olarak kabul edilmesi yerindedir. Ancak 3201 sayılı Yasa"nın 5.maddesinde borçlanmanın, yurt dışındaki çalışmanın sona erdiği tarihten geriye doğru gidilmek sureti ile belirleneceği açıkca gösterildiğinden, davalı Kurumun yurt dışı borçlanmasını "10.11.1976-07.08.1996 ve 13.09.1996-16.02.2014" tarihleri arasına mal etmesine dair işleminde hata bulunmamaktadır. Ayrıca davacının yurt dışı borçlanması yapmak istediğine dair dilekçesinde borçlanmak istediği tarihleri ve süreyi belirtmediği, davalı Kurum tarafından düzenlenen tahakkuk cetveline itiraz etmeden ödeme yaptığı ve buna göre yaşlılık aylığının tahsis edildiği anlaşıldığından davacının artık yurt dışı borçlanma süresinin yeniden belirlenmesine ve buna göre aylığının yeniden hesaplanmasına dair talebinin kabul edilmesi mümkün değildir.
Yapılacak iş, davacının yaşlılık aylığına esas sigorta başlangıç tarihinin 17.01.1969 tarihi olarak kabul edilmesi ile davacıya ödenen yaşlılık aylığında bir fark oluşup oluşmayacağı belirlenerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.