11. Hukuk Dairesi 2019/1253 E. , 2019/8038 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/12/2017 tarih ve 2016/126 E. - 2017/505 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/12/2018 tarih ve 2018/587 E. - 2018/1330 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 89/005769 ve 89/007534 numaralı “UHU”, 2007/67544 numaralı “UHU FLEX+CLEAN”, 93/011495 ve 2005/47496 numaralı “UHU STİC, 2007/61549 numaralı “UHU STRON & SAFE” ve 2007/56913 numaralı “UHU SUPER STRONG & SAFE” ibareli tanınmış ve tescilli markaların sahibi olduğunu, markalarının genellikle 01, 16 ve 17. sınıflardaki emtiaları kapsadığını, “UHU” markasının tüketiciler nezdinde refleks olarak bilinir olup, yapıştırıcı denildiğinde ilk akla gelen marka olduğunu, aynı zamanda müvekkilinin ticari ünvanında da “UHU” ibaresinin kullanıldığını, davalı şahsın müvekkilinin markasının tanınmışlığını kullanarak haksız kazanç elde etmek maksadı ile “UHU” markasının 29, 30, 31, 32 ve 43. sınıflarda adına tescili için davalı Kuruma 2014/50929 numarası ile başvuruda bulunduğunu, davalı şahsın başvurusuna yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 27/01/2016 tarih 2016-M-894 sayılı kararı ile reddedildiğini, YİDK kararında müvekkilinin markasının tanınmışlığından kaynaklanan koruma seviyesinin göz ardı edildiğini, davalı şahsın tescilinin müvekkilinin markasının ayırt edici karakterine zarar vereceğinin, firma itibarının zedeleneceğinin ve haksız yarar sağlanacağının dikkate alınmadığını, markaların görsel, fonetik ve anlamsal açıdan benzer olduğunu, müvekkilinin “UHU” markasının tek ve gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 27/01/2016 tarih 2016-M-894 sayılı kararının iptaline, davalı şahsın 2014/50929 numaralı markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ...... vekili, müvekkilinin markasındaki başvuru sınıfları ile davacının markasının sınıflarının aynı emtiaları içermediğini, davacının markasının Türkiye’de tanınmış marka olarak tescilli olmadığını, müvekkilinin 2005/33443 ve 2014/50932 numaralı “UHU URFALI HACI USTA”, 2014/50938 numaralı “URFALI HACI USTA” ibareli tescilli markalarının bulunduğunu, bu kez de “URFALI HACI USTA” ibaresindeki baş harflerden oluşturulan “UHU” ibaresinin tescili için başvuruda bulunduğunu, tarafların aynı sektörde faaliyet göstermediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, başvuru markası ile davacı markalarının kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin oldukça farklı olduğunu, bu nedenle markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını, davacı markasının yurt içi ve yurt dışında uzun yıllardır yaygın olarak kullanılmasının tanınmışlığı için yeterli olmadığını, davacının “UHU” ibaresinin unvanının ayırıcı unsuru olmasının diğer davalının başvurusunun reddi mecburiyetini doğurmayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının "UHU+şekil" ibareli başvurusu ile davacının "UHU" ibareli tescilli markaları arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede ayniyete yakın bir benzerlik bulunduğu, ancak taraf markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin farklı olduğu, dolayısıyla 556 sayılı KHK"nın 7/1-b ve 8/1-b maddesindeki koşulların somut olayda gerçekleşmediği, bunun yanında davacının "UHU" ibareli markasının, yapıştırıcı ve tutkal ürünleri üzerinde yaygın bir şekilde, herhangi bir coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeden ortalama düzeydeki tüketici kesimince bir refleks olarak tanınmış marka olarak algılandığı, bu durumda anılan ibarenin birebir aynısının farklı sınıflarda tescilinin, davacı markasının tanınmışlığından haksız yararlanılmasına yol açacağı, bu markanın itibarına ve ayırt edici karakterine zarar vereceği, 556 sayılı KHK"nın 8/4 maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK"in 2016-M-894 sayılı kararının iptaline, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacının "UHU" ibareli markasının yapıştırıcı ürünler sektöründe 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesi anlamında tanınmış marka olduğu, her ne kadar işaretler arasında yüksek düzeyli bir benzerlik bulunmakta ise de davacı markasının tanınmışlık düzeyi, bu markanın ayırt edicilik derecesi ve özellikle davacı markasının tanınmış olduğu yapıştırıcı ürünleri ile başvuru kapsamındaki gıda ürünleri arasında hiçbir yakınlık bulunmadığı, başvuru kapsamındaki 29, 30, 31, 32. sınıf mallarla 43. sınıftaki hizmetlerin davacı markasının tanınmış olduğu sektöre son derece uzak ve farklı olduğu gözetildiğinde somut olayda 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesi koşullarının gerçekleşmediği, dosyada görüşüne başvurulan bilirkişinin de 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesi koşullarının ispat edilemediği yönünde görüş bildirdiği, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispat edilemediği gerekçesi ile davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20.12.2017 tarih ve 2016/126 E. - 2017/505 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 10/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.