Esas No: 2017/921
Karar No: 2022/2740
Karar Tarihi: 25.05.2022
Danıştay 10. Daire 2017/921 Esas 2022/2740 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/921 E. , 2022/2740 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/921
Karar No : 2022/2740
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ....
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- ...,
2- .... ve
3- ...'ya velayeten,
Kendi adlarına asaleten
4- .... ve
5- ....
6- ...
7- ...
8- ...
9- ...
10- ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : Davacılar yakını ...'nın, ... tarihinde, askeri birliklerce tatbikat sahası olarak kullanılan sahanın yanından geçtiği sırada askeri birliklerin tatbikatı neticesinde kaldığı düşünülen askeri mühimmatın infilak etmesi sonucunda hayatını kaybetmesi olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 95.000,00 TL maddi ve 145.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 240.000,00 TL zararın olayın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesince Danıştay Onuncu Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kısmen bozma kararına uyulmak suretiyle davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen .... tarih ve E:...., K:... sayılı kararın kabule ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, ölüm olayının idarenin kusurundan meydana gelmediği, hizmet ile olay arasında illiyet bağının bulunmadığı, illiyet bağı bulunmadığından kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca da zararın tazmininden bahsedilemeyeceği, davacıların olayda hayatını kaybeden çocukları üzerindeki denetim ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmedikleri için ağır kusurlarının bulunduğu, hükmedilen manevi tazminatın tenkisi gerektiği, manevi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin karar tarihi olması gerektiği iddialarıyla temyize konu kararın kabule ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMALARI : Davacılar tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının Kabul Edilen Maddi ve Manevi Tazminata İlişkin Kısmının İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bu kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi ve Manevi Tazminat Üzerinden Davalı İdare Lehine Maktu Vekâlet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibarıyla uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinde; "(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." düzenlemesi,
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise "(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından vekalet ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dava, davacılar yakını ...'nın, 23/03/2008 tarihinde, askeri birliklerce tatbikat sahası olarak kullanılan sahanın yanından geçtiği sırada askeri birliklerin tatbikatı neticesinde kaldığı düşünülen askeri mühimmatın infilak etmesi sonucunda hayatını kaybetmesi olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 95.000,00 TL maddi ve 145.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 240.000,00 TL zararın olayın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, .... TL maddi tazminat ile .... TL manevi tazminat isteminin kabulüne, bu miktarı aşan maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine, kabul edilen maddi ve manevi tazminat için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi olarak belirlenen ... TL ve ... TL olmak üzere toplam ... TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacılara ödenmesine, reddedilen maddi ve manevi tazminat için .... olmak üzere toplam ... TL'nin davacılardan alınarak davalı idareye ödenmesine karar verilmiştir.
Tazminat talebiyle açılan davaların kısmen kabul kısmen ret ile sonuçlanması durumunda davalı idare lehine, kabul edilen tutar üzerinden davacı lehine nispi olarak hesaplanıp hükmedilen vekalet ücretini geçmemek üzere, reddedilen tutar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, reddedilen maddi ve manevi tazminat için davalı idare lehine, davacılar vekili lehine hükmedilen ücreti geçmemek üzere, nispi vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerekmekte iken maktu vekalet ücretlerine hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda; davalı idare lehine, Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacılar lehine maddi tazminat için hükmedilen ücreti geçmemek üzere ... TL ve reddedilen manevi tazminat için nispi olarak belirlenen ... TL olmak üzere toplam ... TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan "(....) toplam ... TL vekalet ücretinin " ibaresinin "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen (....) ...TL vekalet ücretinin" olarak düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin esas yönünden REDDİNE, vekalet ücreti yönünden KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki .... İdare Mahkemesinin .... tarih ve E:...., K:.... sayılı temyize konu kararın hüküm fıkrasında yer alan "(...) toplam ... TL vekalet ücretinin " ibaresinin "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen (...) ... TL vekalet ücretinin" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerine bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/05/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X) - KARŞI OY :
Reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına ilişkin olarak, davalı idare lehine, davacılar lehine hükmedilen ücreti geçmemek üzere nispi vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretlerine hükmedilmesi; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren, "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının, bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.