Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2018/2814
Karar No: 2022/3268
Karar Tarihi: 25.05.2022

Danıştay 4. Daire 2018/2814 Esas 2022/3268 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/2814 E.  ,  2022/3268 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2018/2814
    Karar No : 2022/3268

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına … Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili için ortak sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; dava konusu … ve … sayılı ödeme emirleri bakımından, söz konusu ödeme emirlerinde yer alan amme alacaklarının asıl amme borçlusu şirketten tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin Mahkemece yapılan ara kararına rağmen dava dosyasına ibraz edilmediği yani davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde yer alan borçların şirketten tahsili için şirket adına ödeme emri düzenlendiği ve tebliğ edildiğinin davacı adına düzenlenen her bir ödeme emri ile ilişkilendirilmek suretiyle ortaya konulamadığı gerekçesiyle hukuka uyarlık bulunmadığı, … ve … sayılı ödeme emirleri bakımından ise asıl amme borçlusu şirketten tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğ aşamasında, şirketin bilinen adreslerinde muhtelif defalar bulunamamış olması sebebiyle tebliğin iade edildiği ve ilanen tebliğ yapıldığı, ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ evrakının Vergi Usul Kanunu’nun 102’nci maddesinde öngörüldüğü şekliyle maddede öngörülen şahıslara imzalatılmak suretiyle tutanak haline getirilmediği gerekçesiyle söz konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından dava konusu ödeme emirlerinin içeriğini oluşturan amme alacaklarına ilişkin tarhiyatlar usulüne uygun olarak yapılarak mükellefe tebliğ edildiği belirtilerek Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının … tarih ve … sayılı ödeme emrine ilişkin kısmı hakkında ileri sürülen nedenler kararın dayandığı gerekçeler karşısında bu kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
    Kararın … tarih ve … ve … sayılı ödeme emrine ilişkin kısmı için; davalı idare tarafından istinaf dilekçesiyle, söz konusu ödeme emirlerinde yer alan amme alacaklarının asıl amme borçlusu şirketten tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin ve tebliğ alındılarının dosyaya sunulduğu ve Vergi Dava Dairesince bu belgelere ilişkin değerlendirme yapılmadan karar verildiği görüldüğünden söz konusu belgeler değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Kararın … tarih ve … ve … sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un “ödeme emri” başlıklı 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, “ödeme emrine itiraz” başlıklı 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hususlarında yedi gün içinde dava açabileceği, aynı Kanunun ''limited şirketlerin amme borçları'' başlıklı 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, 2. fıkrasında, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olacakları, 3. fıkrasında ise, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olacakları hüküm altına alınmıştır.
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Tebliğ Esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, "Tebliğ Evrakının Teslimi" başlıklı 102. maddesinde, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı, 103. maddesinde ise; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
    Dosyanın incelenmesinden, dava konusu … tarih ve … ve … sayılı ödeme emirlerinin dayanağı olan asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenmiş … ve … sayılı ödeme emirlerinin tebliği için şirket iş yeri adresine gidildiği, 15/03/2013 tarihli adres tespit tutanağıyla şirketin adresi terk ettiği ve yeni adresinin bilinmediğinin tespit edildiği, söz konusu ödeme emirlerinin tebliği için bu defa şirket müdürü … 'nın ikametgah adresine gidildiği 18/07/2013 tarihli adres tespit tutanağıyla ilgili şahsın adreste tanınmadığının tespit edildiği, bunun üzerine söz konusu ödeme emirlerinin asıl amme borçlusu şirketin ticaret sicilinden silinerek tüzel kişiliğini kaybettiği 04/10/2013 tarihinden sonraki bir tarih olan 27/12/2013 tarihinde ilanen tebliğ edildiği görülmüştür.
    Bu durumda, uyuşmazlık konusu … tarih ve … ve … sayılı ödeme emirleri içeriği borçların tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına, şirketin ticaret sicilinden silinmesinden önce … tarih ve … , … tarih ve … sayılı ödeme emirleri tanzim edilmiş ise de, söz konusu ödeme emirlerinin şirket tüzel kişiliğinin sona ermesinden sonra ilanen tebliğ edilmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı tartışmasız olmakla birlikte, ihbarname aşaması usulüne uygun şekilde kesinleştirilen borcun takibinde, şirketin tüzel kişiliği sona erinceye kadar tahsil zamanaşımı süresi içerisinde kalan tahsilata ilişkin süreçler izlenecek olup, bu süre içerisinde idarenin kusurlu davranarak tahsilat işlemlerini aksatması, borcun ortadan kalkmasına neden olmayacağı gibi, kusursuz sorumluluğu bulunan ortakların sorumluluğunu da kanunun aradığı diğer koşulların gerçekleşmesi şartıyla ortadan kaldırmayacaktır. Dolayısıyla, amme alacağının tüzel kişiliği sona eren şirketten tahsil edilemeyeceğinin açık olduğu hususu dikkate alındığında, tüzel kişiliği sona ermeden şirket adına ödeme emri tebliğ edilmemesi sadece şirket adına 6183 sayılı Kanun'a göre cebri tahsilat safhasına geçilmediği anlamına geleceğinden ve borcun şirket yönünden kesinleştirilmesine etkisi bulunmadığından, ortağı olduğu şirketten kaynaklı vergi borçlarından sorumluluğu devam eden ortak adına şirket tüzel kişiliği sona erdikten sonra borcun tahsil zamanaşımına uğramaması kaydıyla ödeme emri düzenlenebileceği; bu halde dava aşamasında irdelenmesi gereken bir önceki aşamanın ihbarname safhası olacağı açıktır.
    Dolayısıyla şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin hukuka uygun olup olmadığının saptanabilmesi için, davacı adına ödeme emri düzenlenebilmesi koşullarının bulunup bulunmadığı, bu kapsamda da vergi borçlarının tüzel kişiliğinin mevcut olduğu dönemlerde şirket adına usulüne uygun olarak tahakkuk edip etmediği incelenerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, … tarih ve … sayılı ödeme emrine ilişkin kısmının ONANMASINA,
    3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının … tarih ve … … ve … sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
    4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 25/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    Dava konusu … tarih ve … ve … sayılı ödeme emirleri için temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararının buna ilişkin kısmına katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi