23. Hukuk Dairesi 2015/2219 E. , 2016/1046 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi ve davacı vekilinin duruşma talebi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında hizmet alımlarına ilişkin olarak sözleşmeler imzalandığını ve yaklaşık 300 işçinin davalının bildirdiği bölgelerde sayaç okuma, kaçak sayaç tespit etme ve sayaç yenileme işlerinde çalıştıklarını, bu işçilerden dava dışı ... ..., ..., ... ve ... tarafından hem müvekkili hem de davalı aleyhine kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, yıllık ücretli izin alacağı, hafta tatili alacağı ve genel tatil alacağına ilişkin olarak davalar açıldığını, mahkemece davalarda her iki davalı yönünden kısmen kabule karar verildiğini, ilamların takibe konulduğunu, müvekkilinin haciz tehdidi altında tüm takip bedelini ödemek zorunda kaldığını, kesinleşen mahkeme kararında her ne kadar müteselsilen sorumluluğuna karar verilmiş ise de, dava konusu işçilik alacağının doğmasında davalı İSKİ"nin tek başına kusurlu ve sorumlu olduğunu ileri sürerek, dava dışı şahıslara ödenen toplam 138.110,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 6098 sayılı BK"nın 73. maddesi uyarınca davanın iki yıllık zamanaşımına uğradığını, davacının ödemesini Mayıs 2011 tarihinde yaptığını, bu davanın ise 23.10.2013 tarihinde açıldığını, ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde, yüklenici davacı şirketin işçisine ödenecek kıdem tazminatından asıl işverenin sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, sorumluluğun davacı şirkette olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının işçilere ödediği meblağdan asıl işveren olan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 138.110,00 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında hizmet sözleşmesi ilişkisinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı şirket, davalıdan aldığı ihale sonucu hizmet işinde çalıştırdığı dava dışı işçilerin iş akitlerine son vermiş ve dava dışı işçilerin açtığı kıdem, ihbar tazminatı ile diğer hakların tahsili davaları sonucu İş Mahkemesi"nce verilen kararlarda hem davamızın davacısı şirketi, hem de davalı şirketi müteselsilen sorumlu tutarak hükmedilen bedellerin her iki taraftan tahsiline karar verilmiş, bu kararlar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Davacı şirket ilama bağlı bu borçları ödeyerek, dava dışı işçiler ile 07.09.2011 tarihli sulh ve ibra sözleşmesi imzalamıştır.
Taraflar arasında birbirini takip eden dönemlere ilişkin olarak imzalanan “Hizmet Alımları Tip Sözleşmesinin” "Yüklenicinin Sözleşme Konusu İş İle İlgili Çalıştıracağı Personele İlişkin Sorumlulukları" başlıklı 24. maddesi ve genel şartnamenin altıncı bölümünün 38. maddesi uyarınca işçilerle ilgili hukuki sorumluluğun davacı yüklenicide olduğu kararlaştırılmıştır.
Bu durumda açıklanan maddi olaylar ve hukuki durum karşısında davacının kendi bünyesinde çalıştırdığı işçileri için ödediği tazminatı davalı şirketten rücuen talep etmesine olanak yoktur.
Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddi gerekirken, hatalı yorumla yazılı şekilde davanın kısmen kabulünde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.