6. Ceza Dairesi 2018/2821 E. , 2018/8195 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli yağma, kasten yaralama
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddine, mahkumiyet
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 13.06.2017 gün, 2017/1435 esas sayılı iddianamesiyle sanık ... hakkında nitelikli yağma ve kasten yaralama suçlarından Muğla 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/228 esasına kayıtlı olarak açılan davanın 12.09.2017 günlü oturumda yakınan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı il Müdürlüğü vekili Av...’nun davaya müdahil olma talebinde bulunduğu, aynı tarıhli oturumda “Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın” davaya katılma isteminin kabul edildiği, müşteki ... de dinlenilerek katılma talebinde bulunduğu ve katılma isteminin kabul edilip; sanığın TCK"nin149/1-a-d, 62, 53, 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezasına, kasten yaralama suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verildiği;
Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 05/10/2017 gün, 2017/228-283 sayılı kararına karşı sanık savunmanı ve katılan sıfatıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5.Ceza Dairesince duruşmalı inceleme sonunda verilen 25.04.2018 gün, 2018/225 Esas ve 2018/618 Karar sayılı “Kasten yaralama suçundan istinaf başvurusunda bulunan katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, nitelikli yağma suçundan Muğla 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2017 gün, 2017/228 Esas-2017/283 Karar sayılı kararının CMK"nin 280/2.maddesi uyarınca kaldırılarak, sanığın TCK"nin 149/1-a-d-e, 62, 53, 63. maddeleri uyarınca 10 yıl 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” dair kararına karşı, yasal süresi içerisinde temyiz yoluna başvurması üzerine sanık ve savunmanı ile katılan sıfatıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü vekilinin açtıkları davaları üzerine temyiz dilekçesinde ileri sürülen hukuka aykırılıklar CMK"nin 288 ve 289. maddeleri kapsamında incelenip görüşüldü;
I-Yağma; başkasının zilliyetliğindeki taşınabilir malın zilyedin rızası olmadan cebir ve tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan yağma suçu, amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir veya tehdidin etkisiyle malın alınması veya teslimi sağlanması ile suç tamamlanır. Bu haliyle bir çok hukuki değeri taşır.
Yağma suçundan korunan hukuki değerler; kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyettir.
Yağma suçu cürümlerinde iki ayrı suçtan; cebir ve/veya tehdit ve hırsızlık suçlarının birleşmesinden meydana gelmekte ise de yağma cürümü kendisini meydana getiren suçlardan tamamen bağımsız ayrı bir suçtur. Yağma suçu işlendiği sırada, mağdur nitelikli olarak yaralanmadığı sürece bu eylem yağma suçunun unsuru olmaya devam edecektir.
Yağma cürümleri birleşik suç niteliği gereği kendisini oluşturan normların korumak istedikleri hukuki değerlerin tümünü ortak bir şekilde korumakta bu değerlere zarar veren eylemlere tek ceza öngörmek suretiyle diğer normları korumaktadır.
Yağma suçunun mağduru bu suçun işlenmesi ile ihlal edilen hukuksal değerlerin (irade özgürlüğü, mülkiyet ve zilyetlik) sahibi olan kişi veya kişiler olmaktadır.
Eşya mülkiyeti kişiye değil bir kuruma, örneğin bankanın parasını koruyan görevliye tehdit veya zor kullanılıp alınırsa bu durumda mağdur, üzerinde cebir ve tehdit tatbik edilen kişidir, parası alınan kurum pasif suje değil suçtan zarar görendir.
Bir hakkın sujesi yalnız birey olabilir, devlet ve tüzel kişiler suçun işlenmesinde zarar görseler de suçun pasif sujesi olamazlar ancak görülen davaya müdahil olarak katılabilirler.
Hal böyle olunca;
Cebir ve tehdit ile mal varlığı değeri üzerindeki tasarruf özgürlüğü zorlanan kişi "Mağdur"; mağdur dışında irade özgürlüğü saldırıya uğrayan başka biri varsa oda "Suçtan zarar gören" olarak davada yer alabilecektir.
Kamu davasına katılma 5271 sayılı CMK"nin 237. maddesinde; katılma usulü ise aynı kanunun 239. maddesinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK"nin 237/1. maddesinde "Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler." hükmüne yer verilmiştir.
O halde müdahale talebinin kabulünde esas teşkil edecek zarardan maksat, suçtan doğrudan doğruya meydana gelen ve gelmesi umulan zarardır. Dolaylı olarak meydana gelebilecek zarar söz konusu değildir.
Yağma suçunun mağduru "Cebir veya tehditle mal varlığı değeri üzerindeki tasarruf özgürlüğü kısıtlanan kişi" olduğu düşünüldüğünde mağdurun mahkeme huzurunda yasal hakları anlatılarak adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılamanın da bir gereğidir.
Hakkında herhangi bir kısıtlılık ve/veya koruma kanunu bulunmayan mağdur, sanıktan şikayetçi olduğunu beyan etmesi halinde, kamu davasına doğrudan katılma hakkı mevcut olup; talebi halinde ve/veya kanunun öngördüğü zorunluluklarda kendisine zorunlu müdafi tayin edilmesi mümkündür.
6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine" dair kanunda, yağma suçuna ilişkin ceza davalarına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının katılabileceğine dair özel bir düzenlemeye yer vermemiştir.
Hal böyle olunca; Bakanlığın katılma isteminin genel hükümlere göre sonuca bağlanması zorunludur. 5271 sayılı CMK"nin 237.maddesinde suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişilerin katılabileceği belirtilmektir.Öte yandan, Ceza Genel Kurulu"nun 24.12.1965 gün ve 5855 sayılı kararında vurgulandığı üzere katılma talebinin kabulüne esas teşkil edecek zarardan, maksat suçtan doğrudan doğruya meydana gelen ve gelmesi umulan zarardır. Dolaylı olarak meydana gelebilecek zarardan davaya katılmak mümkün değildir. İdarenin toplumun genel yapısının bozulmadan korunmasına yönelik keyfiyeti, yağma suçunda aranan doğrudan zararı içermez.
Bu itibarla, yağma ve yağma suçuna vücut veren suçların cümlesi için doğrudan zarar görmeyen ve suçları takip görevi bulunmayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı"nın mağdurlara yönelik işlenen yağma suçları ile ilgili davalara katılmaya hak ve yetkisi bulunmadığı, ilk derece mahkemesi olarak yargılamayı yürüten Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin yanılgılı değerlendirmesinin idarenin davaya müdahil olarak kabulü ile idareye istinaf davası açma hakkı vermeyeceğinden; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü vekilinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5.Ceza Dairesince duruşmalı inceleme sonunda verilen 25.04.2018 gün, 2018/225 Esas ve 2018/618 Karar sayılı "Kasten yaralama suçundan istinaf başvurusunda bulunan katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, nitelikli yağma suçundan Muğla 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2017 gün, 2017/228 Esas- 2017/283 sayılı kararının CMK"nin 280/2.maddesi uyarında kaldırılarak, sanığın TCK"nin 149/1-a-d-e, 62, 53, 63. maddeleri uyarınca 10 yıl 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına" dair hükümlere yönelik vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 317.maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II- Sanık hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hâkimler Kurulunun takdirine göre, suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve Yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-) Sanık hakkında yağma ve bu suça vücut veren suçlardan açılan kamu davasına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğünün katılma hakkı bulunmadığı dikkate alınmadan katılan olarak kabulüne karar verilip, bu hatalı uygulama sonucu açılan istinaf davasını kabul ile yazılı şekilde inşai hüküm kurulması,
2-) Sanık hakkında doğrudan ve/veya dolaylı olarak suçtan zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince duruşmalı yapılan inceleme sonucu verilen 25/04/2018 gün, 2018/225 Esas ve 2018/618 sayılı hükmünün, 5271 sayılı CMK"nin 302/2. madde ve fıkrası uyarınca istem gibi BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5271 sayılı CMK"nin 303.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hükme "Sanık hakkında TCK"nin 149/1-a-d-e 53/1. maddeleri uyarınca hükmedilen 10 yıl 5 ay hapis cezasının 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi (5271 sayılı CMK"nin 307) uyarınca 10 yıl hapis cezasına indirilmesine" cümlesinin yazılması ve katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü vekili lehine vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasının çıkarılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.