15. Hukuk Dairesi 2015/4557 E. , 2015/6289 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :06.06.2014
Numarası :2012/91-2014/301
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, ayıp nedeniyle uğranılan zararın tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, araçlara takılan klimanın montajı işinin ayıplı ifa edilmesi nedeniyle doğan zarara ilişkin olduğunu belirttiği alacakla ilgili takip yapmış ve takibe itiraz edilmesi üzerine, itirazın iptali takibin devamı ve icra inkâr tazminatı isteminde bulunmuş, davalı taraf davanın reddini savunmuş, mahkemece; davacı tarafın ticari defterlerinin düzgün tutulduğu, davalı tarafın ticari defterlerinin ise düzgün tutulmadığı, muntazam tutulan davacı ticari defterlerine göre davanın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Dava İİK 67. maddeye dayalı açılmış itirazın iptali davası olup, takibe konu alacak dava tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülga BK. 355 vd. maddelerde düzenlenen eser sözleşmesine dayalıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıp, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca göre eserde olması gereken bazı niteliklerin bulunmaması ya da olmaması gereken bazı bozuklukların bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 360. maddesinde ayıp halinde iş sahibinin hakları gösterilmiştir. Maddede sayılan seçimlik haklar yanında yüklenicinin kusurunun bulunması halinde ayıptan doğan zararların da istenebileceği kabul edilmiştir.
Borcun ifa edilmemesi edimin hiç ifa edilmemesi yanında gereği gibi ifa edilmemesini de kapsar. Ayıplı ifa borcun gereği gibi ifa edilmemesidir. Ayıptan doğan zarar nedeniyle borçlunun giderim sorumluluğu ile ilgili olarak şu hükümlere göz atmak gerekir. 818 sayılı BK 98. maddeye göre; borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin mahiyetine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır. Kıyas yoluyla uygulanacak BK 41, 42 ve 43. madde hükümlerine göre; kasten ya da ihmal veya tedbirsizlikle başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ispatlamalıdır. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Mahkemece ayıptan doğan zarar belirlenirken yukarıdaki hükümlere dayalı olarak inceleme yapılıp zarar miktarına ilişkin rapor alınmamıştır. Davacının ticari defterlerinin muntazam tutulduğu, davalı tarafın ticari defterleri muntazam tutulmadığı için, davacının muntazam tutulan ticari defterlerinin lehine delil olduğu kabul edilerek davacı ticari defterinde kayıtlı yansıtma faturaları esas alınarak dava kabul edilmiştir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami "yedi gün" içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK 21/1. maddedeki Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir düzenlemesi de faturanın mal ve hizmet teslimi üzerine düzenleneceğini ortaya koymaktadır. Faturaya ilişkin bu hükümler gözetildiğinde ayıptan doğan zararların giderilme bedeline ilişkin kesilen yansıtma faturası davalıya bizzat yapılmış bir teslim ve işgörme olgusunu ispatlamadığından ayıptan doğan zararlara ilişkin fatura kesilmesi ve davacı defterlerine kayıtlı olması ayıptan doğan zararın varlığını ve miktarını kanıtlamaz.
Ayıptan doğan zararın varlığı ve miktarı ile zarardan sorumluluğu gerektiren kusurun kanıtlanması konusunda şu usul kurallarına da bakılmalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre; taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir (HMK 189/1). İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir (HMK 190/1). Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (HMK 266/1).
Belirtilen ilke ve kurallar ışığında mahkemece ayıbın varlığı ve uğranılan zararın ayıp nedeniyle oluşup oluşmadığı ve giderim masrafları miktarı konusunda araştırma yapılıp davanın sonuçlandırılması gerekirken, bu yönde araştırma yapılmadan tek başına delil teşkil etmeyen davacı defterleri esas alınarak karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.