Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2520
Karar No: 2019/8048
Karar Tarihi: 10.12.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/2520 Esas 2019/8048 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/2520 E.  ,  2019/8048 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/10/2017 tarih ve 2017/376 E. - 2017/254 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 11/04/2019 tarih ve 2018/71 E. - 2019/810 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, 556 sayılı KHK m. 14 gereği davalı tarafın "FEN bilimleri Merkezi İzzettin Silier" ve "Fen Bilimleri Merkezi" ibareli markalarının kullanmama nedeniyle iptali ve sicilden terkini istemli eldeki davayı açtıklarını, markanın amaca uygun şekilde kullanıldığının ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, davalı markalarının 16. ve 41. sınıfları kapsayan mal ve hizmetlerde tescil edildiğini, davalı tarafın markalarının 556 sayılı KHK m. 14 gereği iptali ve sicilden tekinini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin terkini istenen markalarının tanınmış markalar olduğunu, "Fen Bilimler" ibareli markasının uzun yıllardır müvekkili tarafından kullanıldığını, bu ad altında yoğun reklam çalışmları yapıldığını, gazete, broşür ve duvar reklamlarında kullanıldığını, dergi çıkartıldığını; davacının talebinin kötü niyetli olduğunu, nitekim müvekkilinin markanın kullanımını mekan ve süre sınırlaması içerecek şekilde 1996-2008 yılları arasında "Dershane Devir ve İsim Kullandırma Sözleşmesi" ile davacı şirketin ana ortağı Nazmi Arıkan"a kullandırıldığını, davacının 01.07.2008 yılında markayı kullanma hakkının sona erdiğini ancak davacı tarafın haksız olarak markayı kullanmaya devam ettiğini, bunun yanı sıra pek çok benzer markaları tescil ettirmeye çalıştığını, kötüniyetli başvuru nedeniyle TPMK"nin davacı tarafın benzer marka başvuru istemlerini reddettiğini, taraflar arasında birden çok benzer davaların görüldüğünü ve aynı şekilde davacının kötü niyetinin tespit edildiğini, taraflar arasında devam eden men, iptal ve tazminat davalarının da olduğunu, davacının bir dönem müvekkilinin markalarının kiracısı olduğunu, kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra taklit markalarla aynı pazarı elde etmeye çalıştığını, davacının kötü niyetli olduğunun açık olduğunu, markanın kullanımı için yapılan hukuki girişimlerin de kullanma mahiyetinde olduğunu, bu marka ile yapılan yayınların piyasada halen satıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, 556 sayılı KHK"nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nin 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin istinaf istemi üzerine istinaf incelemesinde her ne kadar davacı vekilince 556 sayılı KHK bakımından meydana gelen boşluğun Anayasa m. 90/5 yoluyla Paris Konvansiyonu 5/c ve TRİPS 19. maddesindeki düzenlemeler doğrultusunda söz konusu düzenlemelerin kullanılmayan markalara ilişkin açık ve doğrudan uygulanabilir birer yaptırım hükmü olmadıklarını, marka hakkının mülkiyet hakkı olması nedeniyle hakimin mülkiyet hakkını sınırlayıcı biçimde yasal boşluğu dolduramayacağı gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava 556 sayılı KHK 14. maddesine dayalı Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
    Dava, 19.10.2016 tarihinde açılmış olup, yargılama sırasında Resmi Gazetenin 06.01.2017 tarihli nüshasında yayımlanan Anayasa Mahkemesi"nin 14.12,.2016 tarih ve 2016/148-189 sayılı kararı ile davanın yasal dayanağı iptal edilmiştir.
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere güvenilerek açılan davada, yasal dayanağın yargılama sırasında ortadan kalkması nedeniyle "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekirken, davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
    2-Diğer taraftan, HMK 331 maddesi gereğince dava tarihi itibariyle taraflardan haklılık durumlarının gözetilerek yargılama giderlerinin de bu hüküm kapsamında değerlendirilip karar verilmesi gerekirken yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY
    Dava, davalı adına tescilli markanın kullanmama nedenine dayalı iptali istemine ilişkin olup davanın hukuki nedeni, bir başka söyleyişle, yasal dayanağı mülga 566 sayılı KHK’nın 14. maddesidir.
    Söz konusu KHK hükmü, Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarih ve 148-189 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve kararın RG’de yayımlanması üzerine Anayasamızın 153. maddesi çerçevesinde davanın hukuki nedeni ortadan kalkmıştır. Bu durumda, yasal dayanağı bulunmayan davanın esastan reddine hükmedilmesi gerekir. Nitekim, mahkemece de durum bu biçimde kabul edilmiş ve davanın reddine hükmedilmiştir.
    Davanın açıldığı tarihte söz konusu KHK hükmünün mevcut olması bu sonucu değiştirmeye elverişli değildir. Çünkü, Anayasa Mahkemesi kararının, dava nedeni ile dava konusu üzerinde bir etkisi yok ise de, söz konusu karar, davanın dayandığı hukuki sebebi ortadan kaldırmıştır. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları, bu nedenle, iptal edilen kanun yahut KHK hükmüne dayalı olarak açılan derdest (devam eden) davalara da kesin olarak etkilidir. Aksinin kabulü halinde, hukuka ve anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen bir kanun veya kanun hükmündeki kararname hükmüne dayalı olarak hüküm kurulması gibi hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı bir duruma yol açılması kaçınılmazdır.
    Yukarda da belirtildiği üzere, yasal dayanağı bulunmayan yahut açıklandığı biçimiyle hukuki nedeni bulunmayan bir davanın konusuz kaldığından, hatta ve hatta davanın esastan sonuçlanmadığından söz edilemez. Dava esastan görülmüş ve reddedilmiştir. Bu durumda, yargılama giderleri bakımından HMK’nın 331/1. maddesinin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Aksinin düşünülmesi ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın konusunun kalmadığının kabulüyle buna dayalı olarak davanın açıldığı tarihte haklı nedenlere dayalı olup olmadığının değerlendirilmesi, haklılığın iptal edilen KHK hükmüne dayalı olarak değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle çelişkili bir yaklaşımı beraberinde getiriyor olmakla benimsenemez.
    Şu halde, aksine bir kanun hükmü bulunmadığı gözetildiğinde, HMK’nın 326/1. maddesi hükmü uyarınca, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen davacıya yükletilmesi gerekir.
    Açıklanan nedenlerle, istinaf isteminde bulunanın ve temyiz edenin sıfatına göre yerel mahkeme kararına vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, Daire çoğunluğunun aksi yöndeki kararına katılamıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi